Translation of "Grown" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Grown" in a sentence and their turkish translations:

You've grown.

Büyüdünüz.

How you've grown!

Nasılda büyüdün!

Tom has grown.

Tom büyüdü.

They're grown men.

Onlar yetişkin insanlar.

We've grown apart.

Biz ayrı büyüdük.

You've grown up.

Büyümüşsün.

- He has grown in strength.
- She has grown stronger.

- Kuvvetlendi.
- Güçlendi.

They are grown-ups.

Onlar yetişkinler.

You're grown up now.

Artık büyüdün.

He's a grown man.

O yetişkin bir adam.

You're all grown up.

Hepiniz büyüdünüz.

You've grown up, Tom.

Sen büyüdün, Tom.

The grown-ups know.

Yetişkinler biliyor.

Our children are grown.

Bizim çocuklarımız olgun.

My, how you've grown!

Vay, nasıl da büyümüşsün!

You've grown so tall.

Çok uzun boylu oldun.

I'm grown up now.

Ben artık yetişkinim.

I've grown a beard.

Ben sakal bıraktım.

Sami has grown up.

Sami büyüdü.

I'm a grown-up.

- Ben bir yetişkinim.
- Ben yetişkinim.

- Tom has a grown daughter.
- Tom has a grown-up daughter.

Tom'un yetişkin bir kızı var.

Many grown-ups scared me,

Çünkü iyi çalışmazsam iyi bir okula gidemeyeceğim,

Today, our team has grown,

Bugün takımımız büyüdü

Tom has grown in strength.

Tom güçlendi.

His children have grown up.

Onun çocukları büyüdü.

- We're adults.
- We're grown-ups.

Biz yetişkiniz.

Wow, you've really grown up.

Vay, sen gerçekten büyüdün.

I have three grown sons.

Üç yetişkin oğlum var.

Tom has a grown daughter.

Tom'un yetişkin bir kızı var.

Tom, you've grown so fast.

Tom, çok çabuk büyüdün.

You're a grown woman now.

Sen artık yetişkin bir kadınsın.

Tom has grown a beard.

Tom sakal bıraktı.

Tom is all grown up.

Tom tamamen büyümüş.

Tom has three grown sons.

Tom'un üç yetişkin oğlu var.

Tom's practice has grown rapidly.

Tom'un pratiği hızla gelişti.

My sons have grown up.

Oğullarım büyüdü.

I'm practically already grown up.

Ben neredeyse büyüdüm zaten.

Are your children grown up?

Çocukların büyüdü mü?

We aren't grown up enough.

Biz yeteri kadar büyümedik.

Can't we be grown-ups?

Biz yetişkin olamaz mıyız?

You're a grown man now.

Artık yetişkin bir adamsın.

I have a grown daughter.

Benim yetişkin bir kızım var.

She healed a grown man's pain.

yetişkin bir adamın yarasını iyileştirdi.

And my children had grown up.

ve çocuklarım artık büyümüştü.

Anyone who has grown a plant

Bitki yetiştirmiş herkes

Google grew and grown this way.

Google bu şekilde büyüdü de büyüdü.

Rice is grown in rainy regions.

- Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Pirinç yağışlı bölgelerde yetişir.

My father's hair has grown white.

Babamın saçı beyazladı.

Have you ever grown a beard?

Hiç sakal bıraktın mı?

You're grown men. Act like it.

Siz yetişkin insanlarsınız. Öyle hareket edin.

My boys are all grown up.

Benim bütün oğullarım büyüdü.

Tom and Mary have grown apart.

Tom ve Mary ayrıldılar.

Tea is widely grown in India.

Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.

Tom is a grown man now.

Tom artık yetişkin bir insan.

This child has grown up normally.

Bu çocuk normal bir biçimde büyüdü.

My hair has grown too long.

Saçım çok uzadı.

I've grown two inches this summer.

Bu yaz iki inç büyüdüm.

All grown-ups were once children.

Bütün yetişkinler bir zamanlar çocuklardı.

Tom and I have grown apart.

Tom ve ben ayrı ayrı geliştik.

Tom says he's never grown corn.

Tom hiç mısır yetiştirmediğini söylüyor.

Mary is now a grown woman.

Mary artık yetişkin bir kadın.

The boy looked like a grown-up.

Çocuk bir yetişkine benziyordu.

He has grown three centimeters this year.

O, bu yıl üç santimetre uzadı.

The economy of Japan has grown enormously.

Japon ekonomisi geniş ölçüde büyüdü.

The two of them have grown apart.

Onlardan ikisi ayrıldılar.

Children want to act like grown-ups.

- Çocuklar yetişkin gibi davranmak isterler.
- Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.

- I'm an adult.
- I'm a grown-up.

- Ben olgunum.
- Ben yetişkinim.

Tom has grown accustomed to Mary's nagging.

Tom Mary'nin dırdırına alışmaya başladı.

Tom wondered where Mary had grown up.

Tom Mary'nin nerede yetiştiğini merak ediyordu.

Tom has grown wheat for many years.

Tom yıllardır buğday yetiştirdi.

Your son is quite grown up now.

Oğlun şimdi oldukça büyüdü.

Tom has grown up a little bit.

Tom biraz büyüdü.

In fact, I'd grown so accustomed to it

Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,

And then grown into doing their own originals.

ve kendi içeriklerini yaparak büyüdüler.

The cubs may be close to full grown,

Yavrular tam erişkinliğe yaklaşmış olsalar da

The girl has grown into a slender woman.

Kız ince belli bir kadın haline geldi.

I hate to see a grown man cry.

Yetişkin bir erkeğin ağlamasını görmekten nefret ederim.

Intended for children, the book entertains grown-ups.

Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.

She's grown up to be a beautiful woman.

O büyüyüp güzel bir kadın oldu.

Your arms and legs have grown strong enough.

Kolların ve bacakların yeterince güçlendi.

Your brother's awfully grown-up for his age.

Kardeşin yaşına göre çok olgun.

She has grown into a beautiful young lady.

Güzel genç bir bayan oldu.

Have you ever seen a grown man cry?

Hiç yetişkin bir adamın ağladığını gördün mü?

And, like a company that has grown too fast,

Tıpkı çok hızlı büyümüş bir şirket gibi

The two-year-old cubs are almost fully grown.

İki yaşındaki yavrular tam erişkinliğe yakın.

Now that grown-up boy was ready for revenge

artık büyümüş olan o çocuk intikam için hazırdı

Boston has grown rapidly in the last ten years.

Boston son on yılda hızlı büyüdü.

Rice is grown in many parts of the world.

Pirinç Dünyanın birçok yerinde yetişir.

He is, as it were, a grown up baby.

- Deyim yerindeyse, o büyümüşte küçülmüş bir bebek.
- O, adeta, büyümüş bir bebek.

- Tom is a grown man.
- Tom is an adult.

Tom yetişkin bir adam.

In her second novel, the characters have grown up.

Onun ikinci romanında karakterler büyüdü.

We're spending Christmas Eve at our grown daughter's house.

Biz Noel arifesini bizim yetişkin kızın evinde harcıyoruz.

Open-air markets sell food grown on local farms.

Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.

A lot of sugar cane is grown in Cuba.

Küba'da çok şeker kamışı yetiştirilir.

A full-grown African elephant weighs about four tons.

Tam yetişmiş Afrika fili yaklaşık dört ton ağırlığındadır.

- Tom is an adult.
- Tom is a grown-up.

- Tom bir yetişkin.
- Tom olgun.

Sandra has grown up to be a beautiful woman.

Sandra büyüdüğünde güzel bir kadın oldu.

Because he is old, he, too, has grown weak.

O yaşlı olduğu için, o da güçsüzleşmişti.