Translation of "Economic" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Economic" in a sentence and their turkish translations:

Or economic justice,

kayıtsızlığı gördüklerine,

This new economic

Bu yeni ekonomik

Dominated our economic possibilities.

olanaklarımızı belirliyordu.

Under this economic logic,

Bu ekonomik düşünüşe göre

economic booms, cultural awakenings.

ve kültürel uyanış yaraları taşıyorlar.

As well as economic growth.

Wellbeing Economy Governments'a üye oldular.

It doesn't make economic sense.

Ekonomik açıdan anlamsız.

The economic situation grew worse.

Ekonomik durum daha da kötüleşti.

There was steady economic improvement.

İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.

High taxes stifle economic growth.

Yüksek vergiler ekonomik büyümeyi engelliyor.

Lower taxes stimulate economic growth.

Düşük vergiler ekonominin büyümesini teşvik eder.

Most of them economic or geopolitical,

birçoğu ekonomik ya da jeopolitikti,

A political inequality follows economic inequality,

politik bir eşitsizlik ekonomik eşitsizliği takip ediyor;

An economic crisis, infrastructure breaking down,

Ekonomik kriz ve altyapının çökmesi,

But then also with economic advantage.

ekonomik avantajlarıyla birlikte ortaya çıkarır.

Unprecedented technological, political and economic change,

beklenmeyen teknolojik, siyasi ve ekonomik değişimde

This is a very economic motivation

bu yöntem insanların daha dürüst

Production, economic activities for women there,

oradaki kadınlara üretimi, ekonomik faaliyetleri,

South Korean economic model was created.  

ekonomik modeli bu dönemde oluşturuldu.

True economic driver of the U.S.

ekonomik çekicisi olarak görmesi de şaşırtıcı değil.

We studied the government's economic policy.

Hükümetin ekonomi politikasını inceledik

Japan surpasses China in economic power.

Japonya ekonomik güçte Çin'i aşıyor.

Tom is meeting with economic advisors.

Tom ekonomik danışmanlarla toplantı yapıyor.

The economic situation is very bleak.

Ekonomik durum çok iç karartıcı.

Economic development is important for Africa.

Ekonomik kalkınma Afrika için önemli.

Economic freedom improves quality of life.

Ekonomik özgürlük yaşam kalitesini arttırır.

But including economic migrants and climate refugees.

yasalarımızdan tüm insanların insanlık onuruna saygılı olmasını talep etmeliyiz.

So, neoliberal economic assumption number one is

Bir numaralı neoliberal ekonomi varsayımı:

Such drastic economic growth cannot be sustained.

Böyle güçlü ekonomik büyüme sürdürülemez.

The economic situation of the country worsened.

Ülkenin ekonomik durumu kötüleşti .

The economic minister gives a weekly report.

Ekonomi bakanı haftalık açıklama yapar.

The economic minister gives a monthly report.

Ekonomi bakanı aylık açıklama yapar.

The economic minister gives a yearly report.

Ekonomi bakanı yıllık açıklama yapar.

Japan is surpassing China in economic power.

Japonya ekonomik güç olarak Çin'i geçiyor.

The economic situation isn't good right now.

Ekonomik durum şimdi iyi değil.

Our social, political and economic systems of extraction

Sosyal, politik ve ekonomik sistemlerimiz

If you're so unhappy with the economic system,

Madem ekonomik sistemden bu kadar rahatsızsın

We know it makes social and economic sense.

Sosyal ve ekonomik olarak da doğru olan bu.

Our economic growth had peaked at nine percent.

ekonomik büyümemiz yüzde dokuz oranında zirve yapmıştı.

Now remember, my career is about economic policy,

Şimdi unutmayın, kariyerim kişisel düşünce ve duygulara değil,

So, from a purely economic point of view:

Tamamen ekonomik bir bakış açısından bakarsak

We need an economic change and environmental change.

Ekonomik değişime ve çevresel değişime ihtiyacımız var.

Have performed so spectacularly well in economic development,

ekonomik kalkınmada çok iyi performans göstermesinin temel nedeni

Playing different social economic classes one by one

farklı sosyal ekonomik sınıflarını teker teker oynuyordu

More money for education will spur economic growth.

Eğitim için daha fazla para ekonomik büyümeyi teşvik edecek.

The Japanese economic system is about to change.

Japon ekonomik sistemi değişmek üzere.

MIT has predicted global economic collapse by 2030.

MİT, 2030 yılına kadar küresel ekonomik çöküş öngördü.

He gave up the plan for economic reasons.

Ekonomik nedenlerden dolayı plandan vazgeçti.

Last year was a period of economic uncertainty.

Geçen yıl bir ekonomik belirsizlik dönemiydi.

There are economic systems that don't glorify money.

Parayı övmeyen ekonomik sistemler var.

We find diverse ethnic and economic interests here.

Biz burada farklı etnik ve ekonomik çıkarlar buluyoruz.

They launched a series of major economic programs.

Onlar bir dizi büyük ekonomik programlar başlattı.

Algeria and Turkey have very good economic ties.

Cezayir ve Türkiye'nin çok iyi ekonomik ilişkileri var.

Generates more than 166 billion dollars in economic activity,

ekonomik faaliyette 166 milyar dolardan daha fazla üretiyor,

That is material and economic improvement, not moral improvement.

Bunlar ekonomik ve maddi gelişmeler, ahlaki gelişmeler değil.

Similarly, reputation is a very powerful economic force, right?

İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?

And every rational critic against his economic policy will

Ve onun yürüttüğü politikaya yapılan her türlü rasyonal eleştiri

Which is more important, economic development or environmental protection?

Hangisi daha önemlidir, ekonomik büyüme mi yoksa çevrenin korunması mı?

We should apply severe measures for the economic crisis.

Ekonomik kriz için sert önlemler uygulamamız gerekir.

That country's economic situation changes from day to day.

O ülkenin ekonomik durumu günden güne değişiyor.

The crisis could start a revolution in economic ideology.

Kriz ekonomik ideolojide bir devrim başlatabilir.

This law mitigates the negative effects of economic recessions.

Bu yasa ekonomik durgunlukların olumsuz etkilerini hafifletir.

It's a way we can break the socio-economic barriers

Sosyo-ekonomik bariyerleri ve Hindistan'daki kast sistemini

Driving both economic and societal impact all over the world.

sermaye ve gayretle takip etmek için çaba göstermeliyiz.

And Germany. And as you can imagine, this economic crisis

ile bile... Ve tahmin edebileceğiniz gibi, bu ekonomik krizin toplum üzerinde

The new nation is under the economic influence of Japan.

Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.

We have been visited by a nation-wide economic boom.

Ülke çapında bir ekonomik patlama ile ziyaret edildik.

Italy is having the worst economic crisis in its history.

- İtalya kendi tarihindeki en kötü ekonomik krizin içinde.
- İtalya, tarihindeki en kötü ekonomik krizi yaşıyor.

Is the GOP to blame for the current economic crisis?

Şimdiki ekonomik kriz için cumhuriyetçi parti suçlanacak mı?

The United States has officially ended economic sanctions against Burma.

Amerika Birleşik Devletlerinin Burmaya karşı ekonomik yaptırımları resmen sona erdi.

Tom isn't doing much business during these bad economic times.

Tom bu kötü ekonomik zamanlarda çok iş yapmıyor.

- There will be an economic crisis at the end of this year.
- An economic crisis will hit at the end of the year.

Bir ekonomik kriz yıl sonunda vuracak.

economic driver with an average annual growth of more than 10%.

Hindistan'ın yıllık %10 büyümeyle ekonomik treni olmuştu.

The absence of civil rights with sustainable economic growth over time?

yoksunluğunu sürdürülebilir ekonomik büyüme ile uzlaştırabilir mi?

Well, the idea of making special economic zones is nothing new.

Pekala, özel ekonomik bölgeler oluşturma fikri yeni bir şey değil.

And what is happening now, after two decades of economic stagnation?

Ve 20 yıllık duraklamadan sonra şu an ne oluyor?

At the time, our country was confronted with serious economic difficulties.

O zaman, ülkemiz ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmıştır.

Is there any end in sight to the deepening economic crisis?

Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

Leaders are trying to do away with impediments to economic growth.

Liderler, ekonomik büyümenin önündeki engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

He blamed government corruption and Venezuela’s elite for the economic inequality.

Ekonomik eşitsizliğin sebebini hükümet yolsuzluğuna ve elit kesime bağlıyordu.

All economic problems would be solved, if they made complacency taxable.

Eğer kendi kendine yetmeyi vergiye tâbi yapmış olsalar, tüm ekonomik sorunlar çözülürdü.

Japan is one of the greatest economic powers in the world.

Japonya, dünyadaki en büyük ekonomik güçlerden biridir.

The economic strength of the USA is not what it was.

ABD'nin ekonomik gücü eskisi gibi değil.

Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.

Sarsılan diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları koparmadı.

We don't have an economic problem now. We have a problem here.

Artık bu bir ekonomik sorun değil, sorun burada.

"I knew this economic crisis and what would happen," says this man.

"Bu ekonomik kriz ortamını ve olacakları biliyordum" diyor bu adam

Development that Sheikh Zayed wanted to be a synonym for economic development

ve Emirates ve Emiratis için çok şey ayı olacağını önümüzdeki uzun yıllar taşı

“Overproduction in key industries is damaging both China's economic sustainability and foreign

'' Anahtar endüstrilerde üretim fazlalığı hem Çin'in sürdürülebilirliğine hem de dış ticaret ilişkilerine zarar veriyor''

Would make Texas the world’s second largest economic Hispanic power after California,

Bu da Teksas'ı Kaliforniya'nın ardından dünyanın ikinci büyük Hispanik ekonomik gücü yapacak.

There will be an economic crisis at the end of this year.

Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.

Well, what about the economic price to be paid due to uncertainty?

Peki, belirsizliğin ekonomik faturası ne olacak?

Feminists believe in the political, social, and economic equality of all genders.

Feministler tüm cinsiyetlerin siyasal, sosyal ve ekonomik eşitliğine inanırlar.

There will be no more economic cooperation between my country and yours.

Benim ülkem ve seninki arasında artık ekonomik işbirliği olmayacaktır.

Economic growth must not be pursued at the expense of environmental pollution.

Ekonomik büyüme çevre kirliliği pahasına sürdürülmemelidir.

Global economic downturn , the UAE achieved a hundred billion in the first quarter

gerilemeye tanık olan yirmi iki yüzyılda BAE , yılın ilk çeyreğinde yüz milyar dolar kazandı

Future that will take the Emirates far away. While states devise economic plans

Emirates'i çok uzağa götürecek olan gelecek. Devletler , kamu gelirini artırmak

Public money and a promising economic environment in the country that predicts a

hareket ettirebilecek egemen fonlara sahip devlet hazinesine yönelik güçlü mali rezervlerle

Known as "Special Economic Zones," although here they are somewhat different from what

''Özel Ekonomik Bölgeler'' denilen enstrümana başvurdu. Bu diğer