Translation of "Crossed" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Crossed" in a sentence and their turkish translations:

He crossed himself.

- O, kendini aştı.
- İstavroz çıkardı.

- You crossed over the road.
- You crossed the street.

Sen caddeyi geçtin.

- Tom crossed the border illegally.
- Tom illegally crossed the border.

Tom sınırı yasa dışı yollardan geçti.

The lines are crossed.

Hatlar karıştı.

You crossed the line.

Çizgiyi aştın.

I crossed the street.

Caddeyi geçtim.

He crossed his legs.

- Bacak bacak üstüne attı.
- O ayak ayak üstüne attı.

Tom crossed the road.

Tom yolu geçti.

He crossed the bridge.

O, köprüyü geçti.

Tom crossed the street.

Tom caddeyi geçti.

Our paths have crossed.

Bizim yollar kesişti.

She crossed her legs.

O bacak bacak üstüne attı.

Keep your fingers crossed.

Duanı eksik etme.

Gilles crossed the dunes.

Gilles kum tepelerini geçti.

My fingers are crossed.

Parmaklarım çaprazlanmış.

Tom crossed his fingers.

Tom şans diledi.

Tom crossed the room.

Tom odadan geçti.

Tom crossed his legs.

Tom bacak bacak üstüne attı.

Tom crossed his arms.

Tom kollarını kavuşturdu.

They've crossed the border.

Onlar sınırı geçtiler.

He crossed the river.

O, nehri geçti.

Tom crossed the bridge.

Tom köprüden geçti.

Tom crossed the line.

Tom çizgiyi geçti.

He crossed the street.

Sokağın karşısına geçti.

Tom crossed the border.

Tom sınırı geçti.

I double-crossed Tom.

Ben Tom'u aldattım.

Mary crossed her legs.

Mary bacaklarını üst üste attı.

Sami crossed his legs.

Sami bacak bacak üstüne attı.

Sami crossed the line.

- Sami çizgiyi geçti.
- Sami çizgiyi aştı.

Sami crossed that line.

Sami o çizgiyi geçti.

Tom crossed the river.

Tom nehrin karşısına geçti.

- I'll keep my fingers crossed.
- I will keep my fingers crossed.

İyi şans dileyeceğim.

Had crossed the line here

çizgiyi aşmıştı burada

crossed the desert of Gedrosia,

Gedrosia çölünü geçti,

Just keep your fingers crossed.

Sadece bana şans dile.

They crossed the Atlantic Ocean.

Onlar Atlantik Okyanusunu geçtiler.

The fugitive crossed the river.

Kaçak nehri geçti.

Let's keep our fingers crossed.

Duamızı eksik etmeyelim.

We crossed the frontier yesterday.

Dün sınırı geçtik.

It hadn't crossed my mind.

- Bu benim aklımdan geçmemişti.
- Bu benim aklıma gelmedi.

It never crossed my mind.

- O hiç aklımdan geçmedi.
- O hiç aklıma gelmedi.

They crossed over the bridge.

Onlar köprünün üzerinden geçtiler.

You have crossed a line.

Sen bir çizgiyi geçtin.

That never crossed my mind.

O asla aklıma gelmedi.

That thought crossed my mind.

Bu düşünce aklımdan geçti.

We kept our fingers crossed.

Şans diledik.

We're keeping our fingers crossed.

Birisi için dua ediyoruz.

Tom crossed the busy street.

Tom işlek caddeyi geçti.

Tom crossed the Canadian border.

Tom Kanada sınırını geçti.

Dan crossed the border illegaly.

Dan sınırı yasadışı olarak geçti.

The cat crossed the street.

Kedi caddeyi geçti.

He crossed the sports ground.

O, spor sahasını geçti.

I'm glad our paths crossed.

Yollarımızın kesiştiğine memnun oldum.

I have my fingers crossed.

- Ben şans diledim.
- İşlerin iyi gitmesi için dua ettim.

A bear crossed the highway.

Bir ayı otoyolu geçti.

The thought crossed my mind.

Düşünce aklımdan geçti.

Layla's behavior crossed the line.

Leyla'nın davranışı çizgiyi aştı.

I'm keeping my fingers crossed.

Ben dua ediyorum.

Tom crossed himself three times.

- Tom üç kez haç çıkardı.
- Tom üç defa istavroz çıkardı.

crossed the Oxus and Tanais rivers,

Oxus ve Tanais nehirlerini geçtiler,

The refugee crossed the line safely.

Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.

The small dog crossed the road.

Küçük köpek yolu geçti.

I crossed the river by boat.

Nehri tekne ile geçtim.

Tom sat with his legs crossed.

Tom oturup bacak back üstüne attı.

They crossed the border into Spain.

İspanya sınırını geçtiler.

Keep your fingers crossed for me!

Bana şans dile!

Tom has already crossed the street.

Tom zaten caddeyi geçti.

He crossed the Rio Grande River.

O, Rio Grande Nehrini geçti.

This time, you've crossed the line!

Bu sefer, fazla ileri gittin!

A good idea crossed his mind.

Onun aklına iyi bir fikir geldi.

The tourist bus crossed the border.

Turist otobüsü sınırı geçti.

I've crossed the Atlantic several times.

Atlantik'i birkaç kez geçtim.

Tom crossed something off his list.

Tom listesinden bir şey sildi.

It had never crossed her mind.

O asla onun aklından geçmedi.

We crossed the river by boat.

Nehri kayıkla geçtik.

Tom crossed the border into France.

Tom Fransa'ya giden sınırı geçti.

That never even crossed my mind.

O, aklımdan bile hiç geçmedi.

Fadil has crossed an unforgivable line.

Fadıl affedilemez bir çizgiyi geçti.

The thought never crossed my mind.

Düşünce hiç aklımdan geçmedi.

Tom is keeping his fingers crossed.

Tom birisi için dua ediyor.

Knowing that the Christians crossed at Orshova,

Çünkü Hıristiyanların Orsova'ya taşındığını biliyordu

Our letters probably crossed in the mail.

Mektuplarımız muhtemelen postada geçti.

We crossed several rivers on the way.

Biz bu arada birkaç nehir geçtik.

We crossed the lake in a boat.

Biz bir tekne ile gölü geçtik.

He sat silently with his legs crossed.

Bacak bacak üstüne atarak sessizce oturdu.

She sat down and crossed her legs.

Oturdu ve ayak ayak üstüne attı.

Tom sat down and crossed his legs.

Tom oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

They crossed the vast continent on foot.

Onlar yürüyerek büyük kıtayı geçtiler.

Tom crossed three names off the list.

- Tom üç ismi listeden sildi.
- Tom listeden 3 ismin üstünü çizdi.

They crossed the partly-frozen Delaware River.

Kısmen donmuş Delaware nehrini geçtiler.

Our athletes crossed the finish line last.

Bizim sporcular bitiş çizgisini en son geçtiler.

Tom crossed Mary's name off the list.

Tom, Mary'nin adını listeden çıkardı.

He sat there with his legs crossed.

Bacak bacak üstüne atmış şekilde orada oturdu.

Tom crossed the river in a rowboat.

Tom nehri bir sandalda geçti.

Their names were crossed off the list.

Onların isimleri listeden silindi.

Hannibal crossed the Alps with an army.

Hannibal bir ordu ile Alpler'i geçti.