Examples of using "Pleasant" in a sentence and their turkish translations:
Tom hoş.
Oldukça hoş.
O, hoş bir rüya gördü.
O hoş bir rüya gördü.
O çok keyifli görünüyor.
Oldukça hoştu.
Ne hoş bir sürpriz!
İyi yolculuklar.
İyi yolculuklar.
Hoş bir hafta sonu!
O hoş olmayacak.
Bu hoş bir duygu.
Kuş ötüşü hoştu.
Hoş bir akşam.
Yaşlılık eğlenceli değildir.
Çoğu iş çok keyifli değildir.
Hoş bir tecrübe değildi.
Onun hoş bir kokusu var.
Hayatta hiçbir şey keyifli değildir.
Biz hoş bir akşam geçirdik.
İlkbahar çok hoş bir mevsim.
Tom hoş, değil mi?
Bugün güzel bir gündü.
Hoş bir şey değil.
Bu hoş bir şey değil.
Ben hoş bir akşam geçirdim.
O keyifli bir iş değildi.
O hoş bir sürprizdi.
O hoş bir insandır.
O hoş bir insandır.
Güzel bir sohbet ettik.
Bay Norton'la birlikte çalışmak güzel.
Sana hoş bir yolculuk diliyorum.
Hoş bir akşam için teşekkür ederim.
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
Hiçbir şey seyahat etmekten hoş değildir.
Hayatta her şey hoş değidir.
Hoş bir gün, değil mi?
Çok hoş bir öğleden sonraydı.
Otelin hoş bir atmosferi var.
Keyifli bir yolculuk yaptın mı?
Bugün hoş bir gün.
Ziyaretimiz çok hoştu.
Bugün kesinlikle hoş bir gün.
Tom'la çalışmak keyiflidir.
Tom çevrede olmaktan keyifli.
Portakal çiçeklerinin hoş bir kokusu var.
Sana keyifli bir akşam diliyorum.
Bu kitabı okuması hoş.
O çok keyifli bir akşamdı.
Bizim kalışımız çok hoş oldu.
Sana iyi yolculuklar diliyorum.
O hoş bir gülümsemeyle beni selamladı.
Her şeyi hesaba katarsak, seyahat eğlenceliydi.
Onun yokluğu benim için çok hoştu.
Hava bütün hafta güzeldi.
Bay Norton ile çalışmak keyiflidir.
Dün gece hoş bir rüya gördü.
Bu piknik için güzel bir gün.
Ben onların keyifli bir yolculukları olacağını umuyorum.
Eski arkadaşımla buluşmak çok hoştu.
Dün gece güzel bir rüya gördüm.
Bugün çok hoş bir gün.
Davetsiz bir misafir hoş bir sürprizdir.
Bu gezi hoş bir anı olacak.
Bu oda çalışmak için keyifli.
Sesi dinlemek için hoş.
Kuşun şarkısı hoş.
Sohbeti güzel biriydi,
Hiçbir şey uçakla seyahat etmek kadar hoş değildir.
Çiçekler çok hoş bir koku yayarlar.
Ağacın altında uyumak hoştur.
Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.
Evde kalmak hoş bir şey değil.
Ne mutlu bir sürpriz.
Onun konuşmasını dinlemek her zaman hoş.
boyut ve şekil doğruluğunun hoş bir dengesi sayesinde kendine benimsedi.
Keiko bize her zamanki gibi hoş bir gülümseme gösterdi.
- Çok hoş bir yer biliyorum.
- Çok güzel bir yer biliyorum.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
Artık güzel şeylerden bahsedelim.
Yakında çok güzel bir haber alacaksın.
Gerçeğin hoş olması, işine gelmesi veya gelmemesinden bağımsız.
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
Mike'ın Yumi ile konuşması keyifliydi.
Platoda yürüyüş yapmak zevklidir.
Büyükannem bana hoş peri masalları anlatırdı.
Kötü bir şeyin olacağı içime doğmuştu.
Mary konuşması hoş olan bir kızdır.
Sabahın erken saatlerinde kalkmak hoştur.
Hiçbir şey sabah yapılan bir yürüyüş kadar hoş değil.
Onun hoş bir sesi var.
Gemi ile okyanusu geçmek çok güzel.
Partiye gittik ve hoş zaman geçirdik.
Bence Tatoeba hoş ve eğitici bir uğraştır.