Translation of "‫نهر" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "‫نهر" in a sentence and their turkish translations:

‫نهر!‬

Bir nehir!

‫نهر!‬ ‫مفيد للناجين.‬

Bir nehir! Mücadeleci için iyi bir şey.

هل هذا نهر؟

Bu bir nehir mi?

بحيرة أو نهر عليهم عبوره ،

karşılarına aşmaları gereken bir göl veya nehir çıktığında ise

والسيطرة على ضفتي نهر الدانوب السفلي،

ve yaklaşan savaşın ana stratejik hedefi olan Tuna Nehri'nin her iki yakasında iktidarı ele geçirmeyi hedefledi.

سار إلى بلاسينتيا وخيم قرب نهر بو

Placentia'ya hareket ediyor ve Po Nehri'nin karşısına kampını kuruyor.

آخر رجل يعبر نهر Niemen إلى بولندا.

Niemen Nehri'ni geçerek Polonya'ya giden son kişi oldu.

ونصّب حاميات إضافية على طول نهر الدانوب،

Edirne'ye dönmeden önce

يعيش توم وماري في بيت بمحاذاة نهر

Tom ve Mary nehrin kenarındaki bir evde yaşıyorlar.

إذا كان ثمة نهر يجري عبر المكان المقدس،

Tapınağın oradan akan bir ırmak,

يجد النوميديون أنفسهم مدعومين من قبل نهر التريبيا

Numidyalılar kendilerini Trebia nehri ve Romalılar arasında buluyor.

من نهر الدانوب المجمد ، وصولا إلى البحر الأسود

donmuş Tuna üzerinden tüm Karadeniz yolunu yağma ve katliamdan geçirdiler

لذلك قرروا مواجهة جيش الإسكندر في نهر الغرانيكوس

Böylece İskender’in ordusunda yüzleşmeye karar verdiler. Granicus Nehri.

إن التقبّل هو معرفة أن الحزن هو نهر هائج.

Kabullenme, kederin şiddetle dolu bir nehir olduğunu bilmek.

عندما عبر الجيش المغولي نهر الأردن فوجئوا بوحدة بيبرس

Moğol ordusu Şeria Nehrini geçtiği gibi Baybarsın birlikleri tarafından saldırıya uğradılar.

على نهر تاجة، حقق حنبعل أول نصر كبير له

Hannibal ilk büyük zaferini Tagus Nehri'nde kazanmıştı.

بنقل القوات عبر نهر الدانوب خلال الأيام الثمانية التالية.

burada ihtiyatlı filo, önümüzdeki sekiz gün boyunca birlikleri Tuna'ya götürecekti.

تقع نيكوبوليس على أرض مرتفعة، وتطل على نهر الدانوب.

Geriye çekilmeden Tuna nehrinin kontrolünü Niğbolu'dan alabiliyordu,

‫وإن كنت تبحث عن المدنية،‬ ‫اعثر على نهر وسر بمحاذاته.‬

Ve eğer medeniyeti arıyorsanız bir nehir bulduğunuzda, takip edin.

قبل 112 سنة بالقرب من نهر تونجوسكا في منطقة سيبيريا

Sibirya bölgesinin tunguska nehri yakınlarında bundan 112 yıl önce

عندما عبر الجيش نهر الدانوب مرة أخرى بعد ستة أسابيع ،

Ordu altı hafta sonra Tuna'yı tekrar geçtiğinde,

عندما عبرت نهر نيمن في يونيو ، كانت قواتها جيدة للغاية ،

Niemen Nehri'ni Haziran ayında geçtiğinde, askerleri o kadar iyi ortaya çıktı

عبر نهر دنيبر المتجمد ليلاً ، وسحب الرجال شخصيًا من عندما

düşman topraklarında şaşırtıcı bir zorunlu yürüyüşe yönlendirdi . nehir

ولكن في نهر هيفاسس، المعروف اليوم باسم بيس، تمرد جيشه

Ancak, bugün Hyphasis Nehri’nde bilinen Beas, ordusu isyan etti.

بعد الإبحار لمدة 12 يومًا من على مصب نهر الدانوب،

Tuna çayının ağzından 12 gün boyunca taşındılar

سرعان ما توجهت بقايا الخط نحو أسطولهم على نهر الدانوب.

Kısa süre sonra ordunun geri kalanı Tuna Nehri üzerinde güvenli bir filoya doğru ilerliyordu.

تم صد الهجوم المجري-الأفلاقي المشترك تدريجياً عبر نهر الدانوب،

Macar Eflak'ın birlikleri yavaş yavaş Tuna'ya çekildi ve yıl sonunda Nicoplos'u geri aldı.

كان على ما تبقى من الأسطول أن يصعد نهر الدانوب،

Filonun geri kalanı

نهر الأردن هو النهر الوحيد الذي يتدفق في البحر الميت.

Ürdün Nehri Ölü Deniz'e akan tek nehirdir.

تقع بوخارست في مستنقع نهر دامبوفيتا ، وتحيط بها خنادق طبيعية موبوءة

Dambovita Nehri'nin bataklıklarında yer alan Bükreş, doğal alanlarla çevrilidir

بعد احتلال فيينا ، أمر نابليون جيشه بعبور نهر الدانوب لملاحقة النمساويين.

Viyana'yı işgal ettikten sonra Napolyon, ordusuna Avusturyalıların peşinde Tuna'yı geçmesini emretti.

من بحر مرمرة، يبحر جزء آخر من الأسطول إلى نهر الدانوب،

Filonun bir diğer kısmı, Marmara Denizi'nden Tuna'ya ilerleyecek

شعر السلطان أنهم سيبقون بالقرب من أسطول دعمهم على نهر الدانوب،

Sultan, Tuna savunma filosuna yakın olacaklarını hissetti

أقام الرومان جسرا عائما فوق نهر تيسينوس وجهزوا معسكرهم على الضفة الغربية

Romalılar Ticinus nehri üzerine bir köprü yaparak karşıya geçtiler ve kamp kurdular.

حيث قام بتأمين نهر إلبه السفلي والجناح الشمالي الاستراتيجي لنابليون. قام بتنظيم

Aşağı Elbe Nehri'ni ve Napolyon'un stratejik kuzey kanadını güvence altına alan sert ve etkili bir Hamburg valisiydi

بدلا من ذلك وضع تشارلز والجيش النمساوي في الانتظار ، عبر نهر الدانوب.

Charles ve Avusturya ordusu, Tuna'nın karşısında beklemedeydi.

إنها رحلة غامرة وجذابة ومصورة بشكل جميل على طول نهر النيل ، لاستكشاف دورها

. Nil boyunca sürükleyici, ilgi çekici ve güzelce filme alınmış bir yolculuk

كان ميناء رئيسيًا ومعبرًا للعبّارات، بالقرب من نهر أولت، وهو صالح للملاحة نحو

Olt Nehri yakınında büyük bir liman ve feribot geçişiydi.

زادت من قوتهم من خلال بناء عاصمة جديدة في ولاشيا بالقرب من نهر الدانوب

gücünü korumak için Tuna Nehrine yakın biryerde yeni bir başkent inşasına başlar

خدم Ney في هولندا وعلى نهر الراين ، قاتل في Valmy و Jemappes و Neerwinden ؛

Ney Hollanda'da ve Ren Nehri'nde Valmy, Jemappes ve Neerwinden'de savaşarak görev yaptı;

وفي الوقت نفسه، أبحر أسطول آخر من حوالي 70 سفينة وزورق أسفل نهر الدانوب،

Bu arada, yaklaşık 70 gemiden oluşan başka bir filo ve bir Mavna, Tuna'nın alt kısımlarına ilerledi,

الراسي عند مصب نهر الدانوب، والذي أخبرهم أنه يمكنهم التحرك في اتجاه أعلى النهر.

Tuna nehrinin ağzında demir atmış səlib donanması ilə əlaqəni möhkəmləndirdilər, onlara artıq yuxarı doğru hərəkət edə biləcəklərini söylədilər.

وفي أوائل عام 1462 ، بينما كان في طريقه لعبور نهر الدانوب المتجمد توقفت فرسان والاشيا

1462 başlarında, Eflak ordusu, donmuş Tuna önüne

جيش فلاد بقصف المستوطنات العثمانية وغيرها من المستوطنات الغير المسيحية على ضفة نهر الدانوب البلغارية

Bulgar Tuna Nehri kıyısındaki Osmanlı ve diğer Hıristiyan olmayan yerleşimlere saldırdı ve

ستراتفورد الواقعة على نهر أفون ، حيث ولد شكسبير ، يتم زيارتها باعداد من السياح كل سنة .

Shakespeare'in doğduğu yer olan Stratford-on-Avon, her yıl pek çok turist tarafından ziyaret edilir.

في وقت مبكر من صباح اليوم التالي، استخدم حانون الدخان للإشارة إلى حنبعل لبدء عبور نهر الرون

Ertesi sabah Hanno Rhone'u geçmesi için dumanla Hannibal'e sinyal verdi.

بعد عبور نهر تريبيا البارد، كان رجاله يعانون من الجوع ويقفون في طقس شبه متجمد خاصة وأن ثيابهم مبللة بالكامل

Trebia'nın soğuk sularını geçtikten sonra, askerleri aç, ıslanmış, ve neredeyse dondurucu olan soğuk havaya maruz bir şekilde durmakta.