Examples of using "السيد" in a sentence and their turkish translations:
Bay Smith geldi.
- Bay Brown'ı biliyor musun?
- Bay Brown'ı tanıyor musunuz?
Bay Brown bana senin adını verdi.
Bay Saito'yu hatırlıyor musunuz?
Kusursuz bakımlı Bay Janti,
Gani bey bir şeyler yazdı getirdiler.
Sonra bunu Seyfi Bey'e götürdüler.
Seyfi Bey şöyle yapmış okuduktan sonra;
Bay Ford bu araziye sahiptir.
Bay Suzuki'nin üç kızı var.
Bay Esperanto iyi, değil mi?
Sir William fazla konuşmadı.
Seyfi Bey dedi ki; - Bunlar olmamış.
Ustanın resim çizmeyi bıraktığıda söylenir
Bay Brown büyükelçi sıfatıyla hareket ediyordu.
Size Bay Tanaka'yı tanıtabilir miyim?
Bayan Smith İngilizce öğretmeni mi?
Bay Tanaka sınavı geçti gibi görünüyor.
Bay Johnson bir bilim adamı değil fakat bir şairdir.
Bay Johnson'ın evi evimin yanındadır.
Bunu yine Seyfi Bey'e götürdüler Seyfi bey dedi ki yine;
hem de bir tai chi efendisi kontrolüyle.
Bay Sato bana seçim hakkında birçok soru sordu.
- Bu yazılanları götürüp Seyfi Bey'e verir misin?
bu centilmen için başvuru yapmama müsaade etmediler.
kadar kolay olabilir.
çünkü usta bize bütün filmlerinde güldürerek anlatmıştı bu olayı
Sen dışardayken Bay Brown seni görmeye geldi.
Seyfi Bey'in kostümlerini yapan patronun karısı vardı,
Bay Suziki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.
Bay Suzuki oğlunu yurt dışında eğitim görme planından vazgeçmesi için ikna etti.
Sonra babasının adı Ali Rıza Bey, annesinin adı Zübeyde Hanım.
Şöyle yazıyor; Sayın, Armağan Çağlayan lütfen Sahra Cidi karakoluna geliniz...
Bay Tsuji'nin TV şovunda söylediği şarkıya ne deniliyor?
Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.
Bay Sadiq ile ilgili herhangi bir sorun ya da üzüntü yarattığım için gerçekten üzgünüm.