Examples of using "Aside" in a sentence and their turkish translations:
Kenara çekilin.
Kenara çekilin.
Kenara atla!
Lütfen kenara çekilin.
Kenara çekil, lütfen.
Tom kenara çekildi.
Lütfen kenara çekil.
Bunu benim için bir kenara koy.
Beni bir kenara itti.
O, bir kenara itildi.
Şaka bir yana!
Bu paketi kenara koyun.
Bu korkuları bir kenara bırak.
Kenara çekilir misin?
Kitaplarını bir kenara koy.
Onlar onu bir kenara itti.
Onu bir kenara aldım.
Adam onu bir kenara itti.
Masayı bir kenara taşıdı.
O bir kenara biraz benzin koydu.
O, kitabı bir kenara bıraktı.
Bunu benim için bir yana koy.
Kenara çekilir misiniz?
Onun itirazlarını bir tarafa bıraktılar.
Tom perdeyi kenara çekti.
Lütfen onu benim için bir kenara koy.
Tom Mary'nin geçmesine izin verirken kenara çekildi.
Şaka bir yana, işe yarayabilir.
Şimdi kenara çekil.
Kenara çekil. Yolu kapatıyorsun.
Şaka bir yana, nasılsın?
Onun geçebilmesi için kenara çekildim.
şaka bir yana tabi ki de gerçek yöntem
Bir kenara konulmuş biraz parası var.
Jack Hitomi'nin girmesi için kenarda durdu.
Akşam yemeğinden sonra, George'nin babası onu bir kenara aldı.
- Böyle önemli bir ayrıntıyı kenara koymayın.
- Bu kadar önemli bir ayrıntıyı kenara koyma.
O, bir kenara bir sürü para koydu.
O, onun geçmesi için kenara çekildi.
O, çok para biriktirir.
Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
O her hafta bir kenara on dolar koyar.
O, her ay bir kenara biraz para koyar.
Tom bir kenara bir sürü para koydu.
Tom her hafta kenara biraz para koyar.
Tom'un kenara koyduğu biraz parası var.
Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.
O, onu ileride kullanmak üzere bir kenara koydu.
Ken her hafta bir kenara biraz para koydu.
Zor günler için bir kenara para koy.
Onun geçmesi için kenara çekildim.
Sami ve Leyla farklılıklarını bir kenara koydular.
Kenara koyulmuş biraz param var.
Sami bir polis tarafından kenara çekildi.
öfkeli zırhlı lider onları kenara çekmeden önce oku birkaç kez ayarlayabildiler.
Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.
Örgüsünü bir kenara koydu ve ayağa kalktı.
O, her hafta birkaç dolar bir kenara koydu.
O her hafta beş dolar bir kenara koydu.
O her ay bir kenara biraz para koyar.
Tom kenara çekildi ve Mary'nin içeri girmesine izin verdi.
Onlar eski yaraları bir kenara koymaya karar verdiler.
Bir kamyonun geçmesine izin vermek için kenara çekti.
Orada Tom'dan başka hiç kimseyi tanımıyorum.
Tom her ay bir kenara birkaç dolar koyar.
Okuduğum kitabı bir kenara koydum.
Bunun yanında, onun sağlık durumu iyiydi.
Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.
Adamların geçmesine izin vermek için kenara çekildim.
Tom gömleğin düğmelerini açtı ve onu bir kenara attı.
Kitabı bırakıp kafasını kaldırdı.
Onun odaya girmesi için adam kenara çekildi.
Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.
Acil durumlar için o parayı biriktireceğim.
Onu kenara aldı ve ona haberi anlattı.
O onun odaya girmesi için kenara çekildi.
Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.
Onun sıkıntılarını bir kenara koyman daha iyi olurdu.
Bir kapta şeker ve mısır nişastasını çırpın. Bir kenara koyun.
ve müdür yardımcılarından biri beni kenara çekip
Sanırım benim için çekilme zamanıdır.
Biz farklılıklarımızı bir kenara ve grubumuzu bir arada koymalıyız.
Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.
Sami her şeyi bir kenara atıp Leyla'ya odaklandı.
Daha "tercih edilebilir" özellikler uğruna kenara atılmış hissettim:
Öfkemi bir kenara bıraktım ve barışmaya çalıştım.
Zor zamanlar için kenarda biraz para bulundurmalısın.
Onun geçebilmesi için kenara çekildim.
Maddi durumun elverirken kenara biraz para koymalısın.
Şaka bir yana, çalışıyor olabilir.
Dergileri, broşürleri ve benzeri şeyleri bir kenara koymanı istiyorum.
Ben mesleki hayatta, kişisel duyguların bir kenara konulması gerektiğini biliyorum.
O sadece korktu, yaralı değil.
Tom kapıyı açtı ve ilk Mary'nin girmesi için bir adım kenara çekildi.
Sachiko her zaman "Hasta olma ihtimaline karşın bir kenara biraz para koysan iyi olur" derdi.
Çocuklarına ayırdığı bir hesapta biraz parası vardı.
Maaşımın dörtte birini son üç yıldır bir kenara bıraktım.