Translation of "Blink" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Blink" in a sentence and their turkish translations:

Don't blink.

Gözünüzü kırpmayın.

I saw Tom blink.

Tom'un göz kırptığını gördüm.

I saw him blink.

Onun göz kırptığını gördüm.

I saw her blink.

Onun göz kırptığını gördüm.

Dan didn't even blink.

Dan göz bile kırpmadı.

Whatever you do, don't blink.

Ne yaparsan yap, göz kırpma.

In the blink of an eye,

Göz açıp kapayana kadar,

The TV is on the blink.

Televizyon doğru düzgün çalışmıyor.

Our mothers told us how to blink,

Annelerimiz bize nasıl göz kırpacağımızı öğretti.

It happened in the blink of an eye.

Göz açıp kapayıncaya kadar oldu.

- I saw Tom blink.
- I saw Tom wink.

Tom'un göz kırptığını gördüm.

That is shorter than the blink of your eyes.

Bu, göz kırpmanızdan bile daha kısa bir süre.

Don't blink if you don't want to miss out.

Eğer kaçırmak istemiyorsanız göz kırpmayın.

It's minus six outside and the heating's on the blink.

Dışarısı eksi altı derece ve ısıtma sistemi de sizlere ömür.

She makes excellent meals in the blink of an eye.

O göz açıp kapayıncaya kadar mükemmel yemekler yapar.

How many times a minute does the average person blink?

Ortalama bir kişi bir dakikada kaç kez göz kırpar?

In the blink of an eye, the tennis-ball-sized dumpling had disappeared.

Göz açıp kapayıncaya kadar, tenis topu büyüklüğünde meyveli börek kaybolmuştu.

- Tom hasn't slept a wink.
- Tom didn't sleep a wink.
- Tom didn't even blink.

Tom gözünü bile kırpmadı.