Examples of using "M'ont" in a sentence and their turkish translations:
- Onlar beni kaçırdı.
- Onlar beni kaçırdılar.
Göz göre göre beni soydular.
Onlar beni gördüler.
Onlar bana yalan söyledi.
Bana kötü davrandı.
Onlar beni kaçırdılar, uyuşturdular ve sonra beynimi yıkadılar.
Onlar bana ne getirdi?
Umarım beni sevdiler.
Onlar en azından beni dinledi.
Onlar beni seçmedi.
Dediler ki,
Onlar bana yalan söyledi.
Bana yalan söylediler.
Beni görmezden geldiler.
Onlar bana ihanet etti.
Onlar beni selamladı.
Onlar bana öyle söyledi.
Onlar yardımımı istediler.
sadece durup bana baktılar.
"Evet?" dediler.
Arkadaşlarım beni teşvik etti.
Arkadaşlarım bana ihanet etti.
Gitmeme izin verdiler.
Ebeveynlerim beni oraya gönderdi.
Onlar beni partiye davet ettiler.
Ailem beni evden kovdu.
bana bir kitap verdiler,
bana çok küçük yaşta öğretilmişti
Eski arkadaşlar bana uğradı.
Bundan beni sorumlu tutuyorlar.
Bu haber beni mutlu etti.
Çocuklarım benden ayırıldı.
Küfür etmeyi bana onlar öğrettiler.
Benden bir kitap ödünç aldılar.
Meslektaşlarım sıcak bir şekilde karşıladılar beni.
Sanırım onlar beni gördü.
Çocuklarım bana bunu satın aldılar.
Onlar sessizce beni izlediler.
Onlar bana ödeme yapmadı.
Onlar sana yardım etmek zorunda olduğumu söylediler.
- Bana inanmadılar.
- Onlar bana inanmadılar.
Onlar bana bunun senin hatan olduğunu söyledi.
Onlar bana içecek bir şey ikram etmediler.
Onlar bana bir sürü güzel fotoğraflar gösterdi.
Onlar bana seçenek vermediler.
Polis memurları beni birçok kez durdurdular.
Onlar beni düğünlerine davet etmediler.
Bana kesin gizlilik sözü verdiler
ve bana şunları söylediler:
Onlar beni partiye davet ettiler.
Beni bir saat beklettiler.
Arkadaşlarım beni akşam yemeğine davet etti.
Onlar gerçekten beni kızdırdı.
Bazı arkadaşlar beni akşam yemeğine davet etti.
Sözler dudaklarımdan kaçtı.
Beni seni öldürmem için gönderdiler.
Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,
Onlar bana arabada kalmamı söyledi.
Geçenlerde birkaç arkadaşım beni top avına götürdü.
Bana yanlarında bir sandalye verdiler.
Peşpeşe bana hayır dediler tabii ki.
- Bu ilacı almam için beni zorladılar.
- İlacı almam için beni zorladılar.
Ebeveynlerim Tom'la tekrar görüşmemi yasakladı.
Bir şarkı söylemem için beni zorladılar.
Ebeveynlerim büyüklerime saygı göstermemi söyledi.
Bütün arkadaşlarım bana sırt çevirdi.
İlaç beni daha iyi hissettirdi.
Onlar kart oynamam için beni davet ettiler.
Saçlarımı çok kısa kestiler.
Annem yalnız seyahat etmemem için uyardı.
Ebeveynim beni kapının önüne koydu.
Korku ve paniğe kapılmıştım.
Onlar beni incitmediler.
Bana yardım edenlere teşekkür etmek istiyorum.
Ebeveynlerim bana bir kartpostal gönderdiler.
Bana bir sürü güzel fotoğraflar gösterdiler.
Babam ve annem bana bir bisiklet aldılar.
Ebeveynlerim beni vaftiz etmedi.
Ben sadece onların bana yapmamı söylediklerini yaptım.
Sonra sessizleşip bana baktılar,
ve zorla ABD'ye geri döndürüldüm.
ama akıllı seçimleriniz beni hayatta tuttu
Sistemde geçirdiğim onca yıldan şunu söyleyebilirim ki
LA: Ve sohbetimizden sonra bazı şeyler beni şaşkınlığa uğrattı.
çok yorulacağını anlattılar
Arkadaşlarım beni aptal davranışım için azarladı.
Annem ve babam bana yaşlılara saygı göstermeyi öğretti.
Onun sözleri beni şaşırttı.
Sözleriniz kalbimi ikiye böldü.
Onlar bana çanta için beş dolar ödedi.
Onlar beni bir yalancı olmakla suçladı.
Böylece beni hastaneye götürdüler ve ailemi çağırdılar
ama onlardan üç belirgin ders aldım.
Beni oyunlarına ve sohbetlerine aldılar.
bu ailemin beni her zaman iyimserlikle büyütmesi