Examples of using "Irons" in a sentence and their turkish translations:
Biz gideceğiz.
Biz gidiyoruz.
Gideceğimiz yer orası.
İkimiz de gideceğiz.
Tom ve ben birlikte gideceğiz.
Biz gideceğiz ama sensiz.
Yarın yüzeceğiz.
Yağmur sona erdiğinde, gideceğiz.
6.30'da kahvaltı yapacağız.
Tabii, biz seninle gideriz.
Nisanda Londra'ya gidiyoruz.
Yarın yağmur yağarsa, oraya gitmeyiz.
Nereye gidelim?
Yağmur yağıyor ama herhangi bir şekilde gideceğiz.
Yağmur durduğunda, biz gideceğiz.
Yarın hava güneşli olursa, pikniğe gideriz.
Daha sonra nereye gidiyoruz?
Biz gelecek hafta sonu Paris'e gidiyoruz.
- Yarın hava güzel olursa,basketbol oynayacağız
- Yarın hava güzel olursa beyzbol oynayacağız.
Fransa'ya geldiğinde Marsilyaya gideceğiz.
Yarın hava güzel olursa ormana gideceğiz.
Önce Hong Kong'a ve ardından Singapur'a gideceğiz.
Yarın hava iyi olursa, pikniğe gideriz.
Yarın yağmur yağabilir ama biz her halükarda gideceğiz.
Parti için bir fıçı bira alacağız.
Hava güzel olursa, yarın pikniğe gideceğiz.
Eğer istersen, gideceğiz.
Bizim için sadece bir dakika bekleyebilir misiniz lütfen? Sonra biz sizinle gideceğiz.
Eğer hava açarsa, ormanda yürüyüşe gideceğiz.
- Biz gideceğiz ama sen gelmeyeceksin.
- Biz gideceğiz ama sensiz.
Bu akşam kiliseye gidiyoruz.
Gelecek hafta sonu nereye gideceğimizi bilmek isteyebileceğini düşündüm.
tamam yeter biraz daha devam edersek sanırım akıl hastanesine gideceğiz
Yarın yağmur yağarsa, oraya arabayla gideriz.
Yarın hava güzel olur mu bilmiyorum, ama eğer yarın hava güzel olursa biz piknik yapacağız.
Bu noktadan itibaren biz arabayla devam edeceğiz.
Oraya gidip gitmeyeceğimize karar vermek sana kalmış.
"Bir daha ki sefer sinemaya gidelim." "Bir bir daha ki seferin olacağını sana ne düşündürüyor*