Translation of "معًا" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "معًا" in a sentence and their turkish translations:

وحللنا الأمور معًا.

Her şeyi birlikte çözdük.

تصافحنا وأكلنا معًا.

Birlikte yemek yedik. El sıkıştık.

أريد أن نجربه معًا.

birlikte deneyimleyeceğiz.

‫معًا، تشكّل حشدًا مرعبًا.‬

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

‫تجتمع الأسر الصغيرة معًا.‬

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

سننظر إليهم جميعًا معًا.

Bunlara hep birlikte biraz bakacağız

ينفصلان معًا على الفور

hemen birbirlerine kenetleniyorlar

بل وبطرق عدة، كبرنا معًا.

Aslında birçok bakımdan birlikte büyüdük.

لأن لدينا وقتًا حصريًا معًا،

çünkü özel zamanımız vardı

يريد أن يفعل ذلك معًا

Beraber yapmak istiyor üstelik

هيا ، لنصنع جهاز كمبيوتر معًا

ya beraber gelin bilgisayar yapalım desem

أتمنى أن يفعلوا شيئًا معًا

Keşke beraber ortak birşey yapabilselerdi

كان سامي وليلى يمشيان معًا.

Sami ve Leyla birlikte yürüyorlardı.

كيف يمكنك وضع هذين الأمرين معًا؟

Nasıl ikisini bir araya getirirsiniz?

ليقدروا الجمال عندما تترابط الأمور معًا.

öğrencilerin zor kısımlarla uzun süre vakit geçirmesi gerekiyor.

العمل معًا لمراقبة صحة الأنهار الجليدية

Bir arada buzulların sağlığını gözlemlemek için çalışmak,

‫ستكون هذه إحدى آخر سباحاتها معًا.‬

Bu, birlikte son yüzüşlerinden biri olabilir.

وبعد سنوات من إجراء التجارب معًا

Yıllarca birlikte deneyler yürüttükten

وقابل الطلاب، وبعدها تناولنا الغداء معًا.

öğrencilerimle tanıştı ve daha sonra birlikte öğle yemeği yedik.

لمواجهة تغير المناخ ، يجب أن نعمل معًا.

İklim değişikliğine karşı ayakta durabilmek için birlikte çalışmalıyız.

نعرفُ أن الناس تحب أن تخبز معًا،

İnsanların birlikte yemek pişirmeyi sevdiklerini biliyoruz

ونعرفُ أن الناس تحب القيام بالتحديات معًا،

ve birlikte zor olan şeyleri yapmayı da.

سنتكمن وقتها معًا من تفادي تلك الأزمة.

krizi hep beraber atlatabiliriz.

دعونا نلقي نظرة على هذه التعليقات معًا

Şimdi bu yorumlara hep birlikte biraz göz atacağız

نحن جميعًا في هذه الرحلة حول الشمس معًا.

Güneş etrafındaki bu yolculukta hep birlikteyiz.

وأنا متأكد أنها ستفرح حين تسمع الجميع يغني معًا.

ve eminim ki herkesin şarkıyı söylemesi onu çok mutlu eder.

وهي العضلة التي تُمسك بالصدفتين معًا على شكل مفصل.

olan midyelerin bağlayıcı kaslarıyla ilgilidirler.

عندما سقطت وسقطت الركبة ، ستحاول إيجاد علاج لها معًا

düşüp dizi kanadığında beraber ona çare bulmaya çalışırdın

‫تكاتفها معًا يوفر لها حرارة كافية‬ ‫للنجاة في درجات الحرارة الباردة.‬

Toplaşarak, dondurucu soğuklardan sağ çıkacak ısıyı koruyabiliyorlar.

"مرحبًا صديقي إلى الأبد، دعنا نرى لو نستطيع القيام بذلك معًا؟"

''Hey kanka, bunu birlikte deneyelim mi?''

وخارجها. أمضيا الكثير من الوقت معًا ، وكان بيرتييه يُلقب بزوجة نابليون.

tüm başarılarının temelini oluşturdu . Berthier, birlikte o kadar çok zaman geçirdiler ki, 'Napolyon'un karısı' lakaplıydı.

انتهت معركتهم الأولى معًا ، ضد جيش الجنرال بليك الإسباني ، بهزيمة مذلة

General Blake'in İspanyol ordusuna karşı ilk savaşları , Alcañiz'de

لن تسافر مركبة فضائية واحدة إلى القمر ، بل اثنتان منها ، معًا.

Bir değil iki uzay aracı bir araya gelerek Ay'a gidecekti.

‫الأمر أشبه بأن تكون محققًا.‬ ‫وعليك جمع كل الأدلّة معًا بروية.‬

Dedektiflik gibi. Tüm ipuçlarını yavaşça topluyorsun.

أثناء الحملة ، غالبًا ما كان برتييه والإمبراطور يسافران معًا في المدرب الإمبراطوري ،

Kampanya sırasında Berthier ve İmparator sık ​​sık imparatorluk koçunda durmaksızın çalışarak birlikte seyahat

بدلًا من هذه المهمة التي هي بداخلنا جميعًا ونحتاجُ للقيام به معًا.

farklı insanların yan projesi gibi olduğunda hata yapıyoruz.

وفكرنا معًا أن نجرب هذا الشيء "أيام الجمع من أجل المستقبل".

ve birlikte bu "Fridays For Future" işine bir şans vermemiz gerektiğini düşündük.

هل يمكنك أن تتخيل أن رجلين قاما بتوجيه العالم لا يمكنهما العمل معًا؟

Ya düşünebiliyormusunuz dünyaya yön vermiş iki tane adam ortak çalışamıyor

لغاتٌ لم نكن لنجدها معًا في النظام التقليدي يمكن التوصيل بينها في تتويبا.

Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.

في سالف العصر والأوان، في الهند، عاش قرد وثعلب وأرنب معًا في سعادة.

Uzun uzun zaman önce, bir maymun, bir tilki ve bir tavşan birlikte mutlu şekilde yaşadılar.

ولكن مع ذلك ، كمجتمع ، سنكون أكثر سعادة معًا إذا كنا أكثر احترامًا تجاه بعضنا البعض.

Ama yine de toplum olarak birbirimize karşı daha saygılı olursak hep birlikte daha mutlu oluruz