Examples of using "Saat" in a sentence and their turkish translations:
Sen kovuldun.
Artık ahtapot dünyama gelebilirsin."
Yarın cevabımı alacaksın.
Size söz verdim.
Şansınızı alacaksınız.
Odana gidebilirsin.
İste ve alacaksın.
Beni utandırıyorsun.
Şimdi ayrılabilirsin.
Her zaman gidebilirsin.
gerçek zamanlı bilgiler alıyorsunuz.
Sen affedildin.
Daha sonra öğreneceksin.
Başka bir fırsatı bulacaksın.
Notların nasıl?
Bu arabayı kullanabilirsin.
Bir gün onu alırsınız.
Acele edersen ona yetişirsin.
Ne bulduğunu bana bildir.
Silindiri açın. Düz ve dikdörtgen bir haritanız var.
Sadece içeri atla.
Bu sorunu çözmen için sana beş dakika vereceğim.
- Sadede geleceğim. Kovuldun.
- Hemen konuya gireceğim. Kovuldun.
Oraya gidebilirsin.
Sen kalabilirsin.
Bu anın şimdiye kadar sahip olduğun her şey olduğunu derinden fark et.
- Gidebilirsin.
- Gidebilirsiniz.
Her gece kaç saat uyursun?
İstediğiniz kadar yiyebilirsiniz.
Vakit geçirmek için ne yaparsın?
Akşam yemeğinden önce ev ödevini bitirdiğini gör.
Allah seni sağlıklı yapar ve doktor paranı alır.
Bir yanağına tokat atılırsa, diğer yanağını çevir.
Bu resmi isteyen herkese verebilirsin.
Bir gözlük alana ikincisi bedava.
Fırsatını bulduğunda bu filmi izlemelisin.
Sen yaparken kolay görünüyor.
- İşi alacağına dair içimde bir his var.
- İşi alacağını hissediyorum.
Seni tekrar yapmaya karşı uyarıyorum, yoksa para cezasına çarptırılırsın.
Burada su da var. Çok yiyecek yok ama sana bunu getirdim.
- Beşe üç eklerseniz sekiz yapar.
- Beş artı üç sekiz yapar.
Ne yapmak istersen yapabilirsin.
Bana paranı ver yoksa seni döverim.
Verecegim sir çok basit: insan ancak yüregiyle baktigi zaman dogruyu görebilir. Gerçegin mayasi gözle görülmez.