Translation of "Aside" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Aside" in a sentence and their turkish translations:

- Stand aside.
- Stand aside!

Kenara çekilin.

Step aside.

Kenara çekilin.

Jump aside!

Kenara atla!

Please step aside.

Lütfen kenara çekilin.

Step aside, please.

Kenara çekil, lütfen.

Tom stepped aside.

Tom kenara çekildi.

Please stand aside.

Lütfen kenara çekil.

- Set this aside for me.
- Lay this aside for me.

Bunu benim için bir kenara koy.

He thrust me aside.

Beni bir kenara itti.

She got brushed aside.

O, bir kenara itildi.

Put all jokes aside!

Şaka bir yana!

Put this package aside.

Bu paketi kenara koyun.

Put aside those fears.

Bu korkuları bir kenara bırak.

Would you step aside?

Kenara çekilir misin?

Put your books aside.

Kitaplarını bir kenara koy.

They pushed her aside.

Onlar onu bir kenara itti.

I took him aside.

Onu bir kenara aldım.

The man shoved her aside.

Adam onu bir kenara itti.

He moved the table aside.

Masayı bir kenara taşıdı.

He puts aside some gas.

O bir kenara biraz benzin koydu.

He put aside the book.

O, kitabı bir kenara bıraktı.

Lay this aside for me.

Bunu benim için bir yana koy.

Would you mind standing aside?

Kenara çekilir misiniz?

They set aside her objections.

Onun itirazlarını bir tarafa bıraktılar.

Tom pulled the curtain aside.

Tom perdeyi kenara çekti.

Please put it aside for me.

Lütfen onu benim için bir kenara koy.

Tom stepped aside, letting Mary pass.

Tom Mary'nin geçmesine izin verirken kenara çekildi.

All kidding aside, it may work.

Şaka bir yana, işe yarayabilir.

- Now move over.
- Now step aside.

Şimdi kenara çekil.

Step aside. You're blocking the way.

Kenara çekil. Yolu kapatıyorsun.

Joking aside, how are things going?

Şaka bir yana, nasılsın?

- I stepped aside so that he could pass.
- I stepped aside so he could pass.

Onun geçebilmesi için kenara çekildim.

Joking aside of course the real method

şaka bir yana tabi ki de gerçek yöntem

She has a little money put aside.

Bir kenara konulmuş biraz parası var.

Jack stood aside for Hitomi to enter.

Jack Hitomi'nin girmesi için kenarda durdu.

After dinner, George's dad took him aside.

Akşam yemeğinden sonra, George'nin babası onu bir kenara aldı.

Don't put aside such an important detail.

- Böyle önemli bir ayrıntıyı kenara koymayın.
- Bu kadar önemli bir ayrıntıyı kenara koyma.

She put aside a lot of money.

O, bir kenara bir sürü para koydu.

He stood aside for her to enter.

O, onun geçmesi için kenara çekildi.

She puts aside a lot of money.

O, çok para biriktirir.

Nothing could be done aside from hoping.

Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.

He puts ten dollars aside every week.

O her hafta bir kenara on dolar koyar.

He puts aside some money every month.

O, her ay bir kenara biraz para koyar.

Tom put aside a lot of money.

Tom bir kenara bir sürü para koydu.

Tom puts aside some money each week.

Tom her hafta kenara biraz para koyar.

Tom has a little money put aside.

Tom'un kenara koyduğu biraz parası var.

I stood aside to let them pass.

Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.

She set it aside for future use.

O, onu ileride kullanmak üzere bir kenara koydu.

Ken laid aside some money each week.

Ken her hafta bir kenara biraz para koydu.

Put aside money for a rainy day.

Zor günler için bir kenara para koy.

I stepped aside for him to pass.

Onun geçmesi için kenara çekildim.

Sami and Layla put their differences aside.

Sami ve Leyla farklılıklarını bir kenara koydular.

I have a little money put aside.

Kenara koyulmuş biraz param var.

Sami was pulled aside by a policeman.

Sami bir polis tarafından kenara çekildi.

Before the violent armored charge swept them aside.

öfkeli zırhlı lider onları kenara çekmeden önce oku birkaç kez ayarlayabildiler.

Tom laid the book aside and looked up.

Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.

She put her knitting aside and stood up.

Örgüsünü bir kenara koydu ve ayağa kalktı.

He put aside a few dollars each week.

O, her hafta birkaç dolar bir kenara koydu.

He laid aside a few dollars each week.

O her hafta beş dolar bir kenara koydu.

He puts aside a little money each month.

O her ay bir kenara biraz para koyar.

Tom stepped aside and let Mary walk in.

Tom kenara çekildi ve Mary'nin içeri girmesine izin verdi.

They have decided to put aside old wounds.

Onlar eski yaraları bir kenara koymaya karar verdiler.

He pulled aside to let a truck pass.

Bir kamyonun geçmesine izin vermek için kenara çekti.

Aside from Tom, I don't know anyone there.

Orada Tom'dan başka hiç kimseyi tanımıyorum.

Tom puts aside a few dollars every month.

Tom her ay bir kenara birkaç dolar koyar.

I put aside the book I was reading.

Okuduğum kitabı bir kenara koydum.

Aside from this, he was in good health.

Bunun yanında, onun sağlık durumu iyiydi.

Tom stepped aside to allow Mary to pass.

Tom Mary'nin geçmesine izin vermek için kenara çekildi.

I stepped aside to let the men pass.

Adamların geçmesine izin vermek için kenara çekildim.

Tom unbuttoned his shirt and tossed it aside.

Tom gömleğin düğmelerini açtı ve onu bir kenara attı.

He laid the book aside and looked up.

Kitabı bırakıp kafasını kaldırdı.

- The man stepped aside for her to enter the room.
- The man moved aside to let her enter the room.

Onun odaya girmesi için adam kenara çekildi.

Aside from flashes of lightning, it's now pitch black.

Çakan şimşeklerin dışında artık ortalık zifiri karanlık.

I'm going to lay aside that money for emergencies.

Acil durumlar için o parayı biriktireceğim.

He took her aside and told her the news.

Onu kenara aldı ve ona haberi anlattı.

He stepped aside for her to enter the room.

O onun odaya girmesi için kenara çekildi.

Bill put aside a hundred dollars for his trip.

Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.

It would be better to put his troubles aside.

Onun sıkıntılarını bir kenara koyman daha iyi olurdu.

Whisk sugar and cornstarch in a bowl. Set aside.

Bir kapta şeker ve mısır nişastasını çırpın. Bir kenara koyun.

And one of the associate directors pulled me aside:

ve müdür yardımcılarından biri beni kenara çekip

I think it's time for me to step aside.

Sanırım benim için çekilme zamanıdır.

We must put our differences aside and band together.

Biz farklılıklarımızı bir kenara ve grubumuzu bir arada koymalıyız.

Aside from Barack Obama, all US presidents were white.

Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.

Sami cast everything else aside and focused on Layla.

Sami her şeyi bir kenara atıp Leyla'ya odaklandı.

I felt shoved aside for those of more "favorable" features:

Daha "tercih edilebilir" özellikler uğruna kenara atılmış hissettim:

I tried to put aside my anger and make peace.

Öfkemi bir kenara bıraktım ve barışmaya çalıştım.

You should put aside some money for a rainy day.

Zor zamanlar için kenarda biraz para bulundurmalısın.

- I stepped aside so that he could pass.
- I let go, so that he could walk through.
- I stepped aside so he could pass.

Onun geçebilmesi için kenara çekildim.

You should put aside some money when you can afford to.

Maddi durumun elverirken kenara biraz para koymalısın.

- No kidding, it might work.
- All kidding aside, it may work.

Şaka bir yana, çalışıyor olabilir.

I want you to put the magazines, pamphlets and whatnot aside.

Dergileri, broşürleri ve benzeri şeyleri bir kenara koymanı istiyorum.

I know that in professional life, personal feelings should be put aside.

Ben mesleki hayatta, kişisel duyguların bir kenara konulması gerektiğini biliyorum.

- Aside from fright she was not injured.
- She was only frightened, not injured.

O sadece korktu, yaralı değil.

Tom unlocked the door, and then stepped aside to let Mary enter first.

Tom kapıyı açtı ve ilk Mary'nin girmesi için bir adım kenara çekildi.

Sachiko always said: "You'd better set some money aside in case you get sick."

Sachiko her zaman "Hasta olma ihtimaline karşın bir kenara biraz para koysan iyi olur" derdi.

He had some money in an account that he'd set aside for his kids.

Çocuklarına ayırdığı bir hesapta biraz parası vardı.

I have put aside one fourth of my salary for the last three years.

Maaşımın dörtte birini son üç yıldır bir kenara bıraktım.