Translation of "Remain" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Remain" in a sentence and their turkish translations:

Remain seated!

- Oturmuş olarak kal!
- Oturduğun yerden kalkma!

Remain alert.

- Tetikte ol.
- Uyanık kal.

- We should remain silent.
- We should remain quiet.

Sessiz kalmalıyız.

Please remain seated.

- Lütfen oturun.
- Lütfen oturmuş biçimde kalın.
- Lütfen oturmaya devam edin.
- Lütfen ayağa kalkmayın.

Please remain standing.

Lütfen ayakta kalın.

Please remain calm.

Lütfen sakin olun.

Remain seated, please.

- Oturun, lütfen.
- Oturmuş olarak kalın lütfen.

Other options remain.

Diğer seçenekler kalır.

Tom will remain.

Tom kalacak.

I remain skeptical.

Şüpheli kalırım.

Let's remain calm.

Kendimize hakim olalım.

We'll remain here.

Biz burada kalacağız.

I remain doubtful.

Ben şüpheli kalıyorum.

- I wish to remain anonymous.
- I want to remain anonymous.

Anonim kalmayı isterim.

They remain dangerous threats.

tehlikeli tehditler olmaya devam ediyorlar.

Try to remain calm.

- Sakin olmaya çalışın.
- Sakin kalmaya çalışın.

Words fly, texts remain.

Söz uçar, yazı kalır.

You must remain calm.

Sakin kalmalısın.

Remain on the lookout.

- Tetikte kalın.
- Uyanık kalın.

Wounds heal, scars remain.

Yaralar iyileşir, izleri kalır.

We must remain here.

Burada kalmalıyız.

That'll remain our secret.

O sırrımız olarak kalacak.

Please remain perfectly still.

Lütfen tamamen sakin kal.

What unanswered questions remain?

Yanıtlanmamış hangi sorular kaldı?

Many questions remain unanswered.

Birçok soru cevapsız kalmaktadır.

Many roads remain closed.

Birçok yollar kapalı kalır.

Thirteen percent remain undecided.

Yüzde on üçü kararsız kalıyor.

You may remain anonymous.

Sen anonim kalabilirsin.

We must remain vigilant.

Biz tetikte kalmalıyız.

We should remain here.

Burada kalmalıyız.

We should remain quiet.

Sessiz kalmalıyız.

Several problems still remain.

Birkaç sorun hâlâ sürüyor.

Some major challenges remain.

Bazı büyük zorluklar devam ediyor.

I still remain disappointed.

Hala hayal kırıklığına uğramış durumdayım.

The borders remain closed.

Sınırlar kapalı kalıyor.

I remain very cautious.

Ben çok dikkatli kalırım.

- We had better not remain here.
- We'd better not remain here.

Burada kalmasak iyi olur.

- Tom told everyone to remain calm.
- Tom told everybody to remain calm.

- Tom herkese sakin olmalarını söyledi.
- Tom herkese sakin olmasını söyledi.
- Tom herkesin sakin olmasını istedi.

I will remain at home.

Evde kalacağım.

You want to remain anonymous.

Anonim kalmak istiyorsun.

That will remain a mystery.

O bir sır olarak kalacak.

We've decided to remain silent.

Sessiz kalmaya karar verdik.

Remain exactly where you are.

Tam olarak olduğun yerde kal.

I prefer to remain seated.

Oturmayı tercih ederim.

I wish to remain here.

Burada kalmak istiyorum.

Tom will remain at home.

Tom evde kalacak.

All right, everyone, remain calm.

- Pekala, millet, kendinize hakim olun.
- Tamam arkadaşlar, sakin olun.

All the cabins remain shuttered.

Tüm kabinler kepenkli kalıyor.

A few serious problems remain.

Birkaç ciddi sorun devam etmektedir.

Tom tried to remain calm.

Tom sakin kalmaya çalıştı.

Remain there and don't move.

Orada kal ve hareket etme.

We have to remain competitive.

Biz rekabetçi kalmak zorundayız.

I'd prefer to remain anonymous.

Gizli kalmayı tercih ederim.

Let him remain without posterity!

O soysuz kalsın!

Contributors can also remain anonymous.

Katkıda bulunanlar da anonim kalabilirler.

Tom wants to remain anonymous.

Tom anonim kalmayı istiyor.

You have to remain detached.

Ayrı kalmak zorundasın.

This will remain a problem.

Bu bir sorun olarak kalacak.

I tried to remain calm.

- Sakin kalmaya çalıştım.
- Sakin kalmayı denedim.

I'd like to remain anonymous.

Gizli kalmak isterim.

I tried to remain unafraid.

Korkusuz kalmaya çalıştım.

I want to remain anonymous.

- Anonim kalmak istiyorum.
- Kimliğimin gizli kalmasını istiyorum.

Russia will always remain united.

Rusya daima birleşmiş olarak kalacaktır.

- I think Tom should remain here.
- I think that Tom should remain here.

Sanırım Tom'un burada kalması gerekir.

- You will remain here until you are summoned.
- You'll remain here until you're summoned.

Çağırılıncaya kadar burada kalacaksın.

- How long will he remain in Moscow?
- How long will she remain in Moscow?

O, Moskova'da ne kadar kalacak?

And he's asked to remain anonymous.

Bu yüzden kendisinin anonim olarak kalması gerekiyor.

That I would always remain small,

Her zaman ufak kalacağımı,

Only 14,000 remain in the wild.

Vahşi doğada sadece 14.000 pars kaldı.

Of the 81,000 cases, 7000 remain.

81000 vakadan 7000 tane kaldı geriye.

I can no longer remain silent.

Artık sessiz kalamam.

- Sit tight.
- Stay seated.
- Remain seated.

Otur oturduğun yerde.

Why did she remain in Germany?

Niçin o Almanya'da kaldı?

Tom must remain in his quarters.

Tom mahallesinde kalmalıdır.

The prices remain as they were.

Fiyatlar oldukları gibi kalırlar.

We'll remain here for the night.

Gece burada kalacağız.

These things always remain the same.

Bu şeyler hep aynı kalır.

Remain at your post until relieved.

Rahatlayıncaya kadar görevinde kal.

Sometimes it's better to remain silent.

Bazen sessiz kalmak daha iyidir.

Our headquarters will remain in Boston.

Genel Merkezimiz Boston'da kalacak.

The secret will remain a secret.

Gizem bir sır olarak kalacak.

We want to remain like this.

Biz böyle kalmak istiyoruz.

I want everyone to remain calm.

Herkesin sakin kalmasını istiyorum.

They must remain face to face.

Onlar yüz yüze kalmalıdır.

There remain only a few ruins.

Sadece birkaç kalıntı var.

Tom will remain for three days.

- Tom üç gün kalacak.
- Tom üç gün için kalacak.
- Tom üç gün boyunca kalacak.

Why did Tom remain in Boston?

Tom neden Boston'da kaldı?

Will Turkey remain in the NATO?

Türkiye NATO'da kalacak mı?

- I thought it best to remain silent.
- I thought that it best to remain silent.

Sessiz kalmanın en iyi olduğunu düşündüm.

- Tom was told by his doctor to remain in bed.
- Tom's doctor told him to remain in bed.
- Tom's doctor told Tom to remain in bed.

Tom'a doktoru tarafından yatakta kalması söylenildi.

Most of us can remain comfortably disconnected.

rahatça birbirimizle bağlantılı olmadan kalabiliyoruz.

Today, only a fraction of those remain,

Bugün çok az bir bölümü hâlâ yetişiyor,

Many of the frustrations remain the same.

sinir bozucu şeyler aynı kaldı.