Examples of using "Eye" in a sentence and their turkish translations:
- Kısasa kısas.
- Göze göz dişe diş.
♪ Ve göz göze Bakışarak ♪
Sen ve ben tamamen aynı fikirde değiliz.
Göz teması kurma.
Kısasa kısas.
Sami ve Leyla aynı fikirde değildiler.
Tom ve Mary bu konuda aynı fikirdeler.
Tom ve Mary artık aynı fikirde değiller.
Babamla aynı görüşü paylaşmıyorum.
Tom ve Mary tamamen aynı fikirde değil.
Göze göz, dişe diş.
Gözümde bir şey var.
- Ona göz kulak ol.
- Ondan gözünü ayırma.
Bir göze göz tüm dünyayı kör yapar.
"Bu meyve suyunun tadı göz damlası gibi." "Göz damlasının tadına baktın mı?"
Göze göz, dişe diş.
Sağ gözüm diğerinden çok daha iyi görüyor.
Tom neredeyse bir gözünü kaybediyordu.
O, gözüme çarptı.
O göz farı sürüyor.
Bu bir göz.
Bir şey Tom'un dikkatini çekti.
Bir gözümü açtım.
Biz göz teması kurduk.
Tom bir gözünü kapattı.
Bir gözümü açtım.
Göz kulak olun.
Mary'nin gözü Tom'a takıldı.
O gözüme takıldı.
Bir gözümü kapadım.
O onun gözüne takıldı.
O konuda onunla aynı fikirde değilim.
Gözümde bir şey var.
Göz ameliyatından sonra, George her on beş dakikada bir göz damlası kullanır.
Sana göz kulak olacağım.
- Gözüm üzerinde.
- Gözüm üstünde.
Biz ona göz kulak oluyoruz.
İki gözü de mesafeyi ayrı ayrı ölçümlüyor.
Fakat nazar boncuğu
Gözüme tuhaf bir şey takıldı.
Sağ gözüm yanıyor.
- Ona göz kulak ol.
- Ondan gözünü ayırma.
Tom'un bir gözü morarmış.
Bir takma gözüm var.
- Siyah bir gözüm var.
- Siyah gözlerim var.
- Gözüm morardı.
Ona göz kulak ol.
Tom'a göz kulak ol.
Gözün niçin kırmızı?
- O görmezden geldi.
- O, göz yumdu.
- Görmezlikten geldi.
- Görmezden geldi.
Sağ gözü kördür.
Ona dikkat et.
Senin kara bir gözün var.
Onlara göz kulak ol.
Mary göz farı sürüyor.
Tom'un sol gözü seğirmeye başladı.
Göz randevum var.
Gözüne ne oldu?
Senin gözüne ne oldu?
Gözlerim şişti.
Tom'un bir göz enfeksiyonu var.
- Ona göz kulak ol.
- Ona dikkat et.
- Buna göz kulak ol.
Hangi gözün ağrıyor?
On ikiden vurdu.
Sadece göz teması kurma.
Mary göz farı kullanıyor mu?
Sen benim göz alıcımsın.
Onun tembel bir gözü vardı.
- Onun sağ gözü kördür.
- Sağ gözü kördür.
O hemen dikkat çekti.
O hemen onun dikkatini çekti.
Mary göz teması kurmaktan kaçındı.
Tom göz teması kurmaktan kaçındı.
Tom'un göz rengi yeşildir.
O kılını bile kıpırdatmadı.
Tom'un morarmış bir gözü vardı.
Tom kılını bile kıpırdatmadı.
Gözüm şimdi iyi.
Leyla'nın bir gözü morarmıştı.
Sol gözüm kötü.
Neredeyse bir gözümü kaybediyordum.
Sami'nin cüzdanı Leyla'nın dikkatini çekti.
- Gözüme bir resim takıldı.
- Gözüme bir fotoğraf çarptı.
Mary neredeyse gözünü kaybediyordu.
- Gözümün nurusun.
- Sen benim gözbebeğimsin.
O, güzellikten anlar.
Onun sanat için iyi bir gözü var.
Sen ve ben asla aynı fikirde olmayacağız.
- Gözüm üzerinde.
- Gözüm üstünde.
Sağ gözüm kör.
Sana göz kulak oluyorum.
adamın yüzüne bile bakamadım.
Göz açıp kapayana kadar,
Çantaya göz kulak olun.
O, gözüme baktı.
O benim gözlerime baktı.
O, sanattan iyi anlar.
Onun iyi bir görme gücü vardır.