Translation of "أبي" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "أبي" in a sentence and their turkish translations:

سأقتل أبي.

Babamı öldüreceğim.

مع أبي.

izleyerek büyüdüm.

أبي غني

Babam zengindir.

أبي مدرّس.

Babam bir öğretmendir.

أين أبي؟

Babam nerede?

أبي يمشي.

- Babam yürüyüş yapar.
- Babam yürüyor.

- ذهب أبي إلى الصين.
- سافر أبي إلى الصين.
- لقد ذهب أبي إلى الصين.

Babam Çin'e gitti.

أبي رفض ذلك.

Babam hayır dedi.

أحقا مات أبي؟

Babam gerçekten de öldü mü?

يملك أبي مطعماً.

Babamın bir restoranı var.

أبي, أين أنتَ؟

Baba, neredesin?

أبي يحب أمي.

Babam annemi seviyor.

أبي غاضب معي.

Babam bana kızgın.

أبي مهندس كهربائي.

Babam bir elektrik mühendisidir.

أبي يحب البيتزا.

Babam, pizza seviyor

أنا أحب أبي

Babamı seviyorum.

أبي مهندس مدني.

Babam inşaat mühendisidir.

أعطاني أبي لعبةً.

Babam bana bir oyun verdi.

أبي صارم للغاية.

Benim babam çok otoriterdir.

توم هو أبي

Tom benim babam.

هذه سيارة أبي.

Bu araba benim babamın.

هذا بيت أبي.

Bu, babamın evi.

- لولا مساعدتك لفشل أبي.
- بفضل مساعدتك، لم يفشل أبي.

Yardımın olmasaydı babam başarısız olurdu.

- جعلني أبي أغسل السيارة.
- أرغمني أبي على غسل السيارة.

Babam bana arabayı yıkattı.

- أبي ذاهبٌ إلى الصين.
- أبي سوف يذهب إلى الصين.

Babam Çin'e gidiyor.

- أمي أكبر من أبي سناً.
- أمي تكبر أبي عمراً.

Annem babamdan daha yaşlı.

- يذهب أبي إلى العمل بالدراجة.
- يركب أبي الدراجة إلى عمله.

Babam işe bisikletle gider.

توفى أبي يوم جمعة.

Babam bir Cuma günü ölmüştü.

لذلك ذهبت لرؤية أبي.

Bu yüzden babamı görmeye gittim.

أعطاني أبي ساعةً حلوة.

Babam bana güzel bir saat verdi.

أبي يعمل في مصرف.

Babam bir banka için çalışıyor.

توفي أبي قبل عامين.

Babam iki yıl önce vefat etti.

جعلني أبي أغسل السيارة.

Babam bana arabayı yıkattırdı.

يعمل أبي في المصنع.

Babam bir fabrika için çalışmaktadır.

سيتقاعد أبي الربيع المقبل.

Babam önümüzdeki İlkbaharda emekli oluyor.

مات أبي بسبب السرطان.

Babam kanserden öldü.

أبي مدرس اللغة الإنجليزية.

Babam bir İngilizce öğretmenidir.

أمي تكبر أبي عمراً.

Annem babamdan yaşça daha büyük.

يحب أبي البيتزا كثيراً.

Babam pizayı çok sever.

يعمل أبي في مصنع.

- Benim babam bir fabrikada çalışır.
- Babam fabrikada çalışır.

اشترى لي أبي دراجةً.

Babam bana bir bisiklet satın aldı.

صنع لي أبي رفًّا.

Babam benim için bir raf yaptı.

- أنت أبي.
- أنت والدي.

Sen benim babamsın.

لماذا أبي في المطبخ؟

Babam neden mutfakta?

ماذا تفعل يا أبي؟

Ne yapıyorsun, baba?

أبي ينسى كل شيء.

Babam her şeyi unutur.

- لا يُكثِرُ أبي من أكل الفاكهة.
- أبي لا يأكل الكثير من الفواكه

Babam çok meyve yemez.

حيث كان يجلس أبي وأخي.

babam ve ağabeyim de arkadalardı.

أبي لا يحب حر الصيف.

Babam yaz sıcağından nefret eder.

أعطيتُ أبي ربطة عنق حريرية.

Babama ipek bir kravat hediye ettim.

مات أبي بسبب سرطان الرئة.

Babam akciğer kanserinden öldü.

أبي لا يقرأ كتاباً الآن.

Babam şimdi bir kitap okumuyor.

أعطاني أبي قلمًا سائلًا جديدًا.

Babam bana yeni bir dolma kalem verdi.

اشترى لي أبي هذه القبعة.

Bu şapkayı bana babam satın aldı.

- أبي طبيب.
- يعمل والدي طبيباً.

Babam doktor.

يقود أبي السيارة إلى عمله.

Babam işe arabayla gider.

لن يكون أبي مشغولاً غداً.

Babam yarın meşgul olmayacak.

كان أبي مستلقيا، يشاهد التلفاز.

Babam TV izlerken uzanıyordu.

ساعدني أبي في حل واجبي.

Babam ev ödevimde bana yardım etti.

سيتقاعد أبي في سن الستين.

Babam altmış yaşında emekli olacak.

يسافر أبي إلى الخارج أحياناً.

Babam bazen yurtdışına gider.

أبي ماهر في قيادة السيارة.

Babam çok iyi araba sürer.

إن أبي غاضب مني جداً.

Babam bana çok kızgın.

سجلدني أبي كما يُجلد الحمار.

Babam beni tıpkı bir eşek gibi kırbaçlayacak.

تبين أن أبي هو الذي مات.

Daha sonra öğrendik ki ölen babamdı.

ل 45عامًا ، كان أبي واعظًا أصوليًا.

Babam 45 yıllık tutucu bir papaz,

هذا اليوم، قال أبي أشياءً مهمةً.

babam çok değerli bir iki kelam etti.

أبي في ال 93 من عمره،

Babam 93 yaşında

كان أبي من الجيل الـ3 لعائلته،

Babam Bask bölgesinden gelenlerin

كان أبي مريضًا لمدة عشر سنوات،

Babam on yıldır hasta

وكان أبي يأتي إلى كل مبارياتي

Babam tüm maçlarıma tişört giyerek gelir,

إلى أين أنت ذاهبٌ يا أبي؟

Nereye gidiyorsun, baba?

و لكن أبي لن يعجبه ذلك.

Fakat babam bundan hoşlanmayacak.

الرجل الذي يقف هناك هو أبي.

Orada duran adam benim babamdır.

أنا طفل وحيد أبي و أمي.

Ben bir tek çocuğum.

أصيب أبي بذات الرئة الشهر الماضي.

Babam geçen ay zatürreye yakalandı.

أبي يتكلم دائما بصوت مرتفع جدا.

Babam her zaman çok yüksek bir sesle konuşur.

أبي يعطي أمي كل راتبه الشهري.

Babam tüm maaşını anneme veriyor.

لا يسمح لي أبي بقيادة السيارة.

Babam araba sürmeme izin vermez.

كان أبي وأمي جالسين تحت شجرةٍ.

Babam ve annem bir ağacın altında oturuyorlardı.

عمر أبي خمسةَ عشر عامًا فقط.

Benim babam sadece on beş yaşında.

كان أبي يأكل في ذلك المطعم.

Babam o restoranda yemek yerdi.

يعمل أبي وأخي في هذا المصنع.

Babam ve erkek kardeşim bu fabrikada çalışmaktadır.

عندما هاتفني أبي ليخبرني أنهم وجدوا عمي.

tam olarak nerede olduğumu hâlâ hatırlarım.

في يناير الماضي، استغللت الفرصة وهاتفت أبي

Geçtiğimiz Ocak ayında risk alıp babamı doğum gününde aradım

ومثل أبي، أحببت كل ما يتعلق بها:

Onun gibi, güreşle ilgili her şeyi severdim:

وكنتُ، أيضًا، أذهب 1,4 ميلًا لبيت أبي وَزجتِه

ve 2,2 km ötede yaşayan babam ve üvey annemin evine gider

بدأ أبي بالعمل لدى خدمة السكك الحديدية العامة.

Babam kara yolları idaresinde çalışmaya başlamış.

- توم أخي من أبي.
- توم أخي من أمّي.

- Tom benim üvey erkek kardeşimdir.
- Tom benim üvey erkek kardeşim.

"أتمنى لو يعرف معلمي أن أبي توفي هذا العام،

"Babamın geçen yıl öldüğünü öğretmenimin bilmesini istiyorum

لقد خسرت كل شخص كان مهم لي حتى أبي؛

Babam dâhil, benim için önemli olan her adamı uyuşturucu istilası