Examples of using "Bothered" in a sentence and their turkish translations:
Bu beni rahatsız etti.
Rahatsız edilmiyorum.
Sami, Leyla'yı rahatsız ediyordu.
Gözle görülür şekilde rahatsızdı.
Davranışı beni rahatsız etti.
Tom kimseyi rahatsız etmedi.
Başka hiç kimse bizi rahatsız etmedi.
Rahatsız olduğunu biliyorum.
Tom hâlâ rahatsız.
Tom rahatsız edilemedi.
Tom gözle görülür bir şekilde rahatsız oldu.
Gerçekten beni rahatsız etti.
Sami'nin davranışı Leyla'yı rahatsız etti.
Seni rahatsız ettiğime üzgünüm.
O, sorularla onu rahatsız etti.
Seni bu kadar rahatsız eden ne?
Tom'un bunun tarafından canı sıkkın.
Tom'un söylediği Mary'nin canını sıktı.
Bu beni çok rahatsız etti.
Tom'un yaptığı her şey beni rahatsız ediyordu.
Henry'nin mektubu beni gerçekten rahatsız etti.
Bundan dolayı rahatsız oldun mu?
Bundan rahatsız olmuyor musun?
Çocuk sorularla onu rahatsız etti.
- Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- Seni sıkıntıya soktuğum için üzgünüm.
Onun Tom'un canını sıktığını düşünüyor musun?
Tom, Mary'ye anlatmak için asla sıkıntı çekmedi.
Tom hakkında canını sıkan şey tam olarak ne?
Tom açıkça bir şeyden rahatsız.
Rahatsız olacak bir şey yok.
Onun onu rahatsız ettiğini düşünüyor musun?
Onun bizi rahatsız ettiğini düşünüyor musun?
Onun onların canını sıktığını düşünüyor musun
Onun beni rahatsız ettiğini düşünüyor musun?
Bunun onu rahatsız ettiğini mi düşünüyorsun?
Rahatsız edilmek istemedim.
- Tom hiç sıkılmış gibi görünmedi.
- Tom hiç sıkılmış gibi görünmüyordu.
Hiç rahatsız görünmüyordu.
Hiç canı sıkkın görünmüyordu.
Tom'un yorumu beni bütün gün rahatsız etti.
Işık ve ses bile rahatsızlık veriyordu.
Bak, Tom, seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
Bebeğin ağlamasından rahatsız oldum.
Tom ondan sonra beni asla rahatsız etmedi.
Bu şimdiye kadar beni asla rahatsız etmedi.
Tom, kokunun onu rahatsız ettiğini söyledi.
Tom, gürültünün onu rahatsız ettiğini söyledi.
Tom, dumanın Mary'yi rahatsız ettiğini söyledi.
Tom, kokunun Mary'yi rahatsız ettiğini söyledi.
Tom, gürültünün Mary'yi rahatsız ettiğini söyledi.
Tom, sıcaklığın Mary'yi rahatsız ettiğini söyledi.
Tom soğuğun Mary'yi rahatsız ettiğini söyledi.
Komşulardan gelen sesten rahatsız oldum.
Bu gece dışarı çıkmaya istekli olamam.
Öğrenciler aptalca sorularla öğretmeni rahatsız etti.
Tom, kokunun Mary'yi rahatsız ettiğini düşünmediğini söyledi.
Tom, soğuğun Mary'yi rahatsız ettiğini düşünmediğini söyledi.
Onu kimin yaptığını bulmak için hiç kaygılanmadım.
Artık seninle tartışmaya uğraşamayacağım.
Ancak bu tür bir teknolojiyi pazarlamaktan rahatsız olmadı.
O sözleşme hakkında beni rahatsız eden çok şey vardı.
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
İnsanlar beni o kadar çok rahatsız etti ki, işimi bitiremedim.
Onun onu rahatsız ettiğini düşünüyor musun?
Beni en çok hayrete düşüren şey Mary'yi görmeye gitmek için Tom'un bile neden rahatsız olduğudur.
- Şeyimde değil.
- Şeyimde olmaz.
Eğer biri sana sövüp saymak isterse, bırak istediklerini desinler. Canını sıktığına değmez.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.