Translation of "Proven" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Proven" in a sentence and their turkish translations:

Battle's never proven peace.

Savaş asla barışı kanıtlamamıştır.

It's a proven fact.

O kanıtlanmış bir gerçek.

This was proven correct.

Bunun doğru olduğu kanıtlandı.

They have proven themselves.

Onlar kendilerini kanıtladılar.

Nothing has been proven.

Hiçbir şey kanıtlanmadı.

History has proven that.

Tarih bunu kanıtladı.

Tom was proven right.

Tom haklı çıkarılmıştı.

Tom has proven that.

Tom onu kanıtladı.

Is that scientifically proven?

O, bilimsel olarak kanıtlanmış mı?

Hooray, your thesis is proven.

Yaşasın! Teziniz kanıtlandı.

They have already proven it!

Onlar onu zaten kanıtlamıştı!

The coach has proven himself.

Koç kendini ispatladı.

Nothing has been proven yet.

Henüz bir şey kanıtlanmadı.

Has that been scientifically proven?

Bu, bilimsel olarak ispatlanmış mı?

This can be easily proven.

- Bu kolayca ispat edilebilir.
- Bu kolayca kanıtlanabilir.

Tom hasn't been proven guilty.

Tom'un suçluluğu kanıtlanmadı.

What happened, I was proven wrong.

Ne oldu, yalan oldum.

And it’s been proven to work.

Ve çalıştığı kanıtlandı pek çok kez kanıtlandı.

He hasn't been proven guilty yet.

Suçlu olduğu henüz kanıtlanmadı.

Tom hasn't been proven guilty yet.

Tom'un suçlu olduğu henüz kanıtlanmadı.

Well, I guess we've proven them wrong.

Sanırım onları haksız çıkardık.

There is also a scientifically proven incident

Bunların yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış bir olay var

You can rely on his proven ability.

- Onun kanıtlanmış yeteneğine güvenebilirsin.
- Bu konuda yeteneğini kanıtlamış biridir, ona güvenebilirsin.

The accused is innocent until proven guilty.

Suçu kanıtlanana kadar suçlanan masumdur.

Tom is going to be proven right.

Tom haklı çıkmış olacak.

In due time, his innocence will be proven.

Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.

- Tom's guilt could not be proven without the murder weapon.
- Tom's guilt couldn't be proven without the murder weapon.

Tom'un suçu cinayet silahı olmadan ispatlanamadı.

We have a proven model, a plan of action,

Kanıtlanmış bir hareket planımız

Davout, the youngest and least  proven of Napoleon’s Marshals,  

Davout, the youngest and least proven of Napoleon's Marshals,

Since pink has been proven to be a calming color.

çoğu insanı pembe olanı seçeceğini tahmin ettim.

And it's proven itself to do a really good job.

ve kendi kendini kanıtlaması.

A relationship between blood group and personality has not been scientifically proven.

Kan grubu ve kişilik arasında bir ilişki bilimsel olarak kanıtlanmamıştır.

A connection between personality and blood type has not been scientifically proven.

Kişilik ve kan grubu arasında bir bağlantı bilimsel olarak kanıtlanmadı.

It’s now been proven that one third of cheetah hunts occur after dark.

Çitaların üçte bir oranda geceleri ava çıktığı artık kanıtlandı.

Fermat's Last Theorem was finally proven by English mathematician Andrew Wiles in 1994.

Fermat'ın Son Teoremi, nihayet 1994 yılında İngiliz matematikçi Andrew Vaylzom tarafından kanıtlandı.

The 30 year-old Ney was now a proven brigade commander, despite refusing promotion more

yüzlüyü tercih ediyordu . 30 yaşındaki Ney, terfisini bir kereden fazla

To give you an idea, it is estimated that the oil wealth of the Emirates - their proven

Size bir fikir vermek için, Emirliklerin, tahmin edilen petrol geliri, kanıtlanmış

It has been scientifically proven that plants are sentient. [Emir Kusturica in English] And? What is the profit?

Hissedebildikleri bilimsel olarak kanıtlandı. Kâr getiriyor mu peki?

The prevailing view among biologists is that non-native species should be presumed to be destructive unless proven otherwise.

Biyologlar arasındaki genel görüş, yerli olmayan türlerin aksi ispatlanmadıkça yıkıcı olduğunun varsayılması gerektiğidir.