Translation of "Vehicle" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Vehicle" in a sentence and their turkish translations:

My vehicle is German.

Benim aracım Alman.

Police searched Sami's vehicle.

Polis, Sami'nin aracını aradı.

Sami stole the vehicle.

Sami aracı çaldı.

This vehicle is dangerous.

Bu araç tehlikeli.

Step away from the vehicle.

Araçtan uzaklaş.

The police searched Tom's vehicle.

Polis Tom'un aracını aradı.

This vehicle has four wheels.

Bu aracın dört tekerleği var.

Sami's vehicle blocked the road.

- Sami'nin aracı yolu kilitledi.
- Sami'nin aracı yolu kapattı.

Sami died in his vehicle.

Sami aracında öldü.

Why don't you buy a vehicle?

Neden bir araç satın almıyorsun?

Please step out of the vehicle.

Lütfen araçtan inin.

He may not drive a vehicle.

O bir araç sürmeyebilir.

It's a tough and reliable vehicle.

Bu dayanıklı ve güvenilir bir araç.

Don't leave valuables in your vehicle.

- Aracınızda değerli eşyalarınızı bırakmayın.
- Değerli eşyalarını aracında bırakma.
- Değerli eşyalarınızı aracınızda bırakmayınız.
- Değerli eşyalarınızı aracınızda bırakmayın.

Language is the vehicle of thought.

Dil düşüncenin taşıyıcısıdır.

Sami got out of the vehicle.

Sami araçtan indi.

The dogs died inside the hot vehicle.

Köpekler sıcak aracın içinde öldüler.

Language is a vehicle of human thought.

Dil, insan düşüncesinin bir aracıdır.

The owner of the vehicle is Tom.

Aracın sahibi Tom'dur.

Gas-powered cars are the Devil's vehicle.

Benzinli arabalar Şeytan'ın aracıdır.

Because the energy sources in the exploration vehicle

çünkü keşif aracındaki enerji kaynakaları

Tom was caught joyriding in a stolen vehicle.

Tom çalıntı bir araçla gezip eğlenirken yakalandı.

Do not leave valuable items in the vehicle.

Değerli öğeleri araçta bırakmayın.

Tom can drive almost any kind of vehicle.

Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.

He changed the number plate of his vehicle.

O, aracının plakasını değiştirdi.

This vehicle eventually became a successful family car.

Bu araç sonunda başarılı bir aile arabası oldu.

Dan took a look at the victim's vehicle.

Dan kurbanın aracına bir göz attı.

Tom's favorite vehicle is a 1960 Ford truck.

Tom'un favori aracı bir 1960 Ford kamyondur.

Soldiers go on patrol in a military vehicle.

Askerler askeri bir araçta devriye giderler.

He can drive almost any kind of vehicle.

Hemen her türlü aracı sürebilir.

"The driver of this vehicle does not know anything...

Londra hakkında hiçbir şey bilmiyor ama yolu tarif ederseniz mutlu olur.''

And they're looking to decarbonize their entire vehicle fleet.

ve araç filosunun tamamını karbondan arındırmak istiyorlar.

She is heading the Electric Vehicle Association for years

Yıllarca Elektrikli Araç Birliği'nin başında

Don't get off while the vehicle is in motion.

Araç hareket halindeyken inme.

Sami noticed a vehicle coming in the opposite direction.

Sami ters yönde gelen bir aracı fark etti.

It is difficult to say which vehicle is more beautiful.

Hangi aracın daha güzel olduğunu söylemek zordur.

Put your hands up and step out of the vehicle.

Elini yukarı koy ve araçtan in.

These tire tracks were made by a mid-size vehicle.

Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.

Every employee is supposed to keep his own vehicle in perfect condition.

Her çalışanın kendi aracını mükemmel şekilde tutması gerekiyor.

The crew can enter the underwater vehicle using a plug-in module.

Mürettebat takıp çıkartılabilen modül kullanarak su altı aracına girebilir.

And by going to that park, that park became the vehicle for him.

O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.

Tom bought a Toyota FJ, but now pays much more for fuel than his previous vehicle.

Tom bir Toyota FJ'yi satın aldı ama şimdi yakıt için önceki aracından çok daha fazla para ödüyor.

Love it or hate it, this vehicle was elected car of the year in 2014 in the U.K.

Sev ya da nefret et, bu araç 2014 yılında İngiltere'de yılın arabası seçildi.

The speeding vehicle skidded and crashed head-on into the rear-end of a truck before the driver could say Jack Robinson.

Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.

The soldiers arrested him and blindfolded him. Then they took him behind their vehicle, and one of the soldiers took aim at his leg and shot him. This scene was filmed and millions of people from all over the world saw it.

Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.