Examples of using "Zorgen" in a sentence and their turkish translations:
Onunla ilgilenmelisin.
Onunla ilgilenmelisin.
Endişelenmeyi bırak.
Tom endişeli.
Endişeliyim.
Onunla ilgileneceğiz.
Senin hakkında endişeliyiz.
- Üzüntülerini unut.
- Acılarını unut.
Gezegenle ilgilenmek zorundasınız.
Benim hakkımda endişe etmeyin.
Endişeli değil misin?
Sen benim için endişelenme.
Kendimi fazla üzmem.
Seninle ilgileneceğim.
Neden endişelendin?
Onlarla ilgilenmelisin.
Onlarla ilgileneceğiz.
Endişelenmedik.
Hasta annene bakmalısın.
Onun hakkında endişeli değilim.
- O konuda endişelenme.
- Onu dert etmeyin.
Onlar hakkında endişelenme.
Benim hakkımda endişelenme.
Onunla ilgili endişelenme.
Muhtemelen çok fazla endişeleniyorum.
Kendi başlarının çaresine bakacaklar.
Merak etmeyin!
Anne babamıza bakmalıyız.
Şimdi kendime bakabiliyorum.
Böyle bir şey için endişe etmeyin.
Onu hakkında endişe ediyorum.
Tavşana bakmak zorundayım.
Onun hakkında endişeliyim.
O, kendine bakamaz.
Onun için endişeleniyorum.
Bu kediye bakmalıyım.
Endişelenme, mutlu ol!
Hakkımızda endişe etmeyin.
Onunla bizzat ilgileneceğim.
Endişelenmeye başlıyordum.
Hiç endişem yok.
Onun hakkında endişeliyiz.
Onun hakkında endişeliyim.
Emin olmamız gereken şey
nemlendirmemiz gerekiyor.
Çiçeklerle ilgileneceğim.
Tom da endişeli değildi.
Tom biraz endişeli değildi.
Kendime bakamıyorum.
Ama bunu yapmadan önce bu ilaçları halletmeliyiz. Onları serin tutacak bir şey yapmalıyız.
Tamam, onun yanına inmenin bir yolunu bulmalıyız.
Geçmiş hakkında üzülme.
Annesi onun hakkında endişeli.
Ben kilom hakkında endişe duyuyorum.
O, güvenliğin için endişe ediyor.
Gelecekte ebeveynlerime bakacağım.
Endişeliydim.
Bunun için endişelenme. Kendim gideceğim.
Tom ilgili.
Tom geleceği hakkında endişeli.
Senin sağlığın hakkında endişeliyiz.
Benim köpeğim hakkında endişelenmeyin.
Sağlık hizmetleri konusunda endişeliyim.
Bu senin hatan değil, endişelenme.
Senin hakkında endişeliydim.
Senin için çok endişeliyiz.
Üzülmemeye çalışıyorum.
Ailen hakkında endişelenme.
Onun hakkında endişelenmiyorum.
Onun için endişelenme.
Bunun için endişelenme. Kendim gideceğim.
Sağlığın için endişeliyim.
Ben dert etmiyorum.
Başarın hakkında endişeleniyorum.
Köpeğine kendin bakmalısın.
Neden endişeleneyim?
Onun hakkında endişelenmiyorum.
Hatalar hakkında endişelenmiyorum.
Senin hakkında endişelenmiyorum.
Böyle bir şey hakkında endişelenmemelisin.
Endişelenme. Tsunamiler çok nadirdir.
Çoğu kaygımız genel şeylerle ilgili;
Sağlığınla ilgili kaygılandım.
Aldırma. Herkes hata yapabilir.
Onun hakkında üzülmene gerek yok.
Senin hakkında çok endişeliyim.
Merak etmeyin. O Almanca anlamıyor.
Seni endişelendirmek istemiyorum.
Bazen gelecek ile ilgili huzursuzlanıyorum.
Senin endişeli olduğunu söyleyebilirim.
- Endişelenme.
- Üzülme.
- Merak etme.
- Takma kafana.
Endişelenme. Ben seninle kalacağım.
İlgilenmek zorunda olduğumuz ailelerimiz var.
Endişelenme. Bunu ben yapacağım.