Translation of "Across" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Across" in a sentence and their turkish translations:

We're across.

Ulaştık.

Or across?

Karşıya mı?

Jump across.

Karşı tarafa atla.

To push you across.

...kendinizi ileriye itin.

Can you swim across?

Buradan yüzerek geçebilir misiniz?

It's across the street.

O, caddenin karşı tarafında.

I came across one.

Ben biri ile karşılaştım.

Go across the river!

Nehri geçin!

Sign across the stamp.

Pulun üzerini imzalayın.

Protests erupted across the country.

ülkenin dört bir yanında protestolar patlak verdi.

And spread it across America,

hapsedilme başlamadan

Tom walked across the street.

Tom caddeyi yürüyerek geçti.

They live across the river.

Onlar nehrin karşısında yaşamaktadırlar.

He walked across the garden.

O, bahçeden yürüyerek geçti.

He really gets across me.

O beni gerçekten anlar.

I walked across the park.

Ben park boyunca yürüdüm.

He lives across the river.

O, nehrin karşı tarafında yaşıyor.

They swam across the river.

Onlar nehri yüzerek geçtiler.

We flew across the Atlantic.

Biz Atlantik'i uçarak geçtik.

She hurried across the lawn.

O, aceleyle çimlerin arasından geçti.

She lives across the street.

O, caddenin karşısında yaşıyor.

He lives across the street.

O, caddenin karşısında yaşamaktadır.

He came across a wolf.

Bir kurtla karşılaştı.

He passed across the border.

O, sınırı geçti.

Tom swam across the river.

Tom nehri yüzerek geçti.

Tom ran across the field.

Tom koşarak tarlayı geçti.

Tom parked across the street.

Tom caddenin karşısında park etti.

Tom ran across the road.

Tom yolu koşarak geçti.

Tom snuck across the border.

Tom sınırdan gizlice sokuldu.

Tom walked across the garden.

Tom bahçeden geçti.

Tom walked across the floor.

Tom zemini yürüyerek geçti.

We walked across the ice.

Biz buz boyunca yürüdük.

I cut across the park.

Parka kestirmeden gittim.

He got across the river.

O, nehri geçti.

He swam across the river.

O, nehir boyunca yüzdü.

I live across the hall.

Koridorun karşısında yaşıyorum.

I live across the street.

Caddenin karşısında yaşıyorum.

She came across the street.

O, caddeyi geçti.

She came across a wolf.

O bir kurta rastladı.

She came across a scorpion.

O bir akrebe rastladı.

Row me across the river.

Beni nehrin karşısına geçir.

Go straight across the square.

Düz meydanın içinden gidin.

Tom lives across the street.

Tom caddenin karşısında yaşıyor.

Don't run across the street.

Caddeyi koşarak geçmeyin.

We drove across the city.

Şehri baştan başa gezdik.

She works across the border.

O, sınırın karşısında çalışır.

She lives across the river.

O, nehrin karşısında yaşıyor.

I'm parked across the street.

Ben caddenin karşı tarafında park ettim.

Tom hitchhiked across the country.

Tom ülke genelinde otostop yaptı.

Tom waded across the stream.

Tom dereyi karşıdan karşıya yürüdü.

Let's cut across this field.

- Bu tarladan geçelim.
- Bu alandan geçelim.

Tom walked across the bridge.

Tom köprüyü geçti.

Tom walked across the field.

Tom tarlanın karşısına yürüdü.

Tom walked across the room.

Tom odadan geçti.

We came across by accident.

Biz tesadüfen karşılaştık.

Let's swim across the river.

Nehrin karşısında yüzelim.

Tom swam across the bay.

Tom körfezi karşıdan karşıya yüzdü.

Ann swam across the river.

Ann nehrin karşı tarafına yüzdü.

I ran across the field.

Sahayı koşarak geçtim.

I'm moving across the country.

Ben ülke genelinde taşınıyorum.

He jumped across the puddle.

O, su birikintisi üzerinden atladı.

She came across Jack yesterday.

O dün Jack'e rastladı.

Tom swam across the Channel.

Tom kanalın öbür tarafına yüzdü.

Tom works across the border.

Tom sınır boyunca çalışıyor.

She swam across the river.

O, nehri yüzerek geçti.

I waded across the stream.

Akıntıyı yürüyerek geçtim.

Tom ran across the street.

Tom sokaktan geçti.

Sami got across the border.

Sami sınırı aştı.

Let's row across the river.

Nehrin karşısına geçelim.

Tom sailed across the ocean.

Tom okyanusu aştı.

He walked across the street.

- Caddenin karşısına geçti.
- Caddeden karşıya geçti.

- There is a church across the street.
- There's a church across the street.

Caddenin karşı tarafında bir kilise vardır.

- My house is just across the street.
- My house is right across the street.

Benim evim caddenin tam karşısındadır.

- Tom rode his motorcycle across America.
- Tom rode his motorcycle across the United States.

Tom Amerika'da motosikletini kullandı.

- He called to her across the street.
- She called to him across the street.

- Yolun karşısından ona seslendi.
- Caddenin karşı tarafından ona seslendi.

But Maddie walks across the yard,

Ancak Maddie avludan karşıya geçti,

I come across the casting call.

Bir rol dağılımı ilanına denk geliyorum.

Just by swiping across the skin.

bir cihaz yapmak için yatırım yaptı.

But the proliferation across our airwaves.

aynı zamanda bu radyo yayınlarının da çoğalmasına yol açanlarla da.

Okay, let's got to get across.

Tamam, karşıya geçelim.

An unsterile clamp across the cord.

göbek bağı üzerinde steril olmayan bir klemp var.

We've come across animal figures before

daha önce de hayvan figürlerine rastlıyoruz

We came across something like this

şöyle bir şey karşımıza çıktı

Can you swim across the river?

Nehri yüzerek geçebilir misin?

The visitor sat across from me.

Ziyaretçi karşımda oturdu.

A cloud floated across the sky.

Bir bulut gökyüzünde süzülüyordu.

Please take me across the river.

Beni nehrin diğer tarafına götürün lütfen.

The ball rolled across the road.

Top, yolun karşısına yuvarlandı.

The store is across the street.

Mağaza caddenin karşısındadır.

There's a hotel across the street.

Sokağın karşısında bir otel var.

The river is fifty yards across.

Nehir karşıdan karşıya elli yardadır.

The river is 35 meters across.

Nehir karşıdan karşıya 35 metredir.

The lake is four miles across.

Göl dört mil genişliğindedir.

The hole is two meters across.

Çukur iki metre genişliğindedir.

She lives just across from us.

O, tam bizim karşımızda yaşar.

Her house is across the river.

Eviniz nehrin diğer tarafındadır.

He lives just across the road.

O, tam yolun karşısında yaşıyor.