Examples of using "Craint" in a sentence and their turkish translations:
O berbat.
Tek boynuzlular emer.
Hayat çok boktan.
Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer.
"Tanrım, başımız dertte." dedim.
Yanmış bir çocuk ateşten anlar.
O, geç kalabileceğinden korkuyor.
- Yanmış bir çocuk ateşten korkar.
- Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.
İlki, bağımsızlığın berbat bir şey olduğu.
O, akciğer kanseri olmaktan korkuyor.
Tom polislerin onu tutuklamak isteyebileceğinden korkuyordu.
En kötüsünden korktum.
Tom korkusuz.
Tom ne Tanrıdan ne de şeytandan korkar.
En kötüsünden korkuyorduk.
O, öleceğinden korkuyor.
O kimseden korkmuyor.
Peruk takan herhangi biri rüzgarlı bir günde peruk takmaktan korkar.
O ölümden korkuyor.
Hata yapmaktan korkuyor.
Büyük kötü kurttan kim korkuyor?
Bence Tom senden korkuyor.
Londra'da polisler her zaman trende ya da metroda bir bomba bulma konusunda endişeli.
O, yılanlardan hiç korkmaz.
Gizlice dinlenilmekten korktular.