Examples of using "Détestait" in a sentence and their turkish translations:
Hem de hiç.
O, ondan nefret ederdi.
O yalan söylemekten nefret ediyordu.
O, okuldan nefret eder.
- Tom bundan nefret etmişti.
- Tom bundan nefret ediyordu.
- Kocasından nefret etti.
- Kocasından nefret ediyordu.
O, vanilyadan hoşlanmaz.
Tom annesinden nefret ediyordu.
O ondan çok fazla nefret ediyordu.
Hitler Yahudilerden nefret ediyordu.
sınıf öğretmenim benden nefret etmişti.
Tom bana Noel'den nefret ettiğini söyledi.
Tom benden nefret ettiğini söyledi.
Tom'un senden nefret ettiğini duyuyorum.
Onun benden nefret etme nedenini anlamaya başladım.
Adı George'tu ve George herkesten nefret ederdi.
Tom'un benden bu kadar çok nefret ettiğini bilmiyordum.
Tom ondan nefret etmediğini Mary'nin bilmesini istiyordu.
Tom'un Mary'den bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum.
Bana hayvanların kokusundan nefret ettiğini yazdığı bir kartpostal göndermiş.
O, ondan o kadar çok nefret etti ki ailemiz asla gidemedi ve onu ziyaret edemedi.
Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu.