Translation of "Town" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Town" in a sentence and their turkish translations:

Leave town.

Şehri terk et.

- Which town is this?
- What town is this?

Bu hangi kasaba?

Town planning regulations

1. ŞEHİR PLANLAMA DÜZENLEMELERİ

The town slept.

Şehir uyuyordu.

Don't leave town.

Kasabadan ayrılma.

I'm leaving town.

Ben kentten ayrılıyorum.

We're in town.

- Kasabadayız.
- Şehirdeyiz.

Tom left town.

Tom şehirden ayrıldı.

He left town.

O şehirden ayrıldı.

Roger traveled from town to town in the west.

Roger batıda şehirden şehire seyahat etti.

- Dublin is my favorite town.
- Dublin is my favourite town.

Dublin benim en sevdiğim kenttir.

I'm going to town.

Şehre gidiyorum.

That town looked prosperous.

O kasaba müreffeh görünüyordu.

The town was deserted.

Kasaba terk edildi.

The town is beautiful.

- Kasaba güzel.
- Şehir güzel.

Aren't you in town?

- Şehirde değil misin?
- Kasabada değil misiniz?

He's out of town.

O şehir dışında.

I'm new in town.

Kasabada yeniyim.

He's new in town.

O, şehirde yeni.

She's new in town.

O kasabada yeni.

I'm a town dweller.

Ben bir kasaba sakiniyim.

What a wonderful town!

Ne harika bir kasaba!

We're moving to town.

Biz kasabaya taşınıyoruz.

He'll go to town.

O, kente gidecek.

I hate this town.

Bu şehirden nefret ediyorum.

They're out of town.

Onlar şehir dışındalar.

We're new in town.

Kasabada yeniyiz.

I'll be in town.

Şehirde olacağım.

I'm going into town.

Kasabaya gidiyorum.

Get out of town.

Şehirden çık.

Let's walk toward town.

Şehre doğru yürüyelim.

It's a nice town.

Güzel bir kasaba.

What a large town!

Ne de büyük bir şehir!

It's a ghost town.

Bu bir hayalet kasaba.

It's a small town.

Bu küçük bir kasaba.

Tom is in town.

Tom şehirde.

This town isn't lively.

Bu kasaba canlı değil.

Your friend left town.

Arkadaşın şehri terk etti.

This town is depressing.

Bu kasaba bunaltıcı.

Tom lives in town.

Tom kasabada yaşar.

The town is dying.

Kasaba ölüyor.

The town continued growing.

Kasaba büyümeye devam etti.

What's this town like?

Bu kasaba nasıl bir yer?

I'm back in town.

Kasabaya geri döndüm.

I'm still in town.

Hala kasabadayım.

Algiers is my town.

Cezayir benim şehrim.

This town is boring.

Bu kasaba sıkıcı.

Tom drove around town.

Tom araçla kasabayı dolaştı.

I'm leaving this town.

Bu kasabayı terk ediyorum.

This town isn't large.

Bu kasaba büyük değil.

I like this town.

Bu kasabayı seviyorum.

Tom isn't in town.

Tom kasabada değil.

Tom is leaving town.

- Tom kasabayı terk ediyor.
- Tom şehirden ayrılıyor.

From that moment on, the town was recognized as Esteban's town.

O andan itibaren, kasaba Esteban'ın şehri olarak tanındı.

- Sami wanted to leave the town.
- Sami wanted to skip town.

- Sami kasabadan ayrılmak istedi.
- Sami kasabadan ayrılmak istiyordu.
- Sami kasabayı terk etmek istiyordu.

- The town has many high buildings.
- The town has many tall buildings.
- That town has many tall buildings.
- There are many tall buildings in that town.

Kasaba birçok yüksek binaya sahip.

- The entire town was under water.
- The whole town was under water.

Bütün kasaba sular altındaydı.

- Which town is this?
- What city is this?
- What town is this?

Bu hangi şehir?

- Everyone in town knows his name.
- Everybody in town knows his name.

Kasabadaki herkes onun adını biliyor.

- I want to go into town.
- I want to go to town.

Şehre gitmek istiyorum.

He went about from town to town while he was in Japan.

O, Japonya'da iken kasaba kasaba dolaştı.

I'm brand new in town.

Şehirde daha yeniyim.

Before setting the town ablaze.

Şehrin iyileşmesine izin verilmeden yaklaşık 1000 Türk ve Hıristiyan rehin alındı

The talk of the town.

dilinde olmaya başladı.

The town fell into ruin.

- Kasaba harabe haline düştü.
- Kasaba harabe haline dönüştü.

The town has beautiful surroundings.

Kasabanın güzel çevresi var.

Snow completely covered the town.

Kar şehri tamamen kapladı.

He disappeared from this town.

O, bu şehirde gözden kayboldu.

Tom walked through the town.

Tom kasabanın içinden yürüdü.

Did you come to town?

Kasabaya geldin mi?

They live in this town.

onlar bu kasabada yaşıyorlar.

Tom is out of town.

Tom şehir dışında.

Spa is a spa town.

Spa bir kaplıca şehridir.

The enemy attacked the town.

Düşman kasabaya saldırdı.

Tom is back in town.

Tom kasabaya geri döndü.

Blackpool is a coastal town.

Blackpool bir sahil kasabasıdır.

You'll never leave this town.

Bu kasabyı asla terk etmeyeceksin.

This is a decent town.

Burası nezih bir kasaba.

This is the Town Hall.

Burası belediye binasıdır.

He left her in town.

O onu kasabada bıraktı.

We're heading back to town.

Biz kasabaya geri gidiyoruz.

We'll have to leave town.

Kasabayı terk etmek zorunda olacağız.

It's a very small town.

O çok küçük bir kasaba.

You can't go to town.

Kasabaya gidemezsin.

Tom is leaving town tomorrow.

Tom yarın kasabadan ayrılacak.

I'm headed back into town.

Kasabaya geri dönüyorum.

The circus is in town.

Sirk kasabada.

A river divides the town.

Bir nehir kasabayı bölüyor.

I've been out of town.

Şehir dışındaydım.

I've got to leave town.

Şehri terk etmek zorundayım.