Translation of "Hen" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Hen" in a sentence and their turkish translations:

- Vraag hen.
- Vraag het aan hen.

Onlara sor.

- Houd hen stil.
- Hou hen stil.

Onları sessiz tut.

Vergeef hen.

Onları affet.

- Ik zag hen.
- Ik heb hen gezien.

- Onları görüyorum.
- Onları gördüm.

- Hebben jullie hen gegoogeld?
- Heb je hen gegoogeld?
- Heeft u hen gegoogeld?

Onları google'da aradın mı?

Ik ken hen.

Onları biliyorum.

Volg hen dichtbij.

Onları yakından izleyin.

Iedereen kent hen.

Herkes onları tanıyor.

Kennen jullie hen?

Siz onları biliyor musunuz?

We vertrouwden hen.

Onlara güvendik.

Praat met hen.

Onlarla konuş.

Onderbreek hen niet.

Onlara karışmayın.

- Ik lieg constant tegen hen.
- Ik lieg altijd tegen hen.
- Tegen hen lieg ik altijd.
- Tegen hen lieg ik constant.

Ben onlara her zaman yalan söylerim.

- Dat is die van hen.
- Dat is van hen.

Bu onlarınki.

- Ik geef om hen beiden.
- Ik geef om hen allebei.

Onların ikisini de severim.

Sadako glimlachte naar hen.

Sadako, onlara gülümsedi.

Tom heeft hen verlaten.

Tom onları terk etti.

Ik moet hen waarschuwen.

Onları uyarmalıyım.

Ik hou van hen.

Onları seviyorum.

Ik vertrouw hen niet.

Ben onlara güvenmiyorum.

Ik heb hen gezien.

Onları gördüm.

We hielden hen stil.

Biz onları sessiz tuttuk.

Ik liet hen gaan.

Onların gitmesine izin verdim.

Laat hen met rust.

Onları yalnız bırak.

We moeten hen vertrouwen.

- Onlara güvenmek zorundayız.
- Onlara güvenmeliyiz.
- Onlara güvenmemiz gerekiyor.

Hebben jullie hen gezien?

Siz arkadaşlar onları gördünüz mü?

We zullen hen missen.

Onları özleyeceğiz

Laat hen niet winnen.

Onların kazanmasına izin vermeyin.

Ze willen hen terug.

Onlar onu geri istiyor.

Blijf bij hen, Tom.

Onlarla kal, Tom.

Dit is van hen.

Bu onların ki.

Wie heeft hen gevonden?

Onları kim buldu?

Ik woon naast hen.

- Onların yanında yaşıyorum.
- Onların bitişiğinde oturuyorum.

Wie heeft hen neergeschoten?

Onları kim vurdu.

- Red ze.
- Red hen.

Onları kurtar.

Ik kan hen beschermen.

Onları koruyabilirim.

We hebben hen gevonden.

Biz onları bulduk.

We werkten voor hen.

Onlar için çalışıyorduk.

Zij wou hen helpen.

O onlara yardımcı olmak istedi.

Zal je hen helpen?

Onlara yardım edecek misin?

Geef het aan hen.

Onu onlara ver.

Ik zat tussen hen.

- Ortalarına oturdum.
- Aralarına oturdum.

- Laten we het hen gaan vragen.
- Laten we het hen vragen.

Onlara soralım.

- Zij gaf hen een paar appels.
- Zij gaf hen een paar appelen.

O onlara birkaç elma verdi.

- Wat vind je nu van hen?
- Hoe denkt u nu over hen?

Şimdi onlar hakkında nasıl hissediyorsun?

- Eén van hen is een spion.
- Eén van hen is een spionne.

Onlardan biri bir casus.

Veel van hen meldden hetzelfde:

Bu kişilerin çoğu aynı tuhaf şeyden bahsetmiş.

Zij jaagt voor hen allebei.

İkisini de doyuran avları anne indiriyor.

De VS moedigde hen aan...

muhalifleri tutuklamak, kaçırmak,

En dat maakte hen gelukkig.

ve bu onları mutlu etti.

Is dat niet van hen?

O onlarınki değil mi?

Geen van hen is aanwezig.

Onlardan hiçbiri mevcut değil.

Wie heeft hen tafelmanieren geleerd?

Masa görgüsünü onlara kim öğretti?

Het zal hen niet lukken.

Başarılı olmayacaklar.

Dat boek is van hen.

Şu kitap onların.

We hebben hen niet nodig.

Onlara ihtiyacımız yok.

We moeten hen iets geven.

Onlara bir şey vermek zorundayız.

Kent een van jullie hen?

Sizden biri onları tanıyor mu?

We zullen voor hen werken.

Biz onlar için çalışacağız.

Is je broer bij hen?

Kardeşin onlarla mı?

Deze paarden zijn van hen.

Bu atlar onların.

Ik ken niemand van hen.

- Onların hiçbiri tanımıyorum.
- Onlardan hiçbirini tanımıyorum.

We zullen op hen letten.

Biz onlarla ilgileneceğiz.

Ik heb hen niets gegeven.

- Onlara hiçbir şey vermedim.
- Onlara bir şey vermedim.

Drie van hen waren Canadees.

Onlardan üçü Kanadalıydı.

Breng hen naar mijn kantoor.

Onlara ofisimi göster.

Ik groeide op met hen.

Onlarla birlikte büyüdüm.

Ik zal met hen overleggen.

Onlarla görüşeceğim.

Ik had hen moeten waarschuwen.

Onları uyarmalıydım.

Ik heb hen erover verteld.

Onlara ondan bahsettim.

Neem hen ergens mee naartoe.

Onları bir yere götür.

Waarom schoot je hen neer?

Neden onları vurdun?

Hebben jullie hen vandaag gezien?

Siz bugün onları gördünüz mü?

Herinner je je hen niet?

Onları hatırlamıyor musun?

Ik kan hen niet beschermen.

Onları koruyamam.

Je moet voor hen zorgen.

Onlarla ilgilenmelisin.

We zullen voor hen zorgen.

Onlarla ilgileneceğiz.

Hoe laat ontmoet je hen?

Ne zaman onlarla buluşuyorsun?

Niemand lijkt hen te kennen.

Hiç kimse onları tanıyor gibi görünmüyor.

Houd hen uit de problemen.

Onları beladan uzak tutun.

Wij wilden hen niet vernederen.

Biz onları aşağılamak istemedik.

Ik verstop me voor hen.

Onlardan saklanıyorum.

Ik krijg advies van hen.

Ben onlardan tavsiye alıyorum.

Ik heb iets voor hen.

Onlar için bir şey aldım.

Ik wil over hen praten.

Onlar hakkında konuşmak istiyorum.

Ik weet alles over hen.

Onlar hakkında her şeyi biliyorum.

Tom weet alles van hen.

Tom onlar hakkında her şeyi biliyor.

Heeft de gevangenis hen veranderd?

Cezaevi onları değiştirdi mi?

Er wordt tegen hen gediscrimineerd.

Onlar ayrımcılık yapıyorlar.