Translation of "Mainly" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Mainly" in a sentence and their turkish translations:

Tom mainly paints landscapes.

Tom ağırlıklı olarak manzaraları resmediyor.

Mainly, though, we get sick.

Genelde bununla birlikte hasta oluyoruz.

Seagulls are mainly coastal birds.

Martılar esas olarak kıyı kuşlarıdır.

His illness was mainly psychological.

Onun hastalığı aslında ruhsaldı.

The audience consisted mainly of students.

Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.

He worked mainly as a freelancer.

O, temelde serbest olarak çalıştı.

America was a mainly agricultural society.

Amerika temel olarak bir tarım toplumuydu.

Scientists deal mainly with physical matters.

Bilim adamları temel olarak fiziksel konularla uğraşırlar.

- The air mainly consists of oxygen and nitrogen.
- Air is mainly composed of nitrogen and oxygen.
- Air is composed mainly of nitrogen and oxygen.

Hava ağırlıklı olarak nitrojen ve oksijenden oluşur.

This is mainly due to two reasons:

Bu genel olarak iki şey yüzünden:

That company deals mainly in imported goods.

O şirket çoğunlukla ithal mallar işiyle ilgilenir.

His failure was mainly due to carelessness.

Onun başarısızlığı çoğunlukla dikkatsizliği yüzündendi.

The villagers are occupied mainly with fishing.

Köylüler özellikle balıkçılık ile meşguldürler.

This part of town is mainly residential.

Şehrin bu bölümü ağırlıklı olarak konut.

The Japanese used to live mainly on rice.

Japonlar pirinç ağırlıklı yaşardı.

Education consists mainly in what we have unlearned.

Eğitim ağırlıklı olarak önceden öğrenmediğimiz şeylerden oluşmaktadır.

The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.

Güney Yarımküre, çoğunlukla okyanuslardan oluşur.

The whale shark's life is mainly a solitary one.

Balina köpek balığının hayatı genelde yalnız geçer.

This disease affects mainly on the central nervous system.

Bu hastalık esas olarak merkezi sinir sistemini etkiler.

Alzheimer's disease affects mainly people older than 60 years.

Alzheimer hastalığı çoğunlukla 60 yaşından fazla olan insanları etkiler.

The basic Japanese diet consists mainly of rice and fish.

Temel Japon diyeti ağırlıklı olarak pirinç ve balıktan oluşur.

During the presentation the speaker talked mainly about gender inequality.

Sunumda konuşmacı daha çok cinsiyet eşitsizliğinden bahsetti.

Climate changes that will mainly affect forests. How do we survive?

değişiklikleri nedeniyle 2000 yılında hayatta kalamayacak . Nasıl hayatta kalırız?

Uighurs mainly live here, in the Xinjiang province of northwestern China.

Uygurlar ağırlıklı olarak burada, Kuzeybatı Çin'in Sincan kentinde yaşıyor.

Prior to this, their economy was based mainly on Soy and Meat.

Bunun öncesinde, ekonomileri tamamen soya ve et ihracatına endeksliydi.

The gang was mainly composed of drug dealers and dangerous ex-convicts.

Çete temel olarak uyuşturucu satıcıları ve tehlikeli eski hükümlülerden oluşur.

That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.

O tapınak türü, başta Mısır olmak üzere tüm Orta Doğu'yu etkiledi.

It is also called laughing gas, just as methane is mainly produced by

tarafından üretilmesi gibi . Fosil yakıtların yanmasına ve bazı

Most of the Uruguayans have a European ethnicity, mainly Spanish and Italian roots.

bir Avrupa etnik kökene sahip olmasının sebebi budur. (Ağırlıklı olarak İspanyol ve İtalyan)

Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.

Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.

In the 1970s China was mainly an agricultural country, and it was extremely poor…

1970'lerde Çin ağırlıklı olarak tarım ülkesiydi ve aşırı fakirdi.

Experts say coffee prices are rising mainly because people are willing to pay more.

Uzmanlar, insanlar daha fazla ödemeye istekli olduğu için kahve fiyatlarının daha çok arttığını söylüyorlar.

I got together with her mainly because we seemed to share the same feelings about things.

Daha çok şeyler hakkında aynı hisleri paylaşıyor gibi göründüğümüzden onunla anlaşmaya vardım.

Though I mainly work as a studio musician, I do a little busking to make some extra money.

Esas olarak bir stüdyo müzisyeni olarak çalışsam da, fazladan para kazanmak için biraz sokak çalgıcılığı yaparım.

Hindus don't eat meat, in particular beef, and they are mainly vegetarian in order to respect the animals' lives.

Hindular et, özellikle sığır eti yemezler, onlar hayvanların yaşamlarına saygı duymak için temel olarak vejetaryendirler,

Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them.

Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.

Fork-users are mainly in Europe, North America, and Latin America; chopstick-users in eastern Asia and finger-users in Africa, the Middle East, Indonesia, and India.

Çatal kullanıcıları temel olarak Avrupa, Kuzey Amerika ve Latin Amerika'da; yemek çubuğu kullanıcıları Doğu Asya'da ve parmak kullanıcıları ise Afrika, Orta Doğu, Endonezya ve Hindistan'dadırlar.

The Lockheed scandal is a worldwide corruption scandal involving the major American plane manufacturer Lockheed. It came to light in February 1976 and revolved mainly around the acceptance of passenger plane contracts.

Lockheed skandalı büyük Amerikan uçak üreticisi Lockheed ile ilgili dünya çapında bir rüşvet skandalıdır.Şubat 1976 da su yüzüne çıktı ve esas olarak yolcu uçaklarının sözleşmelerinin kabulüne odaklandı.