Examples of using "Practically" in a sentence and their turkish translations:
Biz hemen hemen aileyiz.
Siz pratikte ailesiniz.
O, neredeyse öldü.
Neredeyse yetişkinim.
Tom hemen hemen herkesten nefret ediyor.
Tom hemen hemen ölüdür.
İş neredeyse bitti.
Hey, ben burada hemen hemen çıplağım.
- Ben uygulama olarak artık bir yetişkinim.
- Ben artık neredeyse bir yetişkinim.
Ben artık neredeyse bir uzmanım.
Ben aslında zaten bir yetişkinim.
Tom neredeyse her gün yüzer.
İş hemen hemen tamam.
Senin el yazın neredeyse okunaksız.
Ben neredeyse büyüdüm zaten.
Neredeyse birlikte büyüdük.
Mekan hemen hemen boş.
Neredeyse ücretsiz sayılırdı.
Neredeyse hiçbir Norveçli hayatta kalamadı.
Tom Jackson bu kasabayı pratik olarak inşa etti.
Neredeyse her ailede televizyon var.
Tom hemen hemen her gün buraya gelir.
- Bunu neredeyse bedava aldım.
- Onu neredeyse bedavaya aldım.
- Onu neredeyse beleşe aldım.
Bugün bile onun teorisi neredeyse inkar edilemez olarak kalmaya devam etmektedir.
İspanyolca ve Portekizce hemen hemen aynıdırlar.
Tom neredeyse beni bir vatan haini olmakla suçladı.
Titaniğin neredeyse batmaz olduğuna inanılıyordu.
Mahallemizdeki her ev neredeyse aynıdır.
Leyla Fadıl'ı memnun etmek için hemen hemen her şeyi yapardı.
Plan hemen hemen tüm katılımcılar tarafından desteklendi.
Japonya'da neredeyse her ailenin bir çamaşır makinesi var.
Hemen hemen bardaki her adam Mary'ye bakıyordu.
neredeyse süper ötesi geleceğine peleriniyle uçarak süzülen bir kahraman.
Kampanyayı unut. O tür şirket politikası neredeyse değişmez.
Tom neredeyse her şeyde iyidir.
Tom ve Mary neredeyse evlidir.
Bakın, Dubai'de gelir vergisi yok kar üzerinden vergi bulunmuyor
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.