Translation of "Cases" in Turkish

0.265 sec.

Examples of using "Cases" in a sentence and their turkish translations:

Corruption cases.

... yolsuzluk davasına karıştı

Both cases were dismissed.

Her iki dava düştü.

What's in those cases?

Şu kutularda ne var?

They are the extreme cases.

Onlar olağanüstü durumlar.

We never share the ordinary cases.

Hiçbir zaman sıradan vakaları paylaşmayız.

Or, in many cases, a voter.

Birçok durumda oy verensiniz.

Over half the cases are dismissed.

davaların yarısından fazlası savuşturuluyor.

Of the 81,000 cases, 7000 remain.

81000 vakadan 7000 tane kaldı geriye.

In all cases, it is questionable.

Her durumda, bu sorgulanabilir.

In all cases, love is perseverance.

- Her durumda, sevgi sonuna kadar direnmedir.
- Her durumda, sevgi tahammüldür.

This rule applies to all cases.

Bu kural her şartta geçerlidir.

There may be two cases here.

Burada iki durum olabilir.

There were many cases of influenza.

Birçok grip vakası vardı.

Layla worked on many criminal cases.

Leyla birçok ceza davası üzerinde çalıştı.

- Every month, there were two cases of murder.
- There were two cases of murder per month.

Her ay iki cinayet vakası vardı.

About the cases that are before them.

anlamlı kararlar vermesini sağlar.

There are cases where honesty doesn't pay.

Dürüstlüğün ödemediği durumlar vardır.

In most cases, his answers are right.

Çoğu durumda, onun cevapları doğru.

In most cases, their answers are right.

Çoğu durumda, onların cevapları doğru.

This law is applicable to all cases.

Bu yasa tüm durumlarda uygulanabilir.

Harshness should be avoided in those cases.

Bu tür durumlarda, sertlikten kaçınılmalı.

In many cases, doing that is impossible.

Birçok durumda, onu yapmak imkansız.

Because in some cases we have arms depicted,

çünkü bazı durumlarda kollarımız betimlenmiş,

That happens in the cases of celebrity suicide.

bu yaftayı daha kalıcı hale getiriyor.

There were hundreds of new cases every week.

Her hafta yüzlerce yeni vaka vardı.

In most cases, modernization is identified with Westernization.

Çoğu durumda, modernizasyon batılılaşma ile tanımlanır.

Lawyers make mega bucks when they win cases.

Avukatlar davaları kazandıklarında çok miktarda dolar kazanırlar.

Every month, there were two cases of murder.

Her ay iki cinayet vakası vardı.

There have been several cases of infantile paralysis.

Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.

In some cases, pidgin became a first language.

Bazı durumlarda, pidgin birinci dil haline geldi.

This rule does not apply in all cases.

Bu kural her durumda geçerli değildir

How many cases of beer did you buy?

Kaç kasa bira aldın?

Haiti has no confirmed cases of COVID-19.

Haiti'nin hiçbir doğrulanmış COVID-19 vakası yoktur.

- There are some cases where this rule does not apply.
- There are some cases where this rule doesn't apply.

Bu kuralın geçerli olmadığı bazı durumlar vardır.

- There are some cases where the rule does not hold good.
- There are some cases where this rule does not apply.
- There are some cases where this rule doesn't apply.

- Bu kuralın geçerli olmadığı bazı durumlar vardır.
- Bu kuralın uygulanmadığı senaryolar da mevcut.

In many cases, hip-hop has failed its community,

Çok kez, hip-hop kendi insanlarını yüzüstü bıraktı.

Now, cases like these can save millions of lives

Şimdilerde buna benzer olaylar milyonlarca hayat

As of today, we have 947 cases in Turkey

Bugün itibariyle Türkiye'de 947 vakamız var

They also are, in many cases, free to enter.

Ayrıca çoğu zaman giriş bedava.

She is wrong in nine cases out of ten.

O, on olayın dokuzunda hatalıdır.

Tom has helped the police with several major cases.

Tom birkaç önemli davada polise yardım etti.

There have been many cases of cholera this year.

Bu yıl çok sayıda kolera vakası yaşandı.

Both quantity and quality are important in most cases.

Hem miktar hem de kalite birçok durumlarda önemlidirler.

This is true in a large number of cases.

Bu birçok durumda doğrudur.

I guessed right in nine cases out of ten.

On vakanın dokuzunu doğru tahmin ettim.

In some cases, religion drives many Africans to extraordinary length:

Bazı durumlarda din birçok Afrikalıyı aşırı uç seviyeye sürükler:

Cases of harassment and rape are filed one after another

taciz tecavüz derken ardı ardına davalar açılıyor

They even won the cup twice and in both cases

Kupayı tam iki kez kazandılar ve her iki durumda da

In most cases, car accidents result from lack of sleep.

Çoğu durumda, araba kazaları uykusuzluktan kaynaklanır.

In most cases, we can deliver within three business days.

Çoğu durumda üç iş günü içerisinde teslim edebiliyoruz.

In some cases, emeralds can be worth more than diamonds.

Bazı durumlarda, zümrütler elmaslardan daha değerli olabilir.

It was one of the famous cases of his time.

Onun zamanının ünlü olaylarından biriydi.

There were seven cases of unsold wine in the cellar.

Mahzende satılmamış yedi kasa şarap vardı.

I do not know what to do in such cases.

Bu gibi durumlarda ne yapacağımı bilmiyorum.

So when, six months after those first cases had been confirmed,

Onaylanan ilk vakalardan altı ay sonra

And on those chronic cases, once we get to know it,

ve kronik durumları tespit eder etmez

In most cases we had to give in to their demands.

Çoğu zaman onların istediklerini vermek zorunda kaldık.

In severe cases, cracks can form or it can snap apart.

Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.

We need more than ten cases of beer for our party.

Partimiz için on kasadan daha fazla biraya ihtiyacımız var.

The police are reluctant to pursue criminal charges in medical cases.

Polis tıbbi konulardaki kriminal suçlamaları izlemekte isteksizdir.

That's not quite right. It's even completely wrong in many cases.

Bu tam anlamıyla doğru değil. Hatta bu başka şartlarda tamamen yanlış.

Two hundred and fifty thousand cases, or eighteen percent of the total

toplam sayısının bu dönemde dramatik bir şekilde arttığı

Women who claim to love Disney films are, in most cases, suffering mentally.

Disney filmlerini sevdiğini iddia eden kadınlar, birçok durumda zihinsel olarak acı çekiyorlar.

In cases like these humans have no chance of shaking off a rampaging rhino.

insanların azgın bir gergedandan kurtulma şansı olmadığını söylüyor.

And just as it happened in similar cases, Djibouti became a one party dictatorship.

Ve benzer durumlarda olduğu gibi, Cibuti tek parti diktatörlüğü oldu.

cases, and this common-law marriage is known to be A cat threatens the stability of

ortaya çıkmıştır. Son iki yıl, iki yüz elli bin davaya veya toplam

Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted.

Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.

In some cases, mastectomy is prophylactic surgery - a preventive measure taken by those considered to be at high risk of breast cancer.

Bazı durumlarda, meme ameliyatı koruyucu bir ameliyattır- meme kanseri riski yüksek olduğu düşünülenler tarafından alınan bir önlem.

- He will come nine cases out of ten.
- He's likely to come.
- He's very likely to come.
- There's a good chance that he'll come.
- He's more than likely to come.
- It's quite likely that he'll come.

Büyük olasılıkla gelecek.