Translation of "Nou" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Nou" in a sentence and their turkish translations:

Nou...

Pekâlâ...

Kijk nou.

Şuna bakın.

Nou en?

Ee yani ne.

- Nou!
- Goed!

Tamam!

Nou, niet echt.

Tam olarak değil.

Want wees nou eerlijk,

Diyorum ki, dürüst olalım,

- Dus?
- En?
- Nou en?

- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?

Nou, laten we gaan.

Pekala, gidelim.

Nou, ik ben klaar.

Tamam, hazırım.

Kijk die vent nou!

Hele bak şu adama!

Nou, dan komt onze deeleconomie,

Bu durumda paylaşma ekonomimiz devreye girer

Nou? Wil je het proberen?

Kim denemek ister?

Nou, als conservatief houd ik

Örneğin, eğer muhafazakar değerleri savunuyorsam,

En wat doen we nou?

Peki şimdi ne yapacağız?

Wat kan er nou misgaan?

Ne aksamış olabilir?

Ben je nou al dokter?

Doktor oldun mu sonunda?

Ben je nou helemaal bedonderd?

Aklını tamamen kaçırdın mı?

- Wat krijgen we nou?
- Wat zullen we nou krijgen?
- Wat moet dit voorstellen?

Hayırdır inşallah?

Er is geen vast rooster. Nou...

Çünkü sabit bir program yok. Ve...

nou, ik heb mijn best gedaan.

ben kendi payımı yedim.

Eh, nou is het echt raar...

Ah, şimdi gerçekten garip ...

- Luister nu goed.
- Luister nou goed.

Şimdi dikkatle dinle.

Nou, zo is het wel genoeg!

Eh, yeter artık!

Dat is nou juist de lol.

Bu eğlencenin bir parçası.

- Kom op!
- Alsjeblieft!
- Alstublieft!
- Toe nou!

Lütfen!

Wie kan zo'n aanbod nou weerstaan?

Kim böyle bir teklif karşı koyabilir ki?

Nou, ik zal het zeker proberen.

Pekala, bunu kesinlikle deneyeceğim.

Zeg je nou dat ik stink?

Kötü koktuğumu mu söylüyorsun?

Nou ja, werk dan maar door.

Neyse, sen çalışmaya devam et.

Als u het nou zou zeggen.

Siz söyleyiverseniz.

Nou, ik ga naar de bioscoop.

Peki, ben sinemaya gidiyorum.

- Wat krijgen we nou?
- Wat is er?

Sorun ne?

Wat vind je nou echt van hem?

Onun hakkında gerçekten ne düşünüyorsun?

Nou, er zijn wel vreemdere dingen gebeurd.

Eh, tuhaf şeyler meydana geldi.

Nou, de nacht is erg lang, nietwaar?

Güzel, gece çok uzun, değil mi?

Nou, heb je een goed weekend gehad?

Peki, iyi bir hafta sonu geçirdin mi?

Nou zijn we in de aap gelogeerd!

- Buyurun cenaze namazına!
- Hapı yuttuk!
- Hapı yuttuğumuzun resmidir!

Hou nou eens op met je gedinges!

Şey deyip durma ya!

Zeg nou niet dat je hem gelooft.

Ona inandığını söyleme.

Wat maakt deze technologie nou precies zo gevaarlijk?

Peki bu teknolojiyi özellikle bu kadar tehlikeli yapan nedir?

Hoeveel weten we nou eigenlijk over onze oceanen?

Okyanuslar hakkında aslında ne kadar şey biliyoruz?

- Wat lach je nou?
- Waar lachen jullie om?

Neye gülüyorsun?

Wil je nou met me praten of niet?

Benimle konuşmak istiyor musun yoksa istemiyor musun?

Nou eigenlijk, Tom, ben ik een beetje druk.

Aslında, Tom, Biraz meşgulüm.

Wat is nou belangrijker, ik of je baan?

Hangisi daha önemli, iş mi ben mi?

Hoe kan je Tom nou niet aardig vinden?

Tom'dan nasıl hoşlanamıyorsun?

Hé joh, wat ben jij nou voor mens?

- Ulan, ne biçin insansın sen?
- Lan, ne biçin insansın sen?

Plaag hem niet zo, geef het nou maar!

Üzme çocuğu, vereceksen ver!

Nou, het is dat allemaal en nog veel meer.

Aslında bunların hepsi ve daha fazlası.

Nou, je kon andere sets van opeenvolgende even getallen voorstellen:

Başka ardışık çift sayı seti verirsiniz.

Hoe is je gezondheid? Ik wilde jou hetzelfde vragen. -Nou...

Sağlığın nasıl? -Ben de sana aynı şeyi soracaktım. -Yani...

Nou, dat is een slecht gevoel voor humor voor jou!

Bu senin için kötü bir mizah anlayışı!

En het was vreugdevol. Zo van 'Nou, daar is ze.'

Çok sevindiriciydi. "İşte orada." dedik.

- Wie luistert naar Tom?
- Wie luistert er nou naar Tom?

Tom'u kim dinler?

- Ga maar gewoon naar bed.
- Ga nou maar naar bed.

Sadece geri yat.

- Dat viel wel mee toch?
- Nou, dat viel wel mee toch?

Artık, o, o kadar kötü değil, değil mi?

- Akkoord.
- Oké.
- In orde.
- Okidoki.
- Geweldig.
- Fijn.
- Nou!
- Goed!
- Goed zo.

İyi.

- Luister naar me, Tom.
- Hoor me aan, Tom!
- Luister nou, Tom!

Beni dinle, Tom.

Ik snap niet wat je nou zo leuk vindt aan eekhoorns.

Sincaplar hakkında neyi çok ilginç bulduğunu anlamıyorum.

En of ze het nou vertelden met woorden of gebaren of tekeningen,

İster kelimelerle ister el kol hareketi veya çizimlerle söylesinler

Zulke spleten zijn nou precies de plekken... ...waar je een schorpioen vindt.

Bakın, böyle girintili çıkıntılı yerlerde akrep bulabilirsiniz.

Hoeveel informatie is er nou nodig om zo'n beeld op te roepen?

Peki böyle bir görseli oluşturmak için ne kadar bilgiye ihtiyacımız var?

'Het was zo'n goeie grap', zegt hij, 'nou, we laten je gaan.'

"Çok güzel bir şakaydı" diyor, "peki, seni bırakacağız".

- Ga nou maar naar je kamer.
- Ga maar gewoon naar je kamer.

Sadece odana git.

- Wie weet er nou eigenlijk echt waarom?
- Wie weet er echt waarom?

Gerçekten kim sebebini biliyor?

Nou ja, zoals ik zei, ik geloof dat ze een fout begaat.

Peki, dediğim gibi, sanırım o bir hata yapıyor.

- Zorg nou maar dat ik die lijst krijg.
- Ga maar gewoon die lijst halen.

Sadece beni listeye al.

- Hoe kom jij daarboven?
- Hoe kom jij nou daarboven?
- Hoe ben je daarboven gekomen?

Orada nasıl yataktan kalktın?

En ik kan niet meer omhoog met deze verticale canyonwanden. Dit is nou rimrocked zijn.

Bu dikey kanyon duvarları yüzünden yukarı da çıkamam. Buna kayayla çevrelenmek deniyor.

- Begin nou niet over iets anders.
- Verander niet van onderwerp.
- Verander nu niet van thema.

Konuyu değiştirme.

Als jij nou zegt: "Ik hou van jou," dan zeg ik dat ook tegen jou.

Sen bana "Seni seviyorum!" dersen, ben de sana derim.

Het maakt weinig uit of je daar nou lopend of met een taxi heen gaat.

Oraya ister taksiyle gidin, ister yayan gidin, fazla bir farkı yoktur.

- Kom nou zeg. Dit is niet grappig meer.
- Kom op, jongens. Dit is niet leuk meer.

Hadi, arkadaşlar, bu artık komik değil.

En mensen zeggen "nou ja, daar kan ik niet op vertrouwen voor de geschiedenis, het zijn fictie!"

Ve insanlar "pekala, bunlara tarih için güvenemezsin, onlar kurgu!" Diyorlar.

- Waar de fuck heb je het over?
- Waar heb je het godverdomme over?
- Wat zit je nou te lullen?

- Sen ne diyon değişik?
- Sen hangi şarkıyı söylüyorsun ha?

- Wat is dat in hemelsnaam?
- Wat moet dat voorstellen?
- Wat is dat in godsnaam?
- Wat is dat nou weer?

Bu da ne böyle?

Ze drukken een soort… geen spijtige houding uit, maar het is wel een beetje spijtig: 'Ja, nou, deze gaan we

Bir tür… pişmanlık duymayan bir tavır sergiliyorlar, ama bu biraz üzücü: 'Evet,

Nou, dat zou, zou je kunnen zeggen, een einde maken aan het idee dat Engeland zou kunnen worden veroverd door Noren

İngiltere'nin Norveçliler, Danimarkalılar veya Vikingler tarafından fethedilebileceğine dair fikirlere bir son verebilirsiniz diyebilirsiniz

- Hou je me nu verdomme voor de gek?!
- Neem je me nou in de maling?!
- Neem je me in het ootje?!

Kafa mı buluyorsun benimle?

"Vandaag is de melkboer begraven. Er was veel volk, want op het dorp kende iedereen hem." "O, is er in Linschoten een melkboer?" "Nou nee, nu dus niet meer!"

"Bugün sütçü toprağa verildi. Orada birçok insan vardı, çünkü köydeki herkes onu tanıyordu." "Ah, Linschoten'da bir sütçü mü vardı?" "Şey, hayır, artık değil!"

"Het lijkt me wel leuk om Frans te leren, maar is het niet moeilijk?" "Helemaal niet, het is 100 keer makkelijker dan Engels!" "Echt waar?'' "Nou, voor mij tenminste." "Maar dat is omdat het je moedertaal is."

"Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"