Examples of using "éclater" in a sentence and their turkish translations:
Savaş her an patlak verebilir.
Su basıncı borunun patlamasına neden oldu.
Kalbim o kadar çok sert vuruyor ki patlayacakmış gibi geliyor.
Tom Mary'nin gözyaşlarına boğulmak üzere olduğunu görebiliyordu.