Translation of "Cœur" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Cœur" in a sentence and their turkish translations:

- Suis juste ton cœur.
- Suivez juste votre cœur !

- Sadece kalbini izle.
- Sadece yüreğinin sesini dinle.
- Yalnızca yüreğinin sesine kulak ver.
- Sadece kalbinin sesini dinle.

- Mon cœur se racornit.
- Mon cœur a chaviré.

Kalbim battı.

- Tu m'as touché au cœur.
- Vous m'avez touché au cœur.
- Tu m'as touchée au cœur.
- Vous m'avez touchée au cœur.

Sen kalbime dokundun.

L’emballement du cœur

kalbin çok güçlü atmasını

Ouvre ton cœur.

Kalbini aç.

Mon cœur saigne.

Kalbim kanıyor.

J'ai un cœur.

Bir kalbim var.

Écoute ton cœur.

Kalbini dinle.

- Elle a bon cœur.
- Elle a un bon cœur.

- Onun iyi bir kalbi var.
- O iyi bir kalbe sahip.

- Vous avez gagné mon cœur.
- Tu as gagné mon cœur.

Sen kalbimi kazandın.

- Tu as gagné son cœur.
- Vous avez gagné son cœur.

Sen onun kalbini kazandın.

- Elle a un cœur pur.
- Elle a le cœur pur.

Onun saf bir kalbi var.

- Apprenez ces noms par cœur.
- Apprends ces noms par cœur.

Bu isimleri ezbere öğren.

- Tu m'as touché au cœur.
- Vous avez atteint mon cœur.

Kalbime dokundun.

- Son cœur vaut de l'or.
- Il a un cœur d'or.

Onun altın gibi kalbi var.

- Je l'ai appris par cœur.
- Je l'ai apprise par cœur.

Bunu ezbere öğrendim.

- Tu n'as pas de cœur.
- Vous n'avez pas de cœur.

- Senin bir kalbin yok.
- Senin bir yüreğin yok.

- Emily m'a volé mon cœur.
- Émilie a volé mon cœur.

Emily kalbimi çaldı.

- Je le connais par cœur.
- Je la connais par cœur.

Onu çok iyi biliyorum.

Le cœur s'affaiblit gravement,

kalp akut şekilde zayıflıyor

Eu le cœur brisé,

daha önce kalbiniz kırıldıysa,

Me brisait le cœur.

içler acısıydı.

Le cœur bat lentement.

Kalp yavaş atıyor.

Elle a bon cœur.

- Onun nazik bir kalbi var.
- Müşfik bir kalbi var.

Il a bon cœur.

Onun iyi bir kalbi vardır.

J'ai mal au cœur.

Ben akşamdan kalmayım.

Son cœur battait lentement.

Onun kalbi yavaş atıyordu.

Son cœur battait frénétiquement.

Kalbi çılgınca çarpıyordu.

Elle avait du cœur.

O iyi kalpliydi.

Tom a bon cœur.

Tom'un yardımsever bir kalbi var.

Bonne nuit, mon cœur !

İyi geceler, aşkım!

Son cœur bat normalement.

Kalbi normal atıyor.

J'ai le cœur brisé.

Kalbim kırık.

Tom est sans cœur.

Tom duygusuzdur.

J'ai l'as de cœur.

Kupa asım var.

Son cœur est malade.

Onun kalbi hasta.

Son cœur battait d'excitation.

Heyecandan kalbi titriyordu.

J'avais le cœur brisé.

- Çok üzgündüm.
- Ben kalbi kırıktım.
- Kalbim kırıktı.
- Dertliydim.

- Elle sentit son cœur s'affoler.
- Elle sentit son cœur battre rapidement.

O, kalbinin hızlı çarptığını hissetti.

- Ne me brise pas le cœur !
- Ne me brisez pas le cœur !

Kalbimi kırma.

- Tu seras toujours dans mon cœur.
- Vous serez toujours dans mon cœur.

Her zaman kalbimde olacaksın.

- Je te soutiens de tout cœur.
- Je vous soutiens de tout cœur.

Bütün kalbimle seni destekliyorum.

- Mon cœur s'est arrêté de battre.
- De battre, mon cœur s'est arrêté.

Kalbim atmayı bıraktı.

- Bannissez cette peine de votre cœur !
- Bannis ce chagrin de ton cœur !

Bu üzüntüyü kalbinden at!

- Vous lui avez brisé le cœur.
- Tu lui as brisé le cœur.

- Onun kalbini kırdın.
- Onun kalbini kırdınız.

- Ne lui brise pas le cœur.
- Ne lui brisez pas le cœur.

Onun kalbini kırma.

J'entends mes battements de cœur

Kalp atışımı duyabiliyorum

J'ai le cœur qui bat.

Kan pompalıyorum.

Est de partir du cœur,

yürekten başlamak,

Ça m'a brisé le cœur,

Bu gerçekten kalbimi kırdı,

N'ont jamais le cœur brisé,

kalpleri kırılmaz,

Son cœur cesse de battre.

Kalbi atmayı bırakıyor.

Au cœur de la ville.

Tam, atmacanın şehirdeki evinin orta yerinde.

Il est vraiment sans cœur.

O, çok kalpsiz.

Il a le cœur brisé.

- Onun kalbi kırıktır.
- Onun kalbi kırık.

Il avait le cœur brisé.

Onun kalbi kırıktı.

Mon cœur commença à battre.

Kalbim atmaya başladı.

Un vide dévore mon cœur.

Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.

Apprenons ce poème par cœur.

Bu şiiri ezbere öğrenelim.

Il m'a brisé le cœur.

O kalbimi kırdı.

Tom a un grand cœur.

Tom'un büyük bir kalbi var.

Tu m'as brisé le cœur.

Kalbimi kırdın.

C'est mauvais pour le cœur.

O kalp için kötü.

Il est noble de cœur.

O asil kalplidir.

Je sentis mon cœur accélérer.

Kalbimin hızlandığını hissettim.

Tu me brises le cœur.

Kalbimi kırıyorsun.

Tu es dans mon cœur.

- Kalbimdesin.
- Yüreğimdesin.

Sa gentillesse toucha mon cœur.

Kibarlığı kalbime işledi.

Tu as un bon cœur.

- İyi bir kalbin var.
- İyi bir kalbiniz var.

Il a un grand cœur.

Onun kalbi geniş.

Elle a un grand cœur.

Onun büyük bir kalbi var.

Il fit fondre son cœur.

- O, kalbini eritti.
- O, kalbini yumuşattı.

Tom m'a brisé le cœur.

Tom kalbimi kırdı.

Mon cœur bat si fort !

Kalbim çok hızlı atıyor!

Mon cœur me fait mal.

- Kalbim acılıdır.
- Kalbim acıyor.

Tu vis dans mon cœur.

Kalbimde yaşıyorsun.

J'y consens de tout cœur.

Tüm kalbimle buna katılıyorum.

Elle m'a volé le cœur.

O benim yüreğimi çaldı.

Il a dérobé mon cœur.

O benim kalbimi çaldı.

Il a un cœur d'or.

Onun altından bir kalbi var.

Son cœur vaut de l'or.

Onun kalbi altın kadar iyidir.

Tu es sans cœur, aujourd'hui.

Bugün, acımasızsın.

Elle a un cœur d'or.

Onun altından bir kalbi var.

Tom avait le cœur brisé.

Tom'un kalbi kırıktı.

Marie a un cœur pur.

Mary'nin saf bir kalbi vardır.

Apprenons cette phrase par cœur.

Bu cümleyi ezberleyelim.

Apprenez cette leçon par cœur.

Bu dersi kalbinle öğren.

Elle avait le cœur malade.

Kalp hastalığı vardı.