Examples of using "'jump'" in a sentence and their turkish translations:
- Defol.
- Git!
- Atla!
Zıplayın!
Atlama!
Aşağıya atla.
Karşı tarafa atla.
Kenara atla!
Sana "atla" dediğimde atlıyorsun!
Zıplayabilirim.
Bu atlamayı gördün mü?
Lütfen atlama.
Sadece içeri atla.
Bunun üzerinden atla.
İpek ip atla!
çözüme atlıyoruz
Atlayacağım.
John Mary'yi atlattı.
O yüksek sıçrayabilir.
Onu atladığını gördüm.
İp atlayabilir misin?
Sonuçlara atlamayın.
- İp atlayabilrim.
- İp atlayabiliyorum.
Tom'u zıplarken gördüm.
diğer tarafa atlayın.
- Ne kadar yükseğe sıçrayabilirsin?
- Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?
Üç adım at ve atla.
Git göle atla.
Anlamadan fikir beyanında bulunmayalım.
Suya atlayalım.
Anlamadan hüküm vermemeliyiz.
Tom atlayacak.
Tom o kadar uzağa atlayamadı.
Anlamadan hüküm verme.
Köpeğin atlamasına bak.
Atlamana izin vermeyeceğim.
Bu kitapçı JUMP satışını durdurdu.
Acele etmeyelim.
Adamın atladığını gördüm.
- Fiyat sıçramasının eşi benzeri görülmemişti.
- Fiyat sıçraması emsalsizdi.
O kadar yükseğe atlayabilir misin?
Pirana bitkisinin üzerinden atla.
"Diğer tarafa atlayın" ifadesinin
Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
O, gemiye atlamak için hazırdı.
Şiddetli gürültü onu hoplattı.
O kadar yükseğe nasıl zıplayabilirim?
Buradan atlamak zorundayım.
Hemen hüküm vermeyelim, olur mu?
Sonuçlara atlamamalısın.
Yapabildiğin kadar yükseğe sıçra.
Çocukların çoğu ip atlamayı sever.
O hendeğin üzerinden atlayamam.
Tom bu kadar yüksek nasıl atlar.
O, dereyi atlamaya cesaret edemedi.
Yemek mecburi mi?
Hendeğin üzerinden atlamaya korkuyorum.
Fırsata balıklama atlayacağını düşündüm.
Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.
Ya da... Şansımı denerim... Ve atlarım.
Yapabildiğin kadar yükseğe zıplamayı dene.
Gürültü benim geriye fırlamama neden oldu.
Tom'un arabasını akü takviyesi yaparak çalıştırması gerekti.
Arabamı çalıştırmak için atlamam gerekiyor.
Anlamadan yargıda bulunmak istemiyorum.
Tom'un havuza atladığını gördüm.
Tom'un yatağa atlamasına izin verme.
İçeri atlayacağım.
Onların havuza atladığını gördüm.
Onun havuza atladığını gördüm.
Onun havuza atladığını gördüm.
Dereyi atlamaya cesaret edemedi.
Aceleci davranmak istemiyorum.
Tom, Mary'yi atlattı.
Tom atından atlamayı başardı.
Sami köprüden atlamak istedi.
Atlayacak mıyız? Yoksa inecek miyiz?
Ahşap saplı bir atlama ipi istiyorum.
Somon balığı 12 feet yüksekliğe kadar sıçrayabilir.
Hareket eden bir trenden atlamak tehlikelidir.
Tom'un anlamadan hüküm verme eğilimi var.
Ne kadar uzağa atlayabileceğini görmeye çalış.
O derenin üzerinden atlamaya cesaret edemedi.
Tom çemberin içinden atlaması için köpeğini eğitti.
Suya atlayın ve onların ardından yüzün!
Sami'nin tek bir seçimi vardı: atlamak ya da yok olmak.
Leyla arabadan atlamayı başardı.
Tom arabadan atlamayı başardı.
"Atlayın" dediğimde insanlar "Ne kadar yükseğe?" diye soruyorlar
Rastgele seçilmiş bir cümleye atlayabilirsiniz.
- Duvarın üstünden atlayacaktım.
- Duvarın üzerinden atlamak üzereydim.
Hareket eden bir kamyondan atlamak güvenli değil.