Translation of "Line" in Turkish

0.072 sec.

Examples of using "Line" in a sentence and their turkish translations:

- That's MY line!
- That's my line!

Benim sıram!

Blue line is India, red line is Africa.

Mavi çizgi Hindistan, kırmızı çizgi Afrika.

Stay in line.

Sırada kal.

Hold the line.

Hatta kal.

Stand in line.

Sırada dur.

The line is busy now. Please hold the line.

Hat şimdi meşgul. Lütfen hatta kalın.

It's off the line, I'm taking the line in now.

Halatı çözdü, onu topluyorum.

This is another line

Size bahsettiğim öğretmenimin kitabından

It's a fine line.

Arada çok ince bir çizgi var.

Singing down the line.

Yol boyunca şarkı söylüyorum.

Don't cut in line.

Kuyruğa kaynak yapma.

Drop me a line.

Bana yaz.

Please hold the line.

- Lütfen hatta kalın.
- Lütfen hatta kalınız.

Forget the last line.

Son satırı unut.

Tom stood in line.

Tom kuyrukta durdu.

Wait in line, please.

Sırada bekleyin lütfen.

You crossed the line.

Çizgiyi aştın.

This line is diagonal.

Bu çizgi diyagonal.

Sign on this line.

Bu çizginin üzerini imzalayın.

Form a straight line!

- Düz bir sıra oluşturun.
- Hizaya geçin!

You're out of line.

- Sen görgü kurallarına uymuyorsun.
- Sen haddini aşıyorsun.

What's the bottom line?

- Sonuç nedir?
- Önemli olan nedir?

Line up for lunch.

- Öğle yemeği için sıraya geç.
- Öğle yemeği için sıraya geçin.

Draw a straight line.

- Düz bir çizgi çiz.
- Düz bir çizgi çizin.

They got in line.

Sıraya girdiler.

My fuel line broke.

Yakıt borum kırık.

Draw a line here.

- Burada bir çizgi çizin.
- Buraya bir çizgi çiz.
- Buraya bir çizgi çizin.

Tom got in line.

Tom sıraya girdi.

Please stay in line.

- Lütfen sırada kalın.
- Sırayı bozmayın lütfen.

Tom crossed the line.

Tom çizgiyi geçti.

Sign above this line.

- Bu çizginin üstünü imzalayın.
- Bu satırın üstüne imza atınız.
- Bu satırın üstüne imza atın.

The line went dead.

Hat kesildi.

Hey, that's my line.

Hey, bu benim sıram.

The line isn't moving.

Sıra hareket etmiyor.

I'm waiting in line.

- Sırada bekliyorum.
- Kuyrukta bekliyorum.

I got in line.

Ben sıraya girdim.

Who's next in line?

Sıradaki kim?

I'm next in line.

Ben sırada bir sonrakiyim.

I'm first in line.

- Sırada birinciyim.
- İlk sıradayım.

What's this line for?

- Bu hat ne için?
- Bu sıra ne için?

Sami crossed the line.

- Sami çizgiyi geçti.
- Sami çizgiyi aştı.

Sami crossed that line.

Sami o çizgiyi geçti.

Sami drew the line.

Sami çizgiyi çizdi.

Hey, get in line.

Hey, sıraya gir.

- You are way out of line.
- You're way out of line.

Çok uygunsuzsun.

- He was the first in line.
- He was first in line.

Sıranın başındaydı.

- The line is engaged.
- The number is engaged.
- The line is busy.

Hat meşguldür.

- His career is on the line.
- Her career is on the line.

Onun kariyeri tehlikede.

- Tom is the third one in line.
- Tom is third in line.

Tom sırada üçüncü.

- Please keep my place in line.
- Please hold my place in line.

Lütfen sıradaki yerimi tutun.

- Draw a line on the paper.
- Draw a line on your paper.

Kağıdına bir çizgi çiz.

Okay, off the rappel line.

Tamam, halat hattından çıktık.

Had crossed the line here

çizgiyi aşmıştı burada

Moreover, disciplined and line-shaped

üstelik yine disiplinli ve çizgi şeklinde

But much depleted Ottoman line.

ancak bitkin bir Osmanlı çizgisiyle karşı karşıya kaldı.

Write on every other line.

Her satırı yazın.

The line is busy again.

Hat tekrar meşgul.

The line is still busy.

Hat hâlâ meşgul.

The line is busy now.

Hat şimdi meşgul.

He dropped her a line.

Ona iki satır yazdı.

Tom was third in line.

Tom sırada üçüncü idi.

She is first in line.

O sırada birinci.

He is on another line.

O diğer bir hatta.

This is a vertical line.

Bu dikey bir çizgi.

Tom hates waiting in line.

Tom kuyrukta beklemekten nefret eder.

Please sign on this line.

Lütfen bu satıra imza at.

Line up by height, please.

Boy sırasına geçin lütfen.

You're out of line, Tom.

- Haddini aşıyorsun, Tom.
- Yakışık almıyorsun, Tom.

That was out of line.

O itaatsizdi.

Wow, that line is huge!

Vay, bu sıra çok büyük!

I hate waiting in line.

Sırada beklemekten nefret ederim.

Is anybody on the line?

Hatta kimse var mı?

Tom is waiting in line.

Tom sırada bekliyor.

Give me the bottom line.

Bana uzun lafın kısasını ver.

Police line: do not cross.

Polis hattı: geçmeyin.

Keep to your own line.

Sadece kendi çizgine sadık kal.

Tom is last in line.

Tom sırada sonuncuydu.

You have crossed a line.

Sen bir çizgiyi geçtin.

He was standing in line.

- Sırada duruyordu.
- Sırada bekliyordu.
- Kuyruktaydı.

Tom was standing in line.

Tom sırada duruyordu.

Tom was first in line.

Tom sırada birinciydi.

This is the ticket line.

Bu, bilet kuyruğu.

Line up in single file.

Tek sıra halinde sıralan.

That is not my line.

O benim sıram değil.

Start reading on line thirteen.

On üçüncü satırdan okumaya başlayın.

Tom is first in line.

Tom sırada birinci.

I didn't wait in line.

- Sırada beklemedim.
- Kuyrukta beklemedim.

I'm the last in line.

Ben sırada sonuncuyum.

I was third in line.

Sırada üçüncüydüm.

I was first in line.

Sırada birinciydim.

Layla's behavior crossed the line.

Leyla'nın davranışı çizgiyi aştı.

Sami was in the line.

Sami sıradaydı.

Fishing just isn't my line.

Balık tutmak pek benlik bir iş değil.

Tom is third in line.

Tom sırada üçüncü.