Translation of "Allait" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Allait" in a sentence and their turkish translations:

Il allait parler.

O konuşmak üzereydi.

Tout allait bien.

Her şey normaldi.

Qu'on allait probablement divorcer,

Boşanmamız muhtemeldi

Et allait plaider coupable.

ve suçu kabullenmek üzereydi,

Il allait souvent pêcher.

O sık sık balık tutmaya giderdi.

Tout allait de travers.

Her şey ters gitti.

Tout allait très bien.

Her şey harika gidiyordu.

Tom allait nous aider.

Tom bize yardım edecekti.

Bilal allait a l’école.

Bilal okula gitti.

- Cette robe lui allait à merveille.
- Cette robe lui allait à ravir.

Bu elbise ona mükemmel oldu.

Allait-elle à ce concert ?

O konsere gitti mi?

Il allait à la pêche.

O balık tutmaya gitti.

On allait proposer un compromis.

Biz bir uzlaşma önerecektik.

Tom pensait qu'il allait mourir.

Tom öleceğini düşündü.

Tom savait qu'il allait mourir.

Tom öleceğini biliyordu.

L'opposition à l'embargo allait croissante.

Ambargoya muhalefet büyüyordu.

- Elle l'assura que tout allait bien.
- Elle l'a assuré que tout allait bien.

O, ona her şeyin yolunda olduğuna dair güvence verdi.

Et en apparence, tout allait bien.

ve görünürde her şey normal.

Nous pensions qu'il allait nous soutenir.

Onun bizi desteklemesini bekledik.

Et si on allait pique-niquer ?

Bir pikniğe gitmeye ne dersin?

J'ai demandé ce qu'il allait faire.

Onun ne yapacağını sordum.

Je savais que ça allait arriver.

Bunun olacağını biliyordum.

Ma mère dit qu'elle allait bien.

Annem iyi olduğunu söyledi.

- Rien ne clochait.
- Tout allait bien.

Hiçbir şey yanlış değildi.

Mary a dit qu'elle allait bien.

Mary iyi olduğunu söyledi.

J'ai dit que tout allait bien.

Onun tamam olduğunu söyledim.

Cela allait être ma prochaine suggestion.

Bu benim bir sonraki önerim olacaktı.

Elle allait partir de la maison.

Evden ayrılacaktı.

- Tom allait skier.
- Tom partait skier.

Tom kayak yapmaya gitti.

Je savais ce qui allait arriver.

Ne olacağını biliyordum.

- Je ne savais pas que Tom allait le faire.
- J'ignorais que Tom allait le faire.

Tom'un bunu yapacağını bilmiyordum.

- Tu savais que ceci allait arriver, non ?
- Vous saviez que ceci allait se produire, non ?

Bunun olacağını biliyordun, değil mi?

Tout allait bien, du moins, pensais- je.

İşler yine de iyiydi, öyle sanıyordum.

La NASA dit que la lune allait

Ay'a gidildiğini söyleyen NASA

La situation allait de pire en pire.

Durum gitgide daha da kötüleşti.

Il allait et venait dans la pièce.

O odada ileri geri yürüdü.

Il allait souvent pêcher dans la rivière.

O sık sık nehirde balık tutmaya giderdi.

Tom m'a dit qu'il allait se marier.

Tom bana evlendiğini söyledi.

Autrefois il allait à l'entreprise en marchant.

Daha önce, firmaya yürüyerek giderdi.

Mon père allait souvent à la pêche.

Babam sık sık balık tutmaya giderdi.

Ils ont annoncé qu'une tempête allait venir.

Onlar bir fırtınanın geldiğini bildirdiler.

Tom m'a dit qu'il allait se suicider.

Tom bana intihar edeceğini söyledi.

Je lui ai demandé où il allait.

Ona nereye gittiğini sordum.

Dan allait rester debout toute la nuit.

Dan bütün gece boyunca yatmamak istiyordu.

Je pensais que ma tête allait exploser.

Kafamın patlayacağını düşündüm.

Je pensais que Tom allait être ici.

Tom'un burada olacağını düşündüm.

- Où allait-elle ?
- Où se rendait-elle ?

O nereye gidiyordu?

Je savais que ce jour allait advenir.

Bu günün olacağını biliyordum.

Tom voulait aller partout où Mary allait.

Tom Mary'nin gittiği her yere gitmek istedi.

Elle allait faire de l'escalade avec lui.

O, onunla birlikte dağa tırmanmaya giderdi.

- Si on allait se faire une virée en voiture ?
- Si on allait faire un tour en voiture ?

Arabayla gezelim mi?

- Je t'avais dit que ça allait être ennuyeux.
- Je vous avais dit que ça allait être ennuyeux.

Bunun sıkıcı olacağını sana söyledim.

- Je t'avais dit que ça allait être facile.
- Je vous avais dit que ça allait être facile.

Onun kolay olacağını sana söylemiştim.

- Tom t'a-t-il dit où il allait ?
- Tom vous a-t-il dit où il allait ?

Tom sana nereye gittiğini söyledi mi?

- « Où allait-il ? » « Il allait vers le nord. »
- « Où s'en était-il allé ? » « Il se dirigeait au nord. »

"Nereye gitti" "Kuzeye gidiyordu."

Ce qui allait devenir le Mouvement Vert Iranien.

sonradan buna İran Yeşil Hareketi adı verildi.

Il sentait que quelque chose allait se passer.

Bir şey olmak üzere olduğunu hissetti.

L'homme allait de porte à porte en mendiant.

Adam kapı kapı dilenmeye gitti.

Il allait quitter la maison lorsqu'elle est arrivée.

O geldiğinde, o evden ayrılacaktı.

Il allait se coucher à onze heures d'habitude.

Genellikle on birde yatmaya giderdi.

Je voulais juste savoir quand Tom allait arriver.

Sadece Tom'un ne zaman geleceğini bilmek istedim.

Je savais que Tom allait à cette école.

Tom'un bu okula gittiğini biliyordum.

Tom a dit qu'il allait être en retard.

Tom geç kalacağını söyledi.

Je pensais qu'il allait de soi qu'elle viendrait.

Onun geleceğine kesin gözüyle bakıyordum.

J'ai cru que mon père allait me tuer.

Babamın beni öldüreceğini düşündüm.

Lorsqu'il était petit, il allait pêcher le dimanche.

O bir çocukken, pazar günleri balık tutmaya giderdi.

Dan allait souvent se promener dans ce bois.

Dan sık sık o ormanda yürüyüş yapmak için gitti.

Je t'ai dit qu'il allait faire froid ici.

Sana burada soğuk olacağını söyledim.

Tom m'a dit qu'il allait vendre sa maison.

Tom bana evini satacağını söyledi.

Si on allait à la campagne, pour changer ?

Değişiklik olsun diye kırsal alana gidelim mi?

Je savais que cela allait être une aventure.

Bunun bir macera olacağını biliyordum.

Hier Tom allait un peu mieux que d'habitude.

Dün Tom her zamankinden biraz daha iyiydi.

- Tom allait mentir, mais il a fini par vendre la mèche.
- Tom allait mentir, mais il a fini par cracher le morceau.
- Tom allait mentir, mais il a fini par tout déballer.

Tom yalan söyleyecekti ama baklayı ağzından kaçırmakla sonuçlandırdı.

Leur disant qu'elle allait être tuée par sa famille.

ve ailesinin onu öldüreceğini söylemiş

allait venir d'une nouvelle substance, ou d'un nouvel appareil.

olmasını bekliyoruz.

De s'inquiéter par rapport à ce qui allait venir.

gerçekten sırada ne olduğu endişelendiriyor.

Il allait s'excuser lorsque l'homme le frappa au visage.

Adam onun yüzüne yumruk attığında o, özür dilemek üzereydi.

Pendant un moment j'ai pensé que Tom allait rire.

Bir an için Tom'un gülmeye başlayacağını düşündüm.

Enfant, il allait à la mer tous les étés.

Bir erkek çocuğu olarak her yaz deniz kenarına giderdi.

Personne ne m'a dit qu'il allait faire si froid.

Kimse bana bu kadar soğuk olacağını söylemedi.

Tom pouvait voir que Mary allait éclater en sanglots.

Tom Mary'nin gözyaşlarına boğulmak üzere olduğunu görebiliyordu.

Tom allait chez Maria tous les jours pour déjeuner.

Tom öğle yemeği için her gün Mary'nin evine uğradı.

Tom ne sait pas ce que Marie allait faire.

Tom Mary'nin ne yapacağını bilmiyor.

Comment as-tu su que Tom allait nous aider ?

Tom'un yardım edeceğini nasıl bildin?

Et si on allait boire une tasse de café ?

Bir fincan kahve içelim mi?

J'avais l'impression que quelque chose comme ça allait arriver.

Böyle bir şeyin olacağı içime doğmuştu.

On a cru plusieurs fois qu'on allait mourir de froid

Birçok defa hava sıcak olmadığında, neredeyse donma

Ce qui allait suivre alimentera la légende de "Vlad l'Empaleur".

Sıradaki şey ise Kazıklı Voyvodaya adını veren olay olacaktı

Il a parié que la guerre allait bientôt se terminer.

Erken sona eren savaş üzerine kumar oynadı.

Et si on allait se promener avant de petit-déjeuner ?

Kahvaltıdan önce bir yürüyüşe ne dersin?

Je pensais que Tom allait se faire accepter à Harvard.

Tom'un Harvard'a kabul edileceğini düşündüm.

- Elle était sur le point de sortir.
- Elle allait sortir.

O, dışarı çıkmak üzereydi.

Il allait toujours pêcher à la rivière lorsqu'il était jeune.

O gençken her zaman nehirde balık tutmaya giderdi.

Personne ne m'a dit où la réunion allait se dérouler.

Toplantının nerede olacağını hiç kimse bana söylemedi.

Tom dit à Marie qu'il allait à Boston en octobre.

Tom Mary'ye Ekimde Boston'a gideceğini söyledi.

Je me maquillais juste un peu plus, et tout allait bien.

Biraz daha makyaj ve her şey tamam.

Mais ils n'ont pas réussi à envisager qu'elle allait se propager,

Fakat yayılacağını akıl edemediler.

La dernière fois que je l'ai vu, il allait assez bien.

Onu son gördüğümde, oldukça iyiydi.