Translation of "Mentir" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Mentir" in a sentence and their turkish translations:

- Arrête de mentir.
- Arrêtez de mentir.

Yalan söylemeyi bırak.

- Mentir est honteux.
- Mentir est une honte.

Yalan söylemek utanç verici.

Il semble mentir.

O yalan söylüyor gibi görünüyor.

Il détestait mentir.

O yalan söylemekten nefret ediyordu.

- Je ne pouvais pas te mentir.
- Je ne pouvais pas vous mentir.
- Je ne pourrais pas te mentir.
- Je ne pourrais te mentir.
- Je ne pourrais pas vous mentir.
- Je ne pourrais vous mentir.

Sana yalan söyleyemedim.

- Vous n'êtes pas obligé de mentir.
- Vous n'êtes pas obligés de mentir.
- Vous n'êtes pas obligée de mentir.
- Vous n'êtes pas obligées de mentir.
- Tu n'es pas obligé de mentir.
- Tu n'es pas obligée de mentir.
- Tu n'es pas forcé de mentir.
- Tu n'es pas forcée de mentir.
- Vous n'êtes pas forcé de mentir.
- Vous n'êtes pas forcée de mentir.
- Vous n'êtes pas forcées de mentir.
- Vous n'êtes pas forcés de mentir.

Yalan söylemek zorunda değilsin.

- Nous le suspectâmes de mentir.
- Nous l'avons suspecté de mentir.

Biz onun yalan söylediğinden şüphelendik.

- Comment pourrais-je vous mentir ?
- Comment pourrais-je te mentir ?

Şize nasıl yalan söyleyebilirim?

Mentir est une honte.

Yalan söylemek ayıptır.

Arrête de me mentir !

Bana yalan söylemeyi bırak.

- J'ai dû mentir à nouveau.
- Il m'a fallu à nouveau mentir.

Tekrar yalan söylemek zorunda kaldım.

- J'en ai marre de mentir.
- J'en ai vraiment marre de mentir.

Yalan söylemekten bıktım.

- On ne va pas te mentir.
- Nous n'allons pas vous mentir.

Biz sana yalan söylemeyeceğiz.

- Je ne vais pas te mentir.
- Je ne vais pas vous mentir.

Sana yalan söylemeyeceğim.

- Vous êtes en train de mentir.
- Tu es en train de mentir.

Şimdi yalan söylüyorsun.

- Tu n'as pas besoin de mentir.
- Vous n'avez pas besoin de mentir.

Yalan söylemene gerek yok.

Il n'hésite jamais à mentir

yalan söylemekten de asla çekinmiyor

Je ne puis vous mentir.

Sana yalan söyleyemem.

Il a continué à mentir.

O, yalanlar söylemeye devam etti.

Parfois, il vaut mieux mentir.

Bazen yalan söylemek daha iyidir.

Il me soupçonne de mentir.

O, benim yalan söylediğimden şüpheleniyor.

J'ai été contraint de mentir.

Yalan söylemek zorunda bırakıldım.

Il a tendance à mentir.

Yalan söylemeye eğilimli.

Tu ne dois pas mentir.

Yalan söylememelisin.

Elle a pu me mentir.

O bana yalan söylemiş olabilir.

J'ai dû mentir à Tom.

Tom'a yalan söylemek zorunda kaldım.

Je ne peux pas mentir.

Ben yalan söyleyemem.

Je ne veux plus mentir.

Artık yalan söylemek istemiyorum.

Je ne vais pas mentir.

- Yalan söylemeyeceğim.
- Uzanmayacağım.

- Arrête de te mentir à toi-même !
- Arrêtez de vous mentir à vous-même !
- Arrêtez de vous mentir à vous-mêmes !

Kendini avutmayı bırak.

- Je n'ai pas de raison de te mentir.
- Je n'ai aucune raison de te mentir.
- Je n'ai pas de raison de vous mentir.
- Je n'ai aucune raison de vous mentir.

Sana yalan söylemek için hiçbir nedenim yok.

C’est de mentir et de tricher.  »

yalan söylemek ve aldatmak."

C'est mal de mentir, par exemple.

Mesela yalan söylemek tamamen yanlıştır.

Je suis en train de mentir.

Ben yalan söylüyorum.

Je ne l'ai jamais entendu mentir.

Onun yalan söylediğini hiç duymadım.

Je ne veux pas lui mentir.

Ona yalan söylemek istemiyorum.

Tu ne devrais pas nous mentir.

Bize yalan söylememelisin.

Nous ne pouvons pas leur mentir.

Onlara yalan söyleyemeyiz.

Elle était en train de mentir.

Yalan söylüyordu.

Mentir a Tom était une erreur.

Tom'a yalan söylemek bir hataydı.

Ce n'est pas bien de mentir.

Yalan söylemek iyi değildir.

- Je ne t'ai jamais dit de mentir.
- Je ne vous ai jamais dit de mentir.

Asla yalan söylediğini söylemedim.

- Tu mens.
- Vous mentez.
- Vous êtes en train de mentir.
- Tu es en train de mentir.

Yalan söylüyorsun.

- N'as-tu pas promis de ne jamais mentir ?
- N'avez-vous pas promis de ne jamais mentir ?

Asla yalan söylemeyeceğine söz vermedin mi?

Tom est trop honnête garçon pour mentir.

Tom yalan söyleyemeyecek kadar dürüst bir çocuktur.

Je pense que c'est mal de mentir.

Ben yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.

Quelqu'un est clairement en train de mentir.

Birisi açıkça yalan söylüyor.

Je ne peux plus mentir comme ça.

Artık böyle yalan söyleyemem.

Il est clairement en train de mentir.

O açıkça yalan söylüyor.

Elle est clairement en train de mentir.

O açıkça yalan söylüyor.

J'ai dû mentir à tout le monde.

Herkese yalan söylemek zorunda kaldım.

Je suis désolé, j'ai dû te mentir.

Üzgünüm, sana yalan söylemek zorundaydım.

Tu peux mentir à tous les autres, mais tu ne peux pas te mentir à toi-même.

Başka herkese yalan söyleyebilirsin ama kendine yalan söyleyemezsin.

- C'est plus agréable d'être honnête que de mentir.
- Il est plus agréable d'être honnête que de mentir.

Dürüst olmak yalan söylemekten daha zevkli.

- Vous devez arrêter de vous mentir à vous-même.
- Tu dois arrêter de te mentir à toi-même.

Kendine yalan söylemekten vazgeçmelisin.

Nous ne sommes pas très doués pour mentir,

Yalan söylemekte pek iyi değiliz

Ni mentir dans le noir ni rêver noir

ne karanlıkta yat ne de kara düş gör

La façon de convaincre les gens de mentir

insanları bir yalana inandırmanın yolu ise

- Il sait mentir.
- Il sait raconter des mensonges.

O nasıl yalan söyleyeceğini biliyor.

Peut-être es-tu en train de mentir.

Belki de yalan söylüyorsun.

Il a promis de ne plus jamais mentir.

O başka bir yalan söylemeyeceğine dair söz verdi.

Je ne suis pas en train de mentir.

Yalan söylemiyorum.

Je ne pouvais pas continuer à lui mentir.

Ona yalan söylemeyi sürdüremedim.

- Es-tu en train de me mentir ?
- Êtes-vous en train de me mentir ?
- Me mens-tu ?
- Me mentez-vous ?

- Bana yalan mı söylüyorsun?
- Bana yalan mı söylüyorsunuz?

- Tom allait mentir, mais il a fini par vendre la mèche.
- Tom allait mentir, mais il a fini par cracher le morceau.
- Tom allait mentir, mais il a fini par tout déballer.

Tom yalan söyleyecekti ama baklayı ağzından kaçırmakla sonuçlandırdı.

Les femmes aiment les mensonges, les hommes aiment mentir.

Kadınlar yalanları, erkekler yalan söylemeyi sever.

Dire la vérité est bien plus simple que de mentir.

Gerçeği söylemek yalan söylemekten çok daha kolaydır.

J'aurais dû mentir mais je lui ai dit la vérité.

Yalan söylemem gerekirdi, ama ben ona gerçeği söyledim.

- C'est mal de dire un mensonge.
- C'est mal de mentir.

Yalan söylemek yanlıştır.

- Tom ment constamment.
- Tom est toujours en train de mentir.

Tom her zaman yalan söylüyor.

Dire la vérité est bien plus facile que de mentir.

Gerçeği söylemek, yalan söylemekten çok daha kolaydır.

Les parents apprennent à leurs enfants que mentir, c'est mal.

Anne ve baba çocuklarına yalan söylemenin yanlış olduğunu öğretir.

Peut-être que Tom a demandé à Mary de mentir.

Belki de Tom Mary'nin yalan söylemesini istedi.

Tom, comment t’as pu me mentir en face de même ?

Gözümün içine baka baka nasıl yalan söyleyebildin be Tom?

Je ne suis pas en train de mentir, à l'heure actuelle.

Ben artık yalan söylemiyorum.

- Je savais qu'il mentait.
- Je savais qu'il était en train de mentir.

Onun yalan söylüyor olduğunu biliyordum.

Les gens disent qu'ils peuvent faire face à la rhétorique comme mentir ou ennuyer

insanlar diyor abi o yalan ya sıkıyor gibi söylemlerle karşı karşıya kalabiliyor

Lorsqu'ils se sont mariés, ils ont tous deux juré de ne plus jamais mentir.

Evlendikleri zaman her ikisi de yalan söylememek için yemin ettiler.

Ne t'attends pas à ce que je sois sincère lorsque tu continues à me mentir si ouvertement.

Bana göz göre göre yalan söylemeyi sürdürürken benden doğru sözlü olmamı bekleme.

Pour devenir astronome, il faut étudier fort bien les sciences, mais pour devenir astrologue, il faut juste étudier l'art de mentir.

Bir astronom olmak için, tamamen bilim okumak zorundasınız, ama bir astrolog olmak için sadece yalan söyleme sanatı okumak zorundasınız.

- Il ne faut pas réveiller le chien qui dort.
- Il faut laisser les chiens qui dorment tranquilles.
- On devrait laisser les chiens qui dorment mentir.

Meseleyi kurcalamamalıyız.

- Ne volez pas, ne mentez pas, ne soyez pas paresseux.
- Ne vole pas, ne mens pas, ne sois paresseux.
- Ne pas voler, ne pas mentir, ne pas cagnarder.

Hırsızlık yapma, yalan söyleme, tembel olma.