Translation of "Ordinary" in Turkish

1.719 sec.

Examples of using "Ordinary" in a sentence and their turkish translations:

Miracles are ordinary.

Mucizeler sıradan.

- He is no ordinary student.
- She is no ordinary student.

O sıradan bir öğrenci değil.

ordinary man like you

sıradan senin benim gibi bir insan

That is ordinary-looking.

O sıradan görünümlü.

It was quite ordinary.

Oldukça sıradandı.

- Tom is just an ordinary man.
- Tom is just an ordinary person.

Tom sadece sıradan bir insan.

- Tom is just an ordinary guy.
- Tom is just an ordinary man.

Tom sadece sıradan bir adam.

This is an ordinary movie.

Sıradan, vasat bir film.

That was no ordinary storm.

O, sıradan bir fırtına değildi.

He is no ordinary man.

O sıradan bir adam değil.

She is no ordinary singer.

O sıradan bir şarkıcı değildir.

He's just an ordinary man.

O sadece sıradan bir insan.

He's just an ordinary student.

O sadece sıradan bir öğrencidir.

This is an ordinary task.

Bu sıradan bir görevdir.

She is no ordinary student.

O sıradan bir öğrenci değil.

He is no ordinary student.

O sıradan bir öğrenci değil.

Ordinary people possess enormous power.

Sıradan insanlar muazzam bir güce sahip.

I am an ordinary person.

Ben sıradan bir kişiyim.

This isn't any ordinary ability.

Bu sıradan bir yetenek değildir.

She's a perfectly ordinary girl.

O mükemmel sıradan bir kız.

Tom is no ordinary man.

Tom sıradan bir adam değil.

Layla was an ordinary housewife.

- Leyla sıradan bir ev hanımıydı.
- Leyla sıradan bir ev kadınıydı.

Sami was an ordinary Muslim.

Sami sıradan bir Müslüman'dı.

He is an ordinary man.

Sıradan bir adam.

- Ordinary weapons cannot harm the dragon.
- The dragon cannot be harmed by ordinary weapons.

Sıradan silahlar ejderhaya zarar veremez.

An ordinary citizen, a field worker,

tıpkı bir girişimciye, entelektüele,

We never share the ordinary cases.

Hiçbir zaman sıradan vakaları paylaşmayız.

He is just an ordinary person.

O, sadece sıradan bir kişidir.

We lead a very ordinary life.

Çok sıradan bir hayat sürüyoruz.

He's just an ordinary office worker.

O, sadece sıradan bir büro çalışanıdır.

Nothing seemed out of the ordinary.

Hiçbir şey sıra dışı gözükmüyordu.

Koko is not an ordinary gorilla.

Koko sıradan bir goril değil.

There's nothing out of the ordinary.

Olağan dışı bir şey yok.

Nothing out of the ordinary happened.

Sıra dışı hiçbir şey olmadı.

I am just an ordinary girl.

Sıradan bir kızım sadece.

She is just an ordinary girl.

O sadece sıradan bir kız.

Tom is an ordinary-looking guy.

Tom sıradan görünümlü bir adam.

Tom was a plain, ordinary kid.

Tom düz, sıradan bir çocuktu.

Sami led a very ordinary life.

Sami çok sıradan bir hayat sürdü.

Sami went back to ordinary life.

Sami sıradan hayata geri döndü.

Tom is just an ordinary man.

Tom sadece sıradan bir adam.

- Ordinary arrows can't pierce the dragon's scales.
- The dragon's scales can't be pierced by ordinary arrows.

Sıradan oklar ejderhanın pullarını delemez.

We come back to the ordinary world.

sıradan dünyaya geri dönüyoruz.

They're too ordinary, they're what normally happens.

Onlar çok sıradandır, normalde olan şeylerdir.

This is something out of the ordinary.

Bu sıra dışı bir şey.

I did nothing out of the ordinary.

Sıra dışı bir şey yapmadım.

I have no interest in ordinary people.

Benim sıradan insanlara hiç ilgim yok.

Jamal isn't just an ordinary man anymore.

Jamal artık sadece sıradan bir adam değil.

Fadil's new bride was no ordinary girl.

Fadıl'ın yeni gelini sıradan bir kız değildi

Sami knew that Muslims were ordinary people.

Sami Müslümanların senin benim gibi insanlar olduğunu biliyordu.

Sami grew up in an ordinary family.

Sami sıradan bir ailede büyüdü.

I am an ordinary person as Ahmet Naç.

Ahmet Naç olarak sıradan bir insanım.

The colors of the pattern are very ordinary.

Desenin renkleri çok sıradandır.

I can't find anything out of the ordinary.

Sıra dışı bir şey bulamıyorum.

Have you noticed anything out of the ordinary?

Sıradışı bir şey fark ettin mi?

Tom didn't notice anything out of the ordinary.

Tom olağan dışı bir şey fark etmedi.

I didn't see anything out of the ordinary.

Ben sıradışı hiçbir şey görmedim.

They as well as you are ordinary people.

- Hem onlar hem de siz sıradan insanlarsınız.
- Sizin yanınız sıra, onlar da sıradan insanlar.

Did you notice anything out of the ordinary?

Sıradışı bir şey fark ettin mi?

This day started like any other ordinary day.

Bugün de sıradan bir gün gibi başladı.

Tom seems like an ordinary guy to me.

Tom benim için sıradan biri gibi görünüyor.

The dragon can't be killed with ordinary weapons.

Ejderha sıradan silahlarla öldürülemez.

Coronavirus spreads more slowly than an ordinary flu.

Koronavirüs, sıradan bir gripten daha yavaş yayılır.

- Tom said he saw nothing out of the ordinary.
- Tom said that he saw nothing out of the ordinary.

Tom olağandışı bir şey görmediğini söyledi.

I'm just an ordinary guy with nothing to lose.

Ben sadece kaybedecek hiçbir şeyi olmayan sıradan bir adamım.

Tom says he's spotted something out of the ordinary.

Tom sıra dışı bir şey fark ettiğini söylüyor.

Extraordinary things never happen in simple and ordinary ways.

Olağanüstü şeyler asla basit ve sıradan yollarla gerçekleşmez.

Nothing out of the ordinary happened on our trip.

Gezimizde sıradışı hiçbir şey olmadı.

You cannot solve this problem in an ordinary way.

Bu sorunu alışıldık bir yolla çözemezsin.

Tom almost never does anything out of the ordinary.

Tom alışılmış şeylerin dışında neredeyse asla bir şey yapmaz.

- Tom said he didn't see anything out of the ordinary.
- Tom said that he didn't see anything out of the ordinary.

Tom olağan dışı bir şey görmediğini söyledi.

You'll see how ordinary I am as a human being.

ne kadar sıradan bir insan olduğumu görürsünüz.

While this wall may look ordinary to our own eyes,

Bu duvar bizim gözümüze sıradanmış gibi görünebilir

- Please contact me by letter.
- Contact me by ordinary mail.

Lütfen bana mektupla ulaşın.

Tom noticed something out of the ordinary in the alley.

Tom sokakta olağan dışı bir şey fark etti.

Did anything out of the ordinary happen at school today?

Bugün okulda sıra dışı bir şey oldu mu?

It hurts but that's ordinary. I am used to it.

Acıtıyor canımı, ama sorun değil. Ben buna alışığım.

I don't expect anything out of the ordinary to happen.

Sıra dışı bir şey olmasını beklemiyorum.

Most ordinary Russians remained loyal to the Tsar and his family.

Sıradan Rusların çoğu, Çar ve ailesi.

As it is, ordinary people cannot afford to purchase such luxuries.

Aynı şekilde, sıradan insanların böylesine lüks malları satın almaya parasal güçleri yetemez.

I live in Canada, where English is a common, ordinary language.

Ben İngilizcenin yaygın, sıradan bir dil olduğu Kanada'da yaşıyorum.

Tom wasn't aware that anything out of the ordinary had occurred.

Tom olağandışı bir şey olduğunun farkında değildi.

I saw at a glance that he was an ordinary man.

Onun sıradan bir adam olduğunu bir bakışta anladım.

His strength is much greater than that of an ordinary man.

Onun gücü, sıradan bir insanınkinden çok daha büyüktür.

In other words, it is not an ordinary company, this is Zoom!

yani sıradan merdiven altı bir şirket de değil yani bu Zoom!

It was out of the ordinary for Chris to behave so roughly.

Chris'in kabaca davranması sıradışı idi.

- Tom is just an ordinary guy.
- Tom is just an average guy.

Tom sadece sıradan bir erkek.

- He's trying to stay normal.
- He's trying to remain an ordinary person.

O sıradan bir kişi olarak kalmaya çalışıyor.

Perhaps it's strange for you to see an ordinary girl without makeup?

Makyajsız sıradan bir kız görmeniz belki tuhaf.

From this moment Elsa's life was that of the ordinary happy child.

Bu andan itibaren, Elsa'nın hayatı sıradan mutlu çocuğun hayatıydı.

I'd rather peel potatoes with a potato peeler than with an ordinary knife.

Patatesleri sıradan bir bıçak yerine patates soyacağı ile soymayı tercih ederim.

- Did you notice anything out of the ordinary?
- Have you noticed anything unusual?

Olağan dışı bir şey fark ettin mi?

It is the wisdom of the body, something ordinary that we have all the time,

Vücudumuzun bilgeliği. Tükürük sürekli sahip olduğumuz sıradan bir şey

Completely out of the ordinary. Today it seeks to enter into what is called a

tamamen olağandışı idi. Bugün , dünyanın şu anda bağımlı olduğu ve on yıllar önceki petrol keşif