Examples of using "D'œil" in a sentence and their turkish translations:
Onlar birbirlerine baktılar.
Bir göz atalım.
Bu rapora bir göz atın.
Ben onu ilk bakışta tanıdım.
Onlar bir göz atacaklar.
O bir göz atacak.
Çevreye bakabilir miyim?
O bana göz kırptı.
Buna bir göz atalım.
Tom buna bir göz atacak.
ACL ve PCL'e hızlıca bakalım.
şimdi bir geriye dönüp bir bakalım
Gelin Steve Jobs'a bir bakalım
o zaman manyetik alana bir bakalım
O, ona utanarak baktı.
O, ona baktı.
Görür görmez Mary'yi tanıdım.
Tom'un ona bir göz atmasına izin ver.
Bu haritaya bir göz atın.
Bir göz kırpma onun tek cevabıydı.
Kaputun altına bir göz atalım.
şimdi bir bakalım bu yarasalar insanlara
O, çaktırmadan kıza baktı.
Tom, Mary'ye yine göz kırptı.
Tom saate baktı.
O saatine baktı.
Onlar etrafına bakındılar.
Saatime baktım.
Menüye biraz bakabilir miyim?
ekolojide ki önemine bir bakalım
Gazeteye kısaca göz attı.
O, antikanın iyisinden anlar.
Orada dışarı çıkacağım ve etrafa bakınacağım.
Tom Mary'ye baktı ve sonra ona göz kırptı.
Perdenin ucundan göz attı.
On yıl daha çabucak geçti.
dünya'nın en büyük pramit'ine bir göz atalım
Adam haber programına baktı ve şok oldu.
Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.
Kutunun içine bir göz attım.
Tom'un buna bir göz atmasını istiyorum.
gün bazlı kıyaslamasına bir bakalım
Peki paralel evrene küçükte olsa bir bakalım
Tom kutuyu açtı ve içine baktı.
Ben senin gazetene bir bakabilir miyim?
Dan kurbanın aracına bir göz attı.
Bu haritaya bir göz at.
Tom gizlice içeriye baktı.
Tom içeriye dikkatle baktı.
Menüye bakabilir miyim?
Bilime göre bu mümkün mü? Ona bir bakalım isterseniz.
Bir göz atmamı ister misin?
Onun antikalarda gözü var.
Lütfen bir menü görebilir miyim?
Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor.
Bu bina dışarıdan dikkat çekici değildir ama içine bakarsanız çok güzel bahçeli bir iç avlu vardır.
Ya demek ki bu adamlar bir şeyi yanlış yapmış. Doğru yapan ülkelere bir bakalım. Çin'e Güney Kore'ye...
Alice nehir kıyısında kız kardeşinin yanında oturmaktan sıkılmaya başlamıştı ve yapacak da bir şeyi olmadığından bir iki kez kız kardeşinin okuduğu kitaba çaktırmadan bakıverdi fakat kitapta resim ya da diyalog yoktu, Alice de "resimsiz ve diyalogsuz bir kitap ne işe yarar" diye kendi kendine düşündü.