Translation of "Audience" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Audience" in a sentence and their turkish translations:

(Audience) A

A

(Audience) Hello.

(Seyirci) Merhaba.

Audience: Yeah!

İzleyiciler: Evet!

(Audience) Aww.

(Seyirciler) Ayy.

(Audience responds)

(Seyirci cevap veriyor)

Audience: Whoa oh.

Seyirci: Vooh oh

The audience applauded.

Seyirci alkışladı.

The audience gasped.

Seyirci nefes aldı.

Audience: Oh oh oh.

Seyirci: Oh, oh, oh

Audience: Whoa oh oh.

Seyirci: Vooh, oh oh

Certainly with this audience.

özellikle bu dinleyici kitlesi için.

The audience appeared bored.

Seyirci sıkılmış görünüyordu.

The audience looked bored.

Seyirciler sıkılmış görünüyordu.

Tom wanted an audience.

Tom bir kitle istedi.

The audience went wild.

Seyirci çıldırdı.

We have an audience.

Bizim bir kitlemiz var.

The audience applauded appreciatively.

Seyirci değerlendirerek alkışladı.

The audience applauded approvingly.

Seyirci beğenerek alkışladı.

The audience was cheerful.

Seyirci neşeli idi.

The audience stopped clapping.

Seyirci alkışlamayı bıraktı.

The audience looked confused.

Seyirci şaşkın görünüyordu.

The audience went crazy.

Seyirci çıldırdı.

The audience laughed hysterically.

Seyirciler histerik bir biçimde güldüler.

Is the audience listening?

Seyirci dinliyor mu?

Never underestimate your audience.

Asla seyircini küçümseme.

The audience is young.

Seyirci gençti.

- K.G: Two, ask. - Audience: Ask.

-K.G: İki, sor. -Seyirci: Sor.

- K.G: Three, run. - Audience: Run.

-K.G: Üç, kaç. -Seyirci: Kaç.

- K.G: Four, scream. - Audience: Scream.

-K.G: Dört, çığlık at, -Seyirci: Çığlık at.

- K.G: Five, defend. - Audience: Defend.

-K.G: Beş, savun. -Seyirci: Savun.

He addressed a large audience.

O büyük bir dinleyiciye hitap etti.

The audience exploded with laughter.

Seyirciler gülmekten patladı.

All the audience was excited.

Bütün seyirciler heyecanlandı.

The audience filled the hall.

İzleyici salonu doldurdu.

How large is the audience?

Seyirci ne kadar büyük?

The joke amused the audience.

Espri seyirciyi eğlendirdi.

Her speech moved the audience.

Onun konuşması izleyiciyi tahrik etti.

The audience applauded the performer.

Seyirci oyuncuyu alkışladı.

The audience were mostly adolescents.

Seyirciler genellikle gençti.

The audience was mostly businessmen.

Dinleyicilerin neredeyse tamamı iş adamıydı.

The audience was deeply affected.

İzleyici derinden etkilendi.

The audience was very large.

Seyirci çok kalabalıktı.

The audience roared with laughter.

İzleyici kahkaha ile güldü.

You've been a great audience.

Harika bir seyirciydin.

You've been a good audience.

Sen iyi bir izleyiciydin.

Tom is in the audience.

Tom dinleyiciler içinde.

We had a large audience.

Bizim büyük bir seyircimiz vardı.

The audience applauded the actress.

Seyirci aktrisi alkışladı.

The audience applauded and whistled.

Seyirci alkışladı ve ıslık çaldı.

The audience burst into applause.

Seyirciler aniden alkışlamaya başladılar.

The audience began to laugh.

Seyirci gülmeye başladı.

The audience burst out laughing.

Seyirci gülmekten patlıyor.

Tom was in the audience.

Tom seyircilerin içindeydi.

The audience was very quiet.

Seyirci çok sessizdi.

The audience was predominantly female.

Seyirci ağırlıklı olarak kadındı.

You're such a lovely audience.

Siz çok hoş bir seyircisiniz.

The audience were all foreigners.

Seyircilerin hepsi yabancıydı.

Laughter rippled through the audience.

Kahkaha izleyiciler arasında yayıldı.

Giggles rippled through the audience.

Seyirciler arasında kıkırdamalar yayıldı.

Who was the target audience?

- Hedef kitle kimdi?
- Hedef dinleyici kimdi?

I was in the audience.

Ben seyircinin içindeydim.

The play pleased the audience.

Oyun izleyiciyi memnun etti.

Tom apologized to the audience.

Tom izleyicilerden özür diledi.

Tom smiled at the audience.

Tom seyircilere gülümsedi.

- Karan Gupta: Everyone, look. - Audience: Look.

-Kuran Gupta: Herkes, bak. -Seyirci: Bak.

An audience named Ignorant said this

Cahil isimli bir izleyicimiz şunu söylemiş

Madonna's concert drew a large audience.

Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.

The speech deeply affected the audience.

Konuşma dinleyicileri derinden etkiledi.

The movie thrilled the entire audience.

- Film tüm seyircileri heyecanlandırdı.
- Film bütün seyircileri etkiledi.

His lecture had a large audience.

Konferansının büyük bir izleyicisi vardı.

His speech deeply affected the audience.

Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.

The audience consisted mainly of students.

Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.

The president addressed a large audience.

Başkan büyük bir dinleyiciye hitap etti.

Tom saw Mary in the audience.

Tom Mary'yi seyircilerin içinde gördü.

Everybody in the audience sang along.

Dinleyicideki herkes birlikte şarkı söyledi.

The Mayor addressed a large audience.

Belediye başkanı büyük bir kitleye hitap etti.

The audience seems to feel bored.

Seyirci sıkıldığını hissediyor gibi görünüyor.

The audience slowly started to applaud.

Seyirci yavaş yavaş alkışlamaya başladı.

- The crowd applauded.
- The audience applauded.

Kalabalık alkışladı.

Tom certainly didn't disappoint the audience.

Tom kesinlikle izleyiciyi hayal kırıklığına uğratmadı.

I'll take questions from the audience.

Ben seyirciden sorular alacağım.

I'll answer questions from the audience.

Ben dinleyicilerden gelen soruları cevaplayacağım.

We have a big audience tonight.

Bu gece büyük bir seyircimiz var.

The audience sang along with Tom.

Seyirci Tom'la birlikte şarkı söyledi.

The audience is booing and hissing.

Seyirciler yuhalıyor ve ıslıklıyor.

Tom took questions from the audience.

Tom seyirciden soru aldı.

- Both Tom and Mary were in the audience.
- Tom and Mary were both in the audience.

Tom da Mary de seyirciler arasındaydı.

Our audience with a strange name like

gibi garip bir isimdeki bir izleyicimiz

I don't want to say "the audience,"

''İzleyiciler'' demek istemiyorum,

The novelist talked to a large audience.

Romancı büyük bir okuyucu kitlesiyle konuştu.

He wants to reach a wider audience.

O daha geniş bir izleyiciye ulaşmak istiyor.

The audience was excited at the game.

- Seyirciler maçta heyecanlıydılar.
- Seyirciler oyunda heyecanlıydılar.

The dancer's graceful action charmed the audience.

Dansçının zarif eylemi seyirciyi hayran bıraktı

He concealed his anger from the audience.

Öfkesini dinleyiciden sakladı.