Translation of "Racket" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Racket" in a sentence and their turkish translations:

- Choose your favorite racket.
- Choose your favourite racket.

En sevdiğin raketini seç.

Hold the racket tight.

Raketi sıkı tut.

He has a racket.

Onun bir raketi var.

What's all that racket?

Bütün bu gürültü nedir?

- Tom laid his racket on the ground.
- Tom put his racket on the ground.
- Tom put down his racket.

Tom raketini yere koydu.

- Tom laid the racket on the ground.
- Tom laid his racket on the ground.
- Tom put his racket on the ground.
- Tom put the racket on the ground.

Tom raketi yere koydu.

Mike has a nice racket.

Mike'ın güzel bir raketi var.

He put down his racket.

O, raketini yere bıraktı.

Don't make such a racket!

Böyle bir raket yapmayın!

They made a terrible racket.

Onlar berbat bir raket yaptı.

This racket belongs to me.

Bu raket bana ait.

How much is this racket?

Bu raket ne kadar?

Someone stole my tennis racket.

Birisi benim tenis raketimi çaldı.

I have a spare racket.

Bir yedek raketim var.

- Pardon me, but that is my racket.
- Pardon me, but that's my racket.

Affedersiniz, ama o benim raketim.

He gripped the tennis racket tightly.

Tenis raketini sıkıca kavradı.

I want a new tennis racket.

Yeni bir tenis raketi istiyorum.

Tom bought a new tennis racket.

Tom yeni bir tenis raketi aldı.

Someone has stolen my tennis racket.

Biri benim tenis raketimi çaldı.

Do you have a tennis racket?

Tenis raketin var mı?

Can I borrow your tennis racket today?

Bugün senin tenis raketini ödünç alabilir miyim?

He hit the ball with his racket.

O, raketi ile topa vurdu.

I bought this racket two months ago.

Bu raketi iki ay önce aldım.

Why are you playing with my racket?

Neden raketimle oynuyorsun?

Tom put his racket on the ground.

Tom raketini yere koydu.

Tom laid his racket on the ground.

Tom raketini yere koydu.

Tom laid the racket on the ground.

Tom raketi yere koydu.

They made a big racket last night.

Onlar dün gece büyük bir curcuna yaptılar.

Now's no time to make a racket!

Şimdi bir raket yapmak için vakit yok!

Tom forgot to bring his tennis racket.

Tom tenis raketini getirmeyi unuttu.

I can't remember which is my racket.

Hangisinin benim raket olduğunu hatırlayamıyorum.

I can't sleep with all that racket.

Ben bütün o gürültü ile uyuyamıyorum.

When did Tom buy this tennis racket?

- Tom bu tenis raketini ne zaman aldı?
- Tom bu tenis raketini ne zaman satın aldı?

- Tom says that he needs a better tennis racket.
- Tom says he needs a better tennis racket.

Tom daha iyi tenis raketine ihtiyacı olduğunu söylüyor.

It was this racket that Mike bought yesterday.

Dün Mike'ın aldığı bu raketti.

It was yesterday that Mike bought this racket.

Mike bu raketi dün aldı.

I haven't touched a tennis racket in years.

Yıllarca tenis raketine dokunmadım.

I left my tennis racket on the train.

Tenis raketimi trende bıraktım.

I left my tennis racket at the club.

Tenis raketimi kulüpte bıraktım.

It was Mike that bought this racket yesterday.

Dün bu raketi alan Mike'tı.

Tom wondered when you bought your tennis racket.

Tom tenis raketini ne zaman aldığını merak ediyordu.

Tom beat the rug with his old racket.

Tom halıyı eski raketiyle dövdü.

Bring your racket and we'll play some tennis.

Raketinizi getirin, biz biraz tenis oynayacağız.

You have the same racket as I have.

Benimki ile aynı rakete sahipsin.

I can't sleep with all this racket going on.

Devam eden bütün bu curcunayla uyuyamıyorum.

I bought this racket at a 20 percent discount.

Bu raketi yüzde 20 indirimli aldım.

Do you know where George bought his tennis racket?

George'un tenis raketini nereden aldığını biliyor musunuz?

When was the last time you used this tennis racket?

Bu tenis raketini en son ne zaman kullandın?

There was such a racket at my house last night, I couldn't sleep.

Dün gece evimde bu tür bir gürültü vardı uyuyamadım.

I invested all my money and then found out their business was a racket.

Bütün paramı yatırdım ve daha sonra onların işinin bir raket olduğunu öğrendim.

This racket of Jane's is a little heavier than the one which I bought yesterday.

Jane'in bu raketi benim dün aldığımdan biraz daha ağır.

There was a crack in my tennis racket, so I sent it out to be repaired.

Benim tenis raketimde bir çatlak vardı, bu yüzden onu tamir edilmesi için dışarıya gönderdim.