Translation of "Increasingly" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Increasingly" in a sentence and their turkish translations:

And increasingly overflowing.

ve gitgide taşıyor.

He became increasingly demented!

O gittikçe çılgın oldu!

Tom became increasingly agitated.

Tom giderek ajite oldu.

Technology is increasingly improving.

Teknoloji giderek gelişiyor.

In an increasingly competitive economy.

kalıcı olarak azalabilir.

They're increasingly comparing their vulvas

Gittikçe kendi dişilik organlarını

He was getting increasingly anxious.

O, giderek daha çok kaygılanıyordu.

Fadil was getting increasingly angry.

Fadıl giderek öfkeleniyordu.

Increasingly, I'm also meeting climate refugees.

Sayıları giderek artan iklim mültecileri de görüyorum.

And three increasingly different, competing views.

ve üç farklı, rekabetçi bakış açısı.

Because the environment was increasingly toxic.

çünkü çevre git gide artarak daha kötü hale geldi.

Naked yoga is becoming increasingly popular.

Çıplak yoga gittikçe daha popüler hale geliyor.

That is increasingly becoming ever more always-on,

ve bu sürekli online olma durumu gittikçe artarak devam ediyor

Will increasingly shape destinies and alliances is Europe.

Avrupa'da kaderleri ve ittifak olmayı nasıl giderek şekillendireceği.

Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.

Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.

Even as basic tasks and functions became increasingly difficult.

en basit işler bile giderek daha zor gelmeye başladı.

However, it's becoming increasingly difficult to find quiet spaces

Ancak sessiz alan bulmak gitgide daha zor bir alıyor,

As weather conditions across the world become increasingly erratic,

Dünya'daki iklim şartları gittikçe daha düzensiz bir hâl aldıkça

In recent years electronic computers have become increasingly important.

Son yıllarda elektronik bilgisayarlar giderek önemli olmuştur.

Tom was increasingly isolated of his circle of friends.

Tom arkadaş çevresinden gitgide soyutlanmıştı.

Layla's increasingly odd behavior worried her parents a lot.

Leyla'nın giderek artan orandaki garip davranışları onun anne ve babasını çok endişelendiriyordu.

This kind of accountability is going to become increasingly urgent.

Bu tür bir hesap izlenebilirlik giderek daha acil hale gelecektir.

Where, increasingly, a share of the profits and the net income

ve orada giderek artan biçimde, hisse kârları ve net gelirler

- I need your help more and more.
- I increasingly need your help.

Artan bir şekilde yardımına ihtiyacım var.

Tom became increasingly aware that he was being manipulated by the FBI.

Tom FBI tarafından manipüle edildiğinin gittikçe farkına vardı.

He was increasingly aloof, and even his aides found him difficult to like.

Giderek daha uzaklaşıyordu ve yardımcıları bile onu sevmekte zorlanıyordu.

increasingly pressured by very high taxes and regulations of all kinds, Dubai’s authorities

yüksek vergilerden ve her türlü düzenlemelerden bunalmış bir dünyada, Dubai otoriteleri

The lack of a public sphere in Europe is being felt increasingly keenly.

Avrupa'da bir kamusal alan eksikliği giderek şiddetle hissedilmektedir.

1813, though his relations with the Emperor, and Marshal Berthier in particular, were increasingly

ve İmparator ve özellikle Mareşal Berthier ile ilişkileri giderek gerginleşmesine

Reputations are volatile. Loyalties are fickle. Management teams are increasingly disconnected from their staff.

Şöhretler gelip geçici. Sadakatler değişken. Yönetim ekipleri gittikçe elemanlarından daha kopuk.

The Latino voting bloc in the US is increasingly a force to be reckoned with.

ABD'deki Hispanik oyları önemi gittikçe artan, hesaba katılması gereken bir güç.

This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.

Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.