Examples of using "Unprecedented" in a sentence and their turkish translations:
Bu, eşi görülmemiş değil.
Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.
Bu gerçekten benzeri görülmemiş bir şey.
yönetimimde eşi görülmemişti.
Görülmemiş yollar denenmeli.
Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.
- Fiyat sıçramasının eşi benzeri görülmemişti.
- Fiyat sıçraması emsalsizdi.
beklenmeyen teknolojik, siyasi ve ekonomik değişimde
Bu yıl durum eşi görülmemiş.
Yayın sektörüne olan bu erişimin eşi benzeri görülmemişti.
O yıllarda görülmemiş bir olay var
Tokyo borsası benzeri görülmemiş bir düşüş gösterdi.
Bu ülkemde benzeri görülmemiş su baskınları yaratır.
Bu kış benzeri görülmemiş miktarda karla başladı.
Dünya genelindeki ormanlarda,
dünyanın bu köşesi için görülmemiş bir karar aldı.
Kahramanlık ve trajedinin damgasını vurduğu, eşi görülmemiş bir mühendislik ve bilimsel girişim olacaktı