Translation of "Grimper" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Grimper" in a sentence and their turkish translations:

Continue à grimper.

Tırmanmaya devam et.

- Tom a continué à grimper.
- Tom continuait à grimper.

Tom tırmanmaya devam etti.

- Continue à grimper.
- Continuez à monter.
- Ne t'arrête pas de grimper.
- Ne vous arrêtez pas de grimper.

Tırmanmaya devam et.

- Les prix continuent de grimper.
- Les prix ne cessent de grimper.

Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.

- Peux-tu grimper sur cet arbre?
- Pouvez-vous grimper à cet arbre ?

O ağaca tırmanabilir misin?

Les émissions continueront de grimper.

salınım artış göstermeye devam edecek.

Tom aime grimper aux arbres.

Tom ağaçlara tırmanmayı seviyor.

Pouvez-vous grimper à l'arbre ?

Ağaca tırmanabilir misin?

- Tom commença à grimper.
- Tom a commencé l'escalade.
- Tom a commencé à grimper.

Tom tırmanmaya başladı.

Je suis trop fatigué pour grimper.

Tırmanamayacak kadar çok yorgunum.

Cette fille adorait grimper aux arbres.

O kız ağaçlara tırmanmayı seviyordu.

Les ours peuvent grimper aux arbres.

Ayılar ağaçlara tırmanabilir.

Les écureuils aiment grimper aux arbres.

Sincaplar ağaçlara tırmanmaya bayılır.

Les enfants aiment grimper aux arbres.

Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.

Mon chat aime grimper sur l'arbre.

- Benim kedim ağaca tırmanmayı pek sever.
- Kedim ağaçlara tırmanmaya bayılır.

Mais le frère aîné peut grimper seul.

Ama en büyük abi kendi başına tırmanabiliyor.

J'ai vu des singes grimper à l'arbre.

- Ağaca tırmanan bazı maymunlar gördüm.
- Bazı maymunların ağaca tırmandığını gördüm.

J'aimais grimper aux arbres quand j'étais enfant.

Çocukken ağaçlara tırmanmayı severdim.

Un ours peut grimper à un arbre.

Ayılar ağaca tırmanabilir.

J'adorais grimper aux arbres quand j'étais enfant.

Çocukken ağaçlara tırmanmayı severdim.

Ils commencèrent à grimper sur la colline.

Onlar tepeye tırmanmaya başladılar.

Quelqu'un est en train de grimper l'escalier.

Merdivenlerden yukarı gelen birisi var.

Tom a essayé de grimper le grand arbre.

Tom yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı.

Ils étaient trop fatigués pour grimper une montagne.

Onlar bir dağa tırmanamayacak kadar yorgundular.

Les guépards ne peuvent pas grimper aux arbres.

Çitalar ağaçlara tırmanamazlar.

Elle était en train de grimper à une échelle.

O bir merdivene çıkıyordu.

Ensuite, la température interne se met à grimper rapidement.

Sonra, oda sıcaklığı birden artmaya başladı.

Tom eut du mal à grimper tout en haut.

Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.

- Penses-tu que tu pourrais grimper jusqu'en haut de cet arbre ?
- Pensez-vous que vous pourriez grimper jusqu'en haut de cet arbre ?

Bu ağacın tepesine tırmanabileceğini düşünüyor musun?

Il est aisé pour les singes de grimper aux arbres.

Bir maymun için ağaca tırmanmak kolay bir şeydir.

Tu as besoin d'un bon équipement pour grimper cette montagne.

O dağa tırmanmak için iyi ekipmana ihtiyacın var.

Et le nombre de gens infectés et mourants continuait de grimper,

hastalık bulaşan ve ölen insan sayısı artmaya devam etti.

Eh bien, il y a une distance et il faut grimper

peki, bir mesafe var ve yukarıya tırmanmaları gerekiyor

Il est facile pour un singe de grimper à un arbre.

Bir maymun için ağaca tırmanmak kolay bir şeydir.

Quand Ahmad était enfant, il pouvait grimper à de grands arbres.

Ahmet çocukken, yüksek ağaçlara tırmanabiliyordu.

Pendant ce temps-là, ces médicaments voient leur prix continuer à grimper :

Bu sırada bu ilaçların fiyatları 2012'den beri %68 artarak

C'est une montagne si haute que les vieilles personnes ne peuvent y grimper.

Bu, yaşlı insanların tırmanamayacağı kadar çok yüksek bir dağdır.

Dégâts et les bénéfices, les gratte-ciel continuent de grimper dans différentes parties du

edilir. Ve esas olarak klimalara dayanıyor. Virüslerin ve diğerlerinin bulaşmasına ne yardımcı olur.

- Il n'y aucune garantie que l'action va monter.
- Il n'y a aucune garantie que l'action va grimper.

Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.

- Il tenta sans succès de grimper par-dessus la clôture.
- Il a tenté, sans succès, d'escalader la clôture.
- Il a tenté, sans succès, de passer par-dessus la barrière.

O boşuna çite tırmanmaya kalkıştı.