Examples of using "épais" in a sentence and their turkish translations:
Duvarlar çok kalındı,
O, kalın gözlük takar.
Kalın bir cekete ihtiyacım var.
Bu kitap çok kalındır.
Yoğun bir sis vardı.
Bir kitap ince ve diğeri kalın; kalın olan yaklaşık 200 sayfa.
- Kan sudan daha yoğundur.
- Kan sudan daha koyudur.
Duvar, iki metre kalınlığındadır.
Zemin kalın bir halı ile kaplıdır.
Kitap büyük.
Soğuğa karşı kalın bir ceket giyiyordu.
Kalın bir palto giymeni tavsiye ediyorum.
Fakat bu kalın derili, bir tonluk tanklar...
Bu yoğun siste uçmak tehlikeli.
- Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır.
- Saçını kazırsan daha gür çıkar.
Uçağımız yoğun sis nedeniyle inemedi.
Sis çok yoğundu, her şeyi zorlukla görebildik.
Ben bir hafta içinde bu kalın kitabı okumayı bitiremem.