Translation of "كثيرة" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "كثيرة" in a sentence and their turkish translations:

‫أُصبت بخدوش كثيرة.‬

Oldukça hırpalanıyorum.

أرادت إمبراطوريات كثيرة،

Farklı imparatorluklar ne yaptı?

هناك عوامل كثيرة.

- Birçok faktör var.
- Birçok etken var.

أتذكر أشياء كثيرة.

Ben çok şey hatırlıyorum.

ألديك أقلام كثيرة؟

Bir sürü kalemin var mı?

إهتماماتي كانت كثيرة،

Birçok şeye ilgim vardı

يستمتع الناس بأشياء كثيرة

insanlar birçok şeyden haz duyarlar

توم يملك مواهب كثيرة

Tom'un bir sürü yeteneği var.

هل لديه كتب كثيرة؟

Onun çok sayıda kitapları var mı?

في الهند أنهار كثيرة.

- Hindistan'da birçok nehir var.
- Hindistan'da birçok nehir vardır.

تسبّب سامي بمشاكل كثيرة.

Sami pek çok problem yarattı.

لكنها أحياناً كثيرة، تتحرك بسرعة.

Ancak çoğu zaman hızlı hareket ederler.

هناك مشاريع كثيرة للبشرية ككلّ.

Tüm insanlığın faydasına olacak binlerce şey var.

كما تعلمون، موانع النساء كثيرة

Bildiğiniz üzere kadınların birçok kısıtlaması var.

لدينا خيارات كثيرة مدهشة للتسلية،

Eğlence için birçok harika seçeneğimiz var

أشياء كثيرة مثل السجاد والبسط

Bir çok halı, kilim gibi şeylerde

ثمة كتب كثيرة في غرفته.

Onun odasında bir sürü kitap var.

أختي تستطيع السباحة بسرعة كثيرة.

Kız kardeşim çok hızlı yüzebilir.

ذلك الرجل لديه ديون كثيرة.

O adamın çok borçları var.

وهذا الشعور ظل معي لشهور كثيرة.

ve bu his aylarca benimle kaldı.

‫سافر عديد من الحيوانات لكيلومترات كثيرة.‬

Çoğu kilometrelerce yol tepmiştir.

مرّت سنوات كثيرة. وها نحن ذا.

Yıllar geçti ve işte buradayız.

يحتوي هذا الكتاب على صور كثيرة.

Bu kitap çok sayıda resim içeriyor.

هناك خسائر بيولوجية كثيرة تَنجم عن الحمل.

Hamileliliğin vücudumuzda büyük bir biyolojik götürüsü olur.

لا تخوض في تفاصيل كثيرة وإلا ستفقدهم.

çok derinlere girmeyin, yoksa onları kaybedersiniz.

والطلب يكون في أحيان كثيرة مثل قولك

Soru, çoğu zaman cümle kurmak kadar basit

استعارت اللغة الإنجليزية كلمات كثيرة من الفرنسية.

İngilizce Fransızcadan gelen birçok ödünç kelimeye sahiptir.

أنواع كثيرة من الحيوانات اختفت من الأرض

Dünyadan birçok hayvan türü yok oldu.

اتصل بي توم مرات كثيرة الأسبوع الماضي.

Tom geçtiğimiz hafta beni defalarca aradı.

لكن أستطيع الوصول إلى أشياء كثيرة كما تعرفون،

Ama okumak için birçok şeye erişimim var,

في أحيانٍ كثيرة، كنا نُحشر فى عربات مكتظة بالركاب.

Birçok sefer fazla yüklü araçlara sığıştık.

نشتري العديد من المنتجات من أنحاء كثيرة من العالم.

Biz bir çok ürünü dünyanın bir çok yerinden alıyoruz

كثيرة حول الحادثة فيما اشارت اصابع الاتهام للصين التي سعت

. Birkaç gün sonra, Koreli şirketin yöneticisi intihar ettiğini açıkladı

‫كانت ترى تحركات كثيرة وتخاف قليلًا‬ ‫وبعدها تنظر وتقول: "إنه هو".‬

Büyük bir hareket görüp biraz korkuyor, sonra bakıp "Oymuş." diyordu.

كم من فئة قليلة غلبت فئة كثيرة بإذن الله والله مع الصابرين.

Sayıca az nice topluluk, Allah'ın izniyle kendinden kalabalık toplulukları yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.

عندما ننظر إلى مباني المسجد القديم ، فإننا لا نواجه قباب كثيرة. نادرا ما توجد

eski cami yapımlarına baktığımız zaman kubbelere çok fazla rastlamıyoruz. Nadiren var

‫لكن الأمر العجيب هو أننا كلما اقتربنا منه،‬ ‫ندرك أننا متشابهان جدًا من نواح كثيرة.‬

Ama gariptir ki onlara yaklaştıkça birçok açıdan çok benzediğimizi fark ediyorsun.

‫تستخدم حيوانات كثيرة تمييزها للألوان‬ ‫للعثور على الفاكهة.‬ ‫حان الوقت لوجبة أخيرة قبل أن تصعب الرؤية.‬

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.