Translation of "Barefoot" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Barefoot" in a sentence and their turkish translations:

I'm barefoot.

Ben yalınayağım.

They're all barefoot.

Onların hepsi yalın ayak.

They were barefoot.

Onlar yalınayaktı.

He walked barefoot.

Çıplak ayak yürüdü.

I was barefoot.

Yalın ayaktım.

They walk barefoot.

- Onlar yalın ayak yürüdü.
- Onlar yalınayak yürüyorlar.

Tom is barefoot.

Tom yalınayak.

Tom was barefoot.

Tom yalınayaktı.

They go barefoot.

- Onlar yalınayak gidiyorlar.
- Onlar çıplak ayakla yürüyorlar.

The children were barefoot.

Çocuklar çıplak ayaklıydılar.

Tom never walks barefoot.

Tom asla yalın ayak yürümez.

Why are you barefoot?

Neden yalınayaksın?

I never walk barefoot.

Ben asla çıplak ayakla yürümem.

He likes running barefoot.

Çıplak ayakla dolaşmaktan hoşlanır.

Tom is always barefoot.

Tom daima çıplak ayaklıdır.

You're barefoot, aren't you?

Sen yalınayaksın, değil mi?

Why is Tom barefoot?

Tom neden yalın ayak?

- I know Tom is barefoot.
- I know that Tom is barefoot.

Tom'un yalın ayak olduğunu biliyorum.

- I know Tom was barefoot.
- I know that Tom was barefoot.

Tom'un yalınayak olduğunu biliyorum.

Tom decided to go barefoot.

Tom yalınayak gitmeye karar verdi.

Tom was shirtless and barefoot.

Tom gömleksiz ve yalın ayaktı.

I like walking around barefoot.

Çıplak ayakla dolaşmayı severim.

The cobbler's children go barefoot.

Ayakkabıcının çocukları yalın ayak gider.

Tom and Mary are barefoot.

Tom ve Mary yalınayak.

The shoemaker's son always goes barefoot.

Ayakkabıcının oğlu hep yalınayak gider.

He walked barefoot over the fire.

Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.

He's an advocate of barefoot running.

O yalınayak çalışan bir avukat.

Tom ran barefoot in the snow.

Tom karda yalınayak koştu.

Tom said that Mary was barefoot.

Tom, Mary'nin yalınayak olduğunu söyledi.

Tom ran barefoot on the beach.

Tom sahilde çıplak ayakla koştu.

- I didn't think Tom would be barefoot.
- I didn't think that Tom would be barefoot.

Tom'un yalınayak olacağını düşünmemiştim.

- Tom's feet were bare.
- Tom was barefoot.

Tom'un ayakları çıplaktı.

She walked barefoot over the hot embers.

- O, sıcak korlar üzerinde çıplak ayakla yürüdü.
- Kızgın kömürler üzerinde yalınayak yürüdü.

- They go without shoes.
- They go barefoot.

Onlar ayakkabısız gidiyorlar.

I love walking barefoot on the grass.

Çimlerin üzerinde çıplak ayakla dolaşmayı severim.

- Tom is barefoot.
- Tom isn't wearing shoes.

Tom ayakkabı giymiyor.

They walked barefoot over the sand dunes.

Onlar kum tepelerinin üzerinde çıplak ayakla yürüdüler.

Tom is wearing jeans and is barefoot.

Tom kot giyiyor ve çıplak ayaklı.

I prefer to go barefoot in the house.

- Evde çıplak ayakla gitmeyi tercih ederim.
- Evde çıplak ayakla gezmeyi tercih ederim.

Do you enjoy walking barefoot on the sand?

Kumda yalınayak yürümekten hoşlanır mısın?

- Tom told Mary that he thought John wasn't barefoot.
- Tom told Mary that he didn't think John was barefoot.

Tom Mary'ye, John'un yalınayak olmadığını düşündüğünü söyledi.

He was so startled that he ran outside barefoot.

O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu.

Look, the boys are walking barefoot in the water.

Bakın, çocuklar suyun içinde çıplak ayakla yürüyor.

I once saw a man walk barefoot over hot coals.

Bir keresinde bir adamı kızgın kömürlerin üzerinde yalın ayak yürürken görmüştüm.

When I saw Ali last time, he was barefoot and bareheaded.

- Ali'yi en son gördüğümde yalın ayak, başı kabak bir durumdaydı.
- Ali'yi en son gördüğümde sefilleri oynuyordu.

In the morning, it is good to touch barefoot the dew on the grass.

Sabah, çimlerin üzerinde çiy yalınayak dokunmak iyidir.

I know from experience; playing soccer barefoot is a bad idea. You could easily end up with broken toes.

Ben deneyimimden biliyorum; yalın ayak futbol oynamak kötü bir fikir. Kolayca kırık ayak parmaklarınla son verebilirsin.