Translation of "Chasser" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Chasser" in a sentence and their turkish translations:

Il aime chasser.

O avlamayı seviyor.

Tom aime chasser.

Tom avlanmayı sever.

Qui veut aller chasser ?

Kim ava gitmek ister?

- Tu devrais chasser cette mauvaise habitude.
- Vous devriez chasser cette mauvaise habitude.

Bu kötü alışkanlıktan kurtulmalısın.

Pour chasser les mauvais esprits

kötü ruhları kovalamak amacıyla

Alors des amis m'ont récemment emmené chasser.

Geçenlerde birkaç arkadaşım beni top avına götürdü.

Elle se sert de moi pour chasser.

Beni av stratejisinin bir parçası olarak kullandı.

Le roi est allé chasser ce matin.

Kral bu sabah ava gitti.

Il est allé chasser dans les bois.

O, ormanda avlanmaya gitti.

Les hyènes et les léopards sortiront bientôt chasser.

Sırtlanlar ve parslar yakında ava çıkacak.

Bien sûr pas les chasser et les manger

tabi onları avlamamak ve yememek de

J'attends avec impatience d'aller chasser avec mon père.

Babamla birlikte ava gitmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Les anciens décidèrent de le chasser du village.

İhtiyar heyeti onu köyden kovmaya karar verdi.

Vous voulez chasser le scorpion à la lampe UV.

UV ışığı kullanarak akrep avına çıkmak istiyorsunuz demek?

Vous voulez chasser le scorpion à la lampe UV ?

UV ışığı kullanarak akrep avına çıkmak istiyorsunuz demek?

Mais difficile de chasser sur un terrain aussi ouvert.

Ama bu kadar açık bir alanda avlanmak zor.

Peu de prédateurs sont assez habiles pour chasser ainsi.

Bu şekilde av indirecek kadar akrobatik az yırtıcı vardır.

C'est souvent mieux que de chasser du gibier en forêt.

Ormanda büyük avların peşinde koşmaktan çoğu zaman iyidir.

Ils sont conduits à chasser au cœur de la nuit.

Avlanmaları gerek. Gecenin geç saatlerine kadar.

Elle a employé la même méthode pour chasser le homard.

İlk başta ıstakoz avlamak için de yengeç yönteminin aynısını kullandı.

La lumière de la pleine lune aide les guépards à chasser.

Dolunayın ışığı çitaların avlanmasına yardımcı oluyor.

À quand remonte la dernière fois où vous êtes allés chasser ?

En son ne zaman ava çıktın?

Mais ils n'ont pas mangé depuis des jours. La mère doit chasser.

Fakat günlerdir bir şey yemediler. Annenin avlanması gerek.

Les jaguars sont nyctalopes. C'est le moment idéal pour apprendre à chasser.

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

Si vous voulez recommencer la mission et chasser d'autres créatures, choisissez "revisionner l'épisode".

Ama bu göreve baştan başlayıp daha fazla avlanmak istiyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

Un tel homme ne va pas chasser et possède rarement une arme à feu.

Böyle bir adam ava gitmez ve nadiren silah sahibidir.

En exploitant la lumière artificielle, les requins peuvent chasser ici jusqu'à tard dans la nuit.

Yapay ışıktan faydalanan köpek balıkları, gece geç saatlere kadar avlanabiliyor.

Il sait exactement comment chasser et dominer son environnement. Il peut vraiment faire ce qu'il veut.

Kendi ortamında avlanmayı ve üstün olmayı çok iyi biliyor. Ne isterse yapar kısacası.

La lumière peut même les aider à chasser. Ou peut-être qu'ils profitent simplement du spectacle.

Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.