Translation of "Mari" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Mari" in a sentence and their turkish translations:

Appelez mon mari !

Kocamı arayın.

- Son dernier mari était violoniste.
- Son défunt mari était violoniste.

Rahmetli kocası kemancıydı.

Mon mari est inutile.

Kocam işe yaramaz.

Mon mari est paresseux.

Benim kocam tembeldir.

Tom est mon mari.

Tom benim kocamdır.

Son mari est adultère.

Onun kocası bir zinacıdır.

Elle détestait son mari.

- Kocasından nefret etti.
- Kocasından nefret ediyordu.

Elle méprisait son mari.

Kocasını hor gördü.

J'aime contenter mon mari.

Kocamı memnun etmeyi severim.

Où est mon mari ?

Kocam nerede?

J'ai un mari jaloux.

Kıskanç bir kocam var.

Son mari ronflait bruyamment.

Kocası yüksek sesle horluyordu.

Ton mari te trompe.

Senin kocan seni aldatıyor.

Son mari est riche.

Onun kocası zengindir.

- Quel est le nom de ton mari ?
- Comment s'appelle ton mari ?

Kocanın adı ne?

- Elle n'aimait pas son mari.
- Elle n'a pas aimé son mari.

O, kocasından hoşlanmadı.

- Ne dis rien à mon mari !
- Ne dites rien à mon mari !

Kocama söyleme.

- Tu es le mari de Mary?
- Vous êtes le mari de Mary?

Mary'nin kocası mısın?

Son mari est en prison.

Onun kocası hapiste.

Elle n’aime pas son mari.

Kocasını sevmiyor.

Mari et Maki sont sœurs.

Mari ve Maki kız kardeştirler.

Mon mari va me tuer.

Kocam beni öldürecek.

Elle n'aimait pas son mari.

O, kocasından hoşlanmadı.

Nous sommes mari et femme.

Biz karı-kocayız.

Mon mari est en prison.

Kocam hapiste.

Il deviendra un bon mari.

O iyi bir koca olacak.

Mon mari est au travail.

Kocam iş başında.

Je mentais à mon mari.

Kocama yalan söylüyordum.

Il sera un bon mari.

- O, iyi bir koca olacaktır.
- O iyi bir koca olacak.

Elle a étonné son mari.

Kocasını şaşırttı.

Elle a empoisonné son mari.

O, kocasını zehirledi.

Elle aime contenter son mari.

Kocasını memnun etmeyi sever.

Marie aime contenter son mari.

Mary kocasını memnun etmeyi sever.

Son mari est généralement ivre.

Onun kocası genellikle sarhoştur.

Tom n'était pas mon mari.

Tom benim kocam değildi.

Je crois en mon mari.

Kocama inanıyorum.

- Mon mari est très bon cuisinier.
- Mon mari est un très bon cuisinier.

Kocam çok iyi bir aşçıdır.

- Elle a divorcé de son mari.
- Elle a divorcé.
- Elle divorça d'avec son mari.
- Elle divorça de son mari.
- Elle divorça.

- O, kocasından boşandı.
- Ol öz yan yoldaşy bilen nikasyny bozdy.

- Mon mari gagne 100.000$ par an.
- Mon mari gagne cent mille dollars par an.

Benim kocam yılda 100.000 dolar kazanıyor.

Il l'a détournée de son mari.

O onu kocasından uzaklaştırdı.

Elle aimera son mari pour toujours.

O, kocasını ebediyen sevecek.

Elle se moquait de son mari.

O, kocasıyla alay etti.

Son mari est un excellent cuisinier.

Kocası mükemmel bir aşçıdır.

Il s'avéra être un mari idéal.

İdeal bir koca olduğunu ispat etti.

C'est un bon mari pour moi.

O bana karşı iyi bir koca.

Elle restait proche de son mari.

O, kocasına yakın durdu.

C'est un mari idéal pour moi.

O, benim için ideal bir kocadır.

Mon mari gagne 100.000$ par an.

Kocam bir yılda 100,000 dolar kazanır.

Mon mari lit toujours au lit.

Kocam her zaman yatakta kitap okuyor.

Elle dit à son mari: "Arrête !".

O eşine dedi ki: "Dur!"

- J'ai un époux.
- J'ai un mari.

Bir kocam var.

Son mari vit maintenant à Tokyo.

Kocası şimdi Tokyo'da yaşıyor.

Le mari de Marie est riche.

Mary'nin kocası zengin.

Cet homme n'est pas mon mari.

Bu adam benim kocam değil.

Je vous déclare mari et femme !

Ben sizi karı koca ilan ediyorum.

Mon mari est du genre jaloux.

Kocam kıskanç bir tip.

Comment est mort ton premier mari ?

İlk kocan nasıl öldü?

Transmettez mes amitiés à votre mari.

Lütfen eşinize hürmetlerimi iletin.

Mon dernier mari était vraiment stupide.

Son kocam gerçekten aptaldı.

Son mari fume comme un pompier.

Eşi, bir baca gibi sigara içiyor.

T'approche pas de mon mari, salope!

Kocamdan uzak dur, seni fahişe!

Je parle de son mari Steve Jobs

Koca Steve Jobs'tan bahsediyorum

Elle n'avait pas d'affinité avec son mari.

O, kocasını sevmiyordu.

Mon mari s'est fait faire une vasectomie.

Kocama bir vazektomi yapıldı.

Je ne désire plus être ton mari.

Ben artık kocan olmak istemiyorum.

Mon dernier mari était un vrai idiot.

Son kocam gerçek bir aptaldı.

Elle gagne moitié moins que son mari.

Kocasının kazandığının yarısı kadar çok para kazanır.

Son mari boit vraiment comme un trou.

Onun kocası gerçekten çok içer.

Le prêtre les déclara mari et femme.

Rahip onları koca ve karı ilan etti.

Mon mari dit qu'il a besoin d'elle.

Eşim, ona ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Elle sait qui a tué son mari.

Eşini kimin öldürdüğünü biliyor.

Elle a un mari et deux filles.

Bir kocası ve iki kızı vardır.

Tom n'est pas le mari de Mary.

Tom Mary'nin kocası değil.

Tom est le troisième mari de Mary.

Tom, Mary'nin üçüncü kocasıdır.

- Tom n'était pas mon mari à ce moment-là.
- Tom n'était pas mon mari à cette époque.

Tom o zaman kocam değildi.

- Je ne suis plus ton mari.
- Je ne suis plus votre mari.
- Je ne suis plus votre époux.

Artık senin kocan değilim.

Elle peut donner son mari s'il le veut

İsterse kocasına verebiliyor

Mon mari a été appelé en voyage d'affaires.

Kocam iş için çağrıldı.

Elle trouve toujours des défauts à son mari.

O kocası ile ilgili her zaman hata buluyor.

Elle avait une peur bleue de son mari.

Kocasından ölümüne korkuyordu.

Elle eut une fille de son premier mari.

Onun ilk kocasından bir kızı vardı.

Son mari est un membre du clan Oda.

Onun kocası Oda ailesinin bir üyesidir.

Il sera un très bon mari pour elle.

O, ona iyi bir koca olacak.

Son mari est en prison pour trois ans.

Kocası üç yıldır hapiste.

Son mari réclamait aussi la garde des enfants.

Onun kocası da çocukların velayetini istedi.

Mon mari est impuissant, que dois-je faire ?

Benim kocam iktidarsız. Ne yapmalıyım?