Examples of using "Onto" in a sentence and their turkish translations:
Babana tutun!
Bir şeyi tutmaya çalış.
Çatıya tırman.
Tom Mary'yi tutmaya çalıştı.
Şapkalarını tutmaya çalış.
Kapibaralar onu fark etti.
Onu masaya bırak.
Tom ipi tutmaya çalıştı.
Tom tırabzanı tuttu.
Çabuk, bu ağacın üzerine tutun.
Tom çatıya tırmandı.
O masanın üstüne atladı.
Dikkatinizi mendile verin.
Tom çatıya tırmandı.
Kedi masanın üzerine atladı.
Biz sokağa dışarıya fırladık.
Tom Park caddesinde sola döndü.
Tom banyo tartısı üzerine çıktı.
Tom caddeye çıktı.
Fiyat konusunda satıcıyla bir anlaşma yaptık.
Kapak kavanoz üzerine vidalanır.
Tom balkona çıktı.
Tom Mary'yi omuzlarına kaldırdı.
Tom balkona çıktı.
Bu unsurlara değinmeden önce
ya da sürünerek karaya çıkan bir balık hayal ederiz.
Trene giderken ite kalka yol açtı.
Bunu benim için tutun, olur mu?
Gemiye ham petrol yüklüyorlar.
Takımlar sahaya geliyor.
Tom arabaları araba vapuruna yükledi.
Dan arabayı trene yükledi.
Dışarı sokağa çıkıyorum.
Tom kutuları kamyona yükledi.
Fikrimi kimseye benimsetmiyorum.
- Bu kutuların hepsini kamyona yükleyin.
- Bu kolilerin tamamını kamyona yükleyin.
Birisi sunucuya girer girmez,
Teknelerini sahile çektiler.
Onu tutmaya çalışmamı ister misin?
Suçu başkalarının üzerine atıyor sadece.
iPhone'umda yüklü üç yüz bin şarkı var!
Yani bir nedenden ötürü tuttuğunuz bir şey.
Tom ipe daha fazla tutunamadı.
gövdesini göbeği üzerinde çevirebilmişti.
Meyve bahçesi uzmanı bir elma tomurcuğunu kök gövde üzerine aşıladı.
Bir kedi sandalyeye atladı ve hareketsiz yatıyor.
Seyirci alkışlarken o, sahneye doğru yürüdü.
Tom sahneye çıkarken herkes alkışladı.
- Bir şeylere tutun.
- Bir yere tutun.
Dan geçen bir kamyonetin çatısına indi.
Dan geçen bir trenin tepesine atladı.
Korsan, elindeki kılıç, güverte üzerine atladı.
Teknelerini sahile çektiler.
sonra da daha ucuz ve temini daha kolay olan sokak ilacı eroine geçiş yapıyor.
Ona topu her attığımda top hemen yere düşüyordu.
Annem gibi bazıları da Büyük Göç vagonuna bindi --
Bunu kız kardeşlerimize, dostlarımıza, kuzenlerimize yayıyoruz.
22 milyon dolarlık yatı bir kenara bırakın
buharın kuvvetini ve boğaz vurumunu değiştirebilirler.
O, kağıtları katladı ve masanın üzerine attı.
bele bağlanan büyük ayrılabilen şeylerdi.
Tom yatağına yığıldı ve kısa sürede hızlıca uyudu.
Kızımın çantasına onun için bir rozet diktim.
Tom her iki yöne bakmadan yola fırladı.
Beyzbol maçı sırasında sahaya bir kedi girdi.
Tom torbanın içindekileri masanın üstüne boşalttı.
Tom mobilyaları kamyona yüklememize yardım edecek.
- Onu masaya bırak.
- Onu masanın üzerine bırak.
- Masanın üzerine koy.
Tom balkona çıktı.
Biraz eski moda gibi ama o zamanlar bunun bir nedeni vardı.
üçüncü kattaki pencereden betonun üzerine düştüm.
90'larda ülke çapında televizyon kanallarında boy gösterirdi
Dersten sonra sandalyeleri masaların üstüne koymayı unutmayın.
Mutluluk telefonunuza indirebileceğiniz bir uygulama değildir.
Köpek sandalyenin üzerine çıktı ve hareket etmeden beş dakika durdu.
Edoardo gerçekten kızdı ve sandalyeyi yere attı.
Yere bir şey atma.
Onu elinden yakaladı ve onu tekneye çekti.
ama tek yaptıkları 72 saat geçmeden onu tekrar sokağa bırakmaktı.
benimsediğimiz veya tepki verdiğimiz fikirler olarak değil.
Annesi Ali'yi mama sandalyesine oturtup yemeğini yedirdi.
Quebec'te sonbahar, kış lastiğine geçiş zamanıdır.
Araştırma, egzersizin duygularımızı daha iyi hâle getirdiği,
Adliyenin basamaklarından inerek çıktığımda bir basın fırtınası vardı.
Sonra sabit durmak istedim ve bir kayaya tutundum.
Bu esnada, merkezde Romalılar birden fazla düşman gemisine mandallanmış vaziyette karmaşa gittikçe artıyor.
Soğuk algınlığına yakalanmak istemiyordum, bu yüzden sokağa çıkmadım.
Tom otururken, masaya çarptı ve kahvesi masa örtüsüne döküldü.
Tom artık ipi tutamadığını bağırdı ve sonra bıraktı.
Konuklarımızı ekranda bir araya getirebilecek miyiz bilmiyorum.
Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın.
Biri panayırdan inecek, bir kaç tane daha köşe başında ve yeşile gelecek.
Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
Hareket eden trene atlamak çok tehlikelidir.
Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.