Examples of using "Détruire" in a sentence and their turkish translations:
Seni yok etmeliyim.
Yoketmeye çalışmıyorum.
Kanıtları yok etmemiz lazım.
Bu bandı yok etmemiz gerekir.
birileri Türkiye'yi yok etmeye çalışıyor
yok edip yuvalarına taşıyabilirler.
- Bunu mahvetmene izin vermeyeceğim.
- Bunu mahvetmenize izin vermeyeceğim.
Alkol bir insanın karaciğerini yok edebilir.
Onların eski binayı yıkışını izledim.
Kartaca yok edilmelidir.
Ney'in Altıncı Kolordusunu Guttstadt yakınlarındaki
Askerlerin görevi köprüyü yok etmekti.
Bunun gerçekten benim itibarımı yok edeceğini mi düşünüyorsun?
ama bu yetmiyor Türklüğü de yok etmeye çalışıyor
bir toplumu yok etmek istiyorsanız plan çok basit
dünyayı yok edebilecek kadar büyüklükte bir gök taşı
İnsanlık hızla dünya'nın çevresini tahrip ediyor.
O korkunç, hayatı değiştiren ve hayatı yok eden olay gördü
Hedefi Fransız taşıma ve denizci depolarını yok etmekti
Yollarından çekilmeni istiyorlar ama sizi yok etmek istemiyorlar,
İlaçlar hayatınızı mahvedebilir.
Ben de bir dereceye kadar insanlardan korkuyorum, onların seni yok etme gücü var.
Neredeyse yok etmek üzereler. Çin devlet başkanı ise Wuhan sokaklarında dolaştı.
Osmanlıların Eflak'a geçmek için kullandığı köprüleri yok etmeyi amaçlayan Vlad'ın Ordusu,
küresel ısınma nedeniyle iklim değişikliklerinin devam etmesi yaklaşık seksen yıl sonra