Translation of "Croyait" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Croyait" in a sentence and their turkish translations:

Tom croyait Marie.

Tom, Mary'ye inandı.

- Presque personne ne le croyait.
- Presque personne ne la croyait.

- Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
- Neredeyse kimse ona inanmadı.

Cannon croyait que les « Voodoo'Death »

Cannon'a göre lanetli ölümler

Il croyait en la vérité.

O, gerçeğe inanıyordu.

On croyait le Titanic pratiquement insubmersible.

Titaniğin neredeyse batmaz olduğuna inanılıyordu.

Tom croyait probablement que j'étais heureux.

Tom muhtemelen mutlu olduğumu düşünüyordu.

Tom n'en croyait pas ses oreilles.

Tom kulaklarına inanamadı.

- Elle lui dit qu'elle croyait en l'astrologie.
- Elle lui a dit qu'elle croyait en l'astrologie.

O ona astrolojiye inandığını söyledi.

Il croyait que la Terre était ronde.

Dünya'nın yuvarlak olduğuna inanıyordu.

On croyait que la Terre était plate.

Dünyanın düz olduğuna inanılıyordu.

Il ne le croyait pas tout d'abord.

O, ona ilk önce inanmadı.

Tom croyait que John était son frère.

Tom John'un onun erkek kardeşi olduğuna inandı.

Il dit aussi qu'il n'y croyait pas.

O, ona inanmadığını ekledi.

L'avocat croyait en l'innocence de son client.

Avukat, müvekkilinin masum olduğuna inanıyordu.

Christophe Colomb croyait que la terre était ronde.

Columbus dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyordu.

La situation est pire qu'on ne le croyait.

Durum sandığımızdan daha kötü.

Au début, il n'y croyait pas du tout.

Başlangıçta o buna hiç inanmıyordu.

On croyait que les baleines étaient des poissons.

Balinaların balık olduğuna inanılıyordu.

Dan croyait que le marteau était l'arme du crime.

Dan çekicin cinayet silahı olduğuna inanıyordu.

Tom a dit qu'il croyait que Mary avait sommeil.

Tom Mary'nin uykulu olduğunu düşündüğünü söyledi.

Tom a dit qu'il croyait que Mary avait peur.

Tom, Mary'nin korktuğunu düşündüğünü söyledi.

Tom a dit qu'il croyait que Mary était seule.

Tom, Mary'nin yalnız olduğunu düşündüğünü söyledi.

Sami ne croyait pas que Jésus avait été crucifié.

Sami, İsa'nın çarmıha gerildiğine inanmadı.

On croyait que le soleil tournait autour de la terre.

Güneşin dünyanın etrafında döndüğüne inanılırdı.

Il est allé leur dire ce en quoi il croyait.

Ortalarda dolaştı ve insanlara

Tom a dit qu'il croyait que Mary avait eu peur.

Tom Mary'nin korktuğunu düşündüğünü söyledi.

Tom a dit à Mary qu'il ne croyait pas à l'astrologie.

Tom Mary'ye yıldız falcılığına inanmadığını söyledi.

Tout le monde ne croyait pas que ce plan était bon.

Bu planın iyi bir plan olduğuna herkes inanmadı.

Socrate a été accusé d'athéisme parce qu'il ne croyait pas en Zeus.

Sokrates, Zeus'a inanmadığı için ateist olmakla suçlanırdı.

- Personne ne la crut.
- Personne ne la croyait.
- Personne ne l'a crue.

Kimse ona inanmadı.

On croyait que le trésor était resté caché quelque part dans la montagne.

Hazinenin dağdaki gizli bir yerde yattığına inanılıyor.

Tom ne croyait pas Mary quand elle lui disait qu'elle était amoureuse de lui.

Tom kendisini sevdiğini söylediğinde Mary'ye inanmadı.

- Presque personne ne le croyait.
- Presque personne ne le crut.
- Presque personne ne l'a cru.

Neredeyse kimse ona inanmadı.

Alors que Napoléon concentrait ses forces à Iéna, pour attaquer ce qu'il croyait être la principale armée prussienne

Napolyon, ana Prusya ordusu olduğuna inandığı orduya saldırmak için kuvvetlerini Jena'da yoğunlaştırırken

Il croyait que les noirs pouvaient gagner leur combat pour l'égalité des droits sans avoir recours à la violence.

O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.

Tom a retrouvé le porte-monnaie qu'il croyait avoir perdu après avoir fouillé la maison de tous bords tous côtés.

Evi baştan aşağı aradıktan sonra Tom, kaybettiğini düşündüğü cüzdanı buldu.

Je pense, qu'en ce temps-là, aucun de nous ne croyait tout à fait en la machine à voyager dans le temps.

Sanırım o zamanda hiçbirimiz zaman makinesine oldukça inanmıyordu.