Examples of using "Barefoot" in a sentence and their turkish translations:
Ben yalınayağım.
Onların hepsi yalın ayak.
Onlar yalınayaktı.
Çıplak ayak yürüdü.
Yalın ayaktım.
- Onlar yalın ayak yürüdü.
- Onlar yalınayak yürüyorlar.
Tom yalınayak.
Tom yalınayaktı.
- Onlar yalınayak gidiyorlar.
- Onlar çıplak ayakla yürüyorlar.
Çocuklar çıplak ayaklıydılar.
Tom asla yalın ayak yürümez.
Neden yalınayaksın?
Ben asla çıplak ayakla yürümem.
Çıplak ayakla dolaşmaktan hoşlanır.
Tom daima çıplak ayaklıdır.
Sen yalınayaksın, değil mi?
Tom neden yalın ayak?
Tom'un yalın ayak olduğunu biliyorum.
Tom'un yalınayak olduğunu biliyorum.
Tom yalınayak gitmeye karar verdi.
Tom gömleksiz ve yalın ayaktı.
Çıplak ayakla dolaşmayı severim.
Ayakkabıcının çocukları yalın ayak gider.
Tom ve Mary yalınayak.
Ayakkabıcının oğlu hep yalınayak gider.
Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.
O yalınayak çalışan bir avukat.
Tom karda yalınayak koştu.
Tom, Mary'nin yalınayak olduğunu söyledi.
Tom sahilde çıplak ayakla koştu.
Tom'un yalınayak olacağını düşünmemiştim.
Tom'un ayakları çıplaktı.
- O, sıcak korlar üzerinde çıplak ayakla yürüdü.
- Kızgın kömürler üzerinde yalınayak yürüdü.
Onlar ayakkabısız gidiyorlar.
Çimlerin üzerinde çıplak ayakla dolaşmayı severim.
Tom ayakkabı giymiyor.
Onlar kum tepelerinin üzerinde çıplak ayakla yürüdüler.
Tom kot giyiyor ve çıplak ayaklı.
- Evde çıplak ayakla gitmeyi tercih ederim.
- Evde çıplak ayakla gezmeyi tercih ederim.
Kumda yalınayak yürümekten hoşlanır mısın?
Tom Mary'ye, John'un yalınayak olmadığını düşündüğünü söyledi.
O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu.
Bakın, çocuklar suyun içinde çıplak ayakla yürüyor.
Bir keresinde bir adamı kızgın kömürlerin üzerinde yalın ayak yürürken görmüştüm.
- Ali'yi en son gördüğümde yalın ayak, başı kabak bir durumdaydı.
- Ali'yi en son gördüğümde sefilleri oynuyordu.
Sabah, çimlerin üzerinde çiy yalınayak dokunmak iyidir.
Ben deneyimimden biliyorum; yalın ayak futbol oynamak kötü bir fikir. Kolayca kırık ayak parmaklarınla son verebilirsin.