Examples of using "Orangutan" in a sentence and their turkish translations:
Bir orangutana benziyorsun.
Büyük, kuvvetli ve ateş turuncusu. Asya'nın simge hâline gelmiş orangutanı.
Birçok çevreci, ender orangutan saldırılarını
Orangutan Projesi, ortaklarıyla birlikte orangutanların tükenmesini
Bir orangutan. Gece yarısı ayakta ne işi var, bilinmez.
Bence insanlar orangutanları tarımsal bir böcek olarak görülüp avlıyor,
Yani soyları tükenmeye doğru giderken ölen her orangutanın başına gelenler
Kocaların çoğunluğu bana keman çalmaya çalışan bir orangutanı hatırlatır.
Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.
"Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin?" "Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan."
tarihte orangutan kaynaklı hiç insan ölümü olmamasının sebebi bence bu.
orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.